Bölüm 3: ~Çıkmaz Sokak~

Începe de la început
                                    

"Saçlarını mı kestirdin?"

'Şimdi saçın sırası mı be adam!' diye bağırma isteğini güçlükle tutan Melek, yanına dökülen saçlarını tuttu. "Çok kırılmıştı. Uzaması da durunca.." dedi.

"Saçının tek teline can vereceğimi biliyorsun dimi?"

Özgür'ün sorusu karşısında sadece kafasını sallayan Melek, bakışlarını adamdan kaçırdı ve ayakuçlarına indirdi. Özgür kızın çenesini iki parmağının arasına alarak kendisine bakmasını sağladı. "O zaman canımı koru!" diyen genç adam aklına gelenle duraksadı. Düz çizgi şeklindeki dudakları, sinsi bir şekilde iki yana kıvrıldı. "Kesilen saçlarını ziyan etmeseydin. Koleksiyonuma eklerdim!" dedi. Melek, içten bir gülüş eşliğinde ellerini adamın göğsüne yaslayarak bedenini yaklaştırdı. Özgür'ün uzun kolu genç kızın beline dolandı. Beklenen sona kavuşma aşkıyla yanan ikilinin romantik yakınlaşması, altında durdukları ağaçtan düşen bir cisimle bozuldu. İkili korkuyla birbirinden ayrılarak kafalarını yukarı doğru çevirdi ve gördükleri suretle gözleri kocaman aralandı.

"Kusura bakmayın gençler! Romantikliğiniz karşısında ağzım beş karış açılınca, yutamadığım elmam düştü!"

"Soyhan!"

Özgür kontrol altına alamadığı sesiyle adeta kükrerken, Soyhan elini kaldırıp alnına yasladı. "Soyhan Durmaz. İstanbul. Emret canım!" dedi.

Özgür, burnundan sert bir nefes bıraktı. "Ne bok işin var ulan orda?" dediğinde Soyhan umursamaz bir tavırla omzunu çekti. "Spor yapıyordum birader!" dedi. Duyduğu cevaba şaşkınlıkla bakan Özgür, "Maymun musun oğlum sen? Ne sporu ağaç tepesinde?" diye sordu. Soyhan önüne düşen ağaç dalını eliyle ittirdi.

"Ata sporumuz bu Özgür'üm bilmiyor musun? Dedem babama, babamda bana el verdi!"

Ya sabır çeken Özgür, bir türlü kavuşamadığı dudakların acısını çekiyordu. O sırada Melek, Soyhan'ı iyice görüş alanına aldı. "Sen oradan kimi izliyorsun?" diye sordu. Soyhan'ın gözleri kocaman aralanırken, bu seferde elindeki elmayı düşürdü.

"Kimseyi!" dedi suçlu sesiyle.. Melek eliyle arkasında kalan evi işaret etti. "Barış amcama seslenmemi istemiyorsan çabuk söyle!"

"Lanet olsun tamam!" diye inleyen Soyhan, kafasını suçlu bir şekilde eğdi. "Vildan'a bakıyordum!" dedi. Genç adam, bu işin sonunun nereye varacağını cidden merak ediyordu. Vildan'a kimseye söylemeyeceğine yemin ettiği gün hem Melek'e hem Özgür'e yakalanmıştı. Aralarında olan biteni sadece Yiğit bilirken, şimdi tüm sülalesi öğrenmek üzereydi. Melek, sinirle kuzenine baktı. Bu olayı nasıl ondan gizlerdi? "Siz ikiniz şey misiniz yani?" diye sordu. "Ney miyiz?" Soyhan aptala yatmayı denese de Melek'in işin peşini bırakmayacağını çok iyi biliyordu. Her şeyi göze alarak durumu anlatmaya başladı.

"Yok dayımın kızı! Şey değiliz. Yani henüz şey olamadık! Vicdansızın kızı vermiyor! Vermiyor derken, fırsat vermiyor! Ah bir pas verse, gole çevireceğim ama gel gör işte inadı inat! Perdeyi bile açmıyor insafsız!"

"Ulan sen aklını peynir ekmekle mi yedin?"

Özgür'ün yükselen sesiyle Melek adamın koluna dokunarak, etrafına kısa bir bakış attı. "Sessiz ol!" dedi. Genç adam, durumun duyulduğu zaman nelerin olacağını çok iyi biliyordu. Sert çıkışlarının tek nedeni oydu! Gözünün önünden saniyelik geçen cinayete kafasını sallayarak son verirken, "Barış amcam seni yer!" diye fısıldadı. Soyhan, daha Barış'ın adını duymasıyla korksa da bunu belli etmedi.

"Dinime küfreden müslümana bakın a dostlar! Ulan, sen ölmüşsün de helvanı dayımın kavurmasını bekliyorsun!"

"Simdi o durum başka!"

SEVDANA GÖNÜL VERDİMUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum