5.7

97.8K 5.2K 3.2K
                                    

Selam :)

İyi okumalar

Çok öpt<3


Zamanın daralmaya başlaması ile geç kalmamak için hızla hazırlanmış ve annemden bu akşam için zorla izin kopardıktan sonra da sevinçle evden ayrılmıştım. Egemen'e akşam üstü kapalı şekilde dışarı çıkacağımı ve onu da çağırdığımı demiş ve gelmesini sağlamıştım. Gerçi dememe bile gerek yoktu, kabul ederdi, biliyordum. Öyle de oldu!

Şimdi ise bizim evin bir sokak aşağısında duruyor ve elimdeki telefonu sabırsız olduğumu belli edercesine avucumun içine hızla vurup ayağımı da ritmik hareketlerle sallayarak öylece durmuş her an Egemen bir yerden çıkıp gelebilirmiş gibi etrafı gözetliyordum. Görünürde halen kimse olmayınca derince nefeslenip telefona odaklandım. Bizimkilerden herhangi bir şey yoktu. Acaba ne yapmışlardı? Halledebilmişler miydi?

Geçen gün onlarla yaptığım ufak konuşmadan sonra ertesi gün okulda toplanmış ve bu konuyu detaylıca konuşup halletmiştik. İlk baş okuldan da birkaç kişiyi çağırmayı düşünsek de Egemen'i tanımadıkları için gelmeleri garip olur diyerek son anda vazgeçmiş ve bunun yerine küçük bir kafeye gidip kendi aramızda kutlamayı tercih etmiştik. Kısa bir ayarlama faslından sonra da hemen faaliyete dökmüştük.

Kafeyi ayarlama işi Can ve Poyraz'da, süsleme işi İrem ve Ece'de ve Egemen'i çağırma işi ise tabi ki bendeydi. Herkes görevini yerine getirdiğinde ise şimdi kutlama zamanıydı. Nefesimi tekrar usulca dışarı vererek herhangi bir bildirim olmayan telefona bakmayı kesip geri etrafa odaklandım. Egemen her an gelebilirdi. Ki öyle de oldu.

Egemen hemen ilerimdeki sokaktan yavaş adımlarla bana doğru gelirken onu fark etmemle istemsiz ona doğru birkaç adım attım ben de. Egemen'in beni görmesi ile yüzünde minik bir tebessüm yer edinirken ben de aynı şekilde gülümsedim. Senin ağzını burnunu mıncırırım çocuk! Daha şimdiden içim kıpır olmuştu bile. Ama tabi ki bunu ona belli etmedim.

Egemen'in kısa süre de yanıma varması ile "selam." diye mırıldandım. Adımlarını tamamen durdurup karşıma geçti.

"Selam."

"Bir an gelemeyeceksin sandım." diye alayla güldüğümde kaşlarını bir anlık çatıp dudaklarını ısırdı. "Fazla mı beklettim?"

Dudak büzüp omuz silktim. Aslında bekletmemiş hatta tam zamanında burada olmuştu. Sabırsız olup erkenden yola çıkan bendim.

Baş parmağımla işaret parmağımı birbirine yaklaştırdım ve gözlerinin önü getirip "birazcık." dediğimde gülümsemesi genişledi.

"Üzgünüm hanımefendi, bir daha olmaz."  kibarca konuştuğunda gülmeden edemedim.

"Pekala, güzel!" diyerek gideceğimiz yöne döndüğümde daha fazla bizimkileri beklemek istemediğimden "neyse, sen de geldiğine göre hadi gidelim artık." diyerek onu da yönlendirip bizimkilerin olduğu kafeye doğru yol aldım.

Egemen'e ne yapacağımı anlatmadığım için merak etmiş olmalı ki "nereye gidiyoruz?" diye merakla sordu. Ama tabi ki de söylemeyecektim.

Bu yüzden sadece omuz silktip "gidince görürsün." demekle yetindim ve onu daha da fazla merak içinde bıraktım. Amacıma ulaştığımı bildiğimden yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. Yandan Egemen'e baktım. Dediklerimi kestirememiş olmalı ki düşünceli bir halde duruyordu. Yine de ağzını açıp ısrar etmemiş ve yol boyunca konuyu kapatmıştı.

YANLIŞ NUMARA | TEXTING *Tamamlandı*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin