0.6

178K 7.6K 2K
                                    

"Nasıl yani?" dedi Ece, elindeki vişneli meyve suyundan koca bir yudumu yutkunduktan sonra. "Şimdi senin bir anonimin var öyle mi?" hayretle kaşları havalandı. "Vay anasını be arkadaş, ne güzel!"

Dediklerine göz devirdim. Allah aşkına bunun neresi güzel olabilirdi ki? Sonuçta tanımadığım birisiydi o. Onu cevapsız bırakıp elimdeki boş meyve kutusunu buruşturup kenara koyup başka birisini daha elime alıp pipetini çıkarıp kutunun üzerindeki küçük grimsi yere sapladım.

Bugün öğle teneffüsüne çıkınca Ece, benim telefonla fazla meşgul olmamı merak edince neyle uğraştığımı öğrenebilmek için üstün bir çabaya üzerime geldi. Bu yüzden biraz kararsız kalsam da en sonunda pes etmiş ve ona birisi ile konuştuğumu en sonunda söylemek zorunda kalmıştım. Hoş normal de olsa yine derdim ama bu sadece biraz daha erkene almıştı o kadar.

"Yanlış anlamadım değil mi? " diyerek tekrar beni kendine odakladı Ece. "Şimdi sen her zaman ki gibi geri zekalılık yapıp bana atacağın mesajı ona attın ve o da sana geri mi döndü? Hem de sen onu engelledin ve o yeni bir numara alıp sana mesaj attı öyle mi?"

Ece'nin saçma sorusuna kaşlarımı çattım. Allah aşkına ne zaman idrak edecekti dediklerimi? Söyle söyle gına gelmişti bana ama Ece anlamamak için diretiyordu resmen! Gözlerimi devirmeden edemedim!

"Ece anlamakta zorluk mu çekiyorsun? Daha kaç defa anlatmam lazım sana?" bıkkınca nefesimi dışarıya üfledim. "Milyonuncu kez diyorum artık lütfen sorma, evet, tam da anladığın gibi oldu. Ne eksik ne fazla, tam da öyle! Kurban olayım sorma bana daha! "

"Aman sende, iki sorduk hemen abart be!"

Şaşkınlık ve alayla kaşlarım havalandı. "İki sorumu? Sorguya çekilsem bu kadar sorulmaz anasını satayım!"

"Anlatıver o zaman sende ne olacak," dedi elindeki kutuyu kenara koyup çikolatalardan birisini açarken. "Zor iş sanki!"

"Sana anlatmak mı? Evet çok zor!" dediğimde, yüzünü buruşturarak dil çıkarttı. Bu hali komik olunca istemsiz kıkırdadım. Ece'de benim gibi kıkırdadığında aramızda birkaç saniyelik sessizlik hüküm sürdü.

Tabi sonra bunu bölen yine Ece oldu.

"Ne şans ama!" dedi içlice, kısık sesle. Dediği ile yüzümün garip bir ifadeye büründüğüne emindim.

Sanırım Ece ile benim 'şans' dediğimiz kelimenin lügatımızdaki tercümeleri farklı olmalıydı. Zira tanımadığım birisine yanlışlıkla mesaj atıp sonrasında ise onunla konuşuyor olmak benim lügatımda şans kelimesine tamamiyle zıt yönde ilerliyordu.

Bu şey olabilirdi anca: Salaklık!

Evet, tam olarak o!

Kayısılı meyve suyumdan küçük bir yudum alıp yutkundum. "Saçmalama şansla alakası bile yok, abartma! Hem bunun neresi şans be!"

Omuz silkti. "Bak doğru dedin. Bu şans olamaz. Olsa olsa anca senin mallığın olabilir. " göz devirdi. "Hoş ona da şaşıyorum gerçi ay da yıl da bir işe yaramış, tebrik ederim seni!"

Sinirle koluna bir yumruk indirdiğimde öfkeli bakışları beni bulunca bu sefer ben umursamazca omuz silktim.

"Hiç bakma bana öyle, hak ettin! "

Yüzünü buruşturdu. "Hak etmişmiş miş," ardından kenara koyduğu vişneli meyve suyundan bir yudum aldı. Az kalmış olmalı ki höpürdeterek sesli içti. "Neyse, geç onu da, ee kimmiş ya o? "

Kim miydi?

Aramızda yine saniyelik sessizlik olduğunda Ece'nin sorusuyla oluşan zihnimdeki boşluğu doldurmaya çalıştım. Ama ne bir ad ne de ona dair bir bilgi geldi. Onunla ilgili hiçbir şey bilmiyordum. İstemsiz kaşlarım çatıldı. Cidden kimdi o?

Saniyeler ardı ardına ilerlerken Ece'nin sorgulayıcı bakışları üzerimde fazlaca yoğunlaşınca umursamazca omuz silktim. "Bilmiyorum?"

"Nasıl bilmiyorum?" Bu sefer onun kaşları çatıldı. "Sormadın mı yoksa ona," sorarcasına bana bakınca sessiz kalmayı tercih ettim. Tabi ben sessiz kalınca sanırım cevabını almış olmalı ki alayla güldü. "Benim ki de soru mu? Tabi ki de sormadın. Hayır bilmediğimden değil ama yine de sormak istiyorum. Mal mısın kızım sen?"

Artık kaçıncı kez tekrarladığımı bilmediğim hareketimi yineledim: göz devirdim.

"Saçmalama, Ece!" elimdeki artık bitirdiğim kutuyu kenara koydum. "Tabi ki sordum ona."

Bir kaşı arşa çıktı. "Ee?"

"Eesi... Şey... Cevap alamadan laf karıştı ben de unuttum." ofladığımda sessize alkışladı beni.

"Aferin geri zekalı, tam senden beklenilecek bir hareket zaten!"

Ona yüzümü buruşturarak bakarken aynı zamanda arka cebime sıkıştırdığım telefonumu elime alıp direk interneti açtım. Madem o zaman laf karıştıysa bende şimdi yeniden sorardım ona! Etrafta hocaların olmadığına emin olduktan sonra Whatsapp'a girip onun isminin üzerine tıkladım.

Sohbete girmemle gözlerim ilk son görülmesine kaymıştı. En son konuşmamızda aktif olmuş başka da girmemiş. Şimdi şaşırmadım dersem yalan demiş olurdum. Ne yani ondan sonra bir daha girmemiş miydi şimdi?

Zihnimde bu soru yer edinirken birden iç sesimin araya girip Mavi salaksın onu biliyoruz ama bu kadarı senin içinde fazla değil mi? Çocuk yeni hat aldı, o da sadece sende var başka kimle konuşmak için girsin ya demesiyle anlamam bir oldu. Doğru ya! Benden başka kimle konuşacaktı ki zaten?

Düşüncelerimi kenara itip ekranı Ece'ye çevirip salladım.

"Ben de şimdi sorarım o zaman!"

Parmaklarım hızla klavyenin üzerinde dolaştı.





M : Bir dakika ya! O değil de adın ne senin? (13:28)

M : Geçen lafı karıştırdın unutturdun bana ama,

M : Yemezler canısı. (13:28)

M : Şimdi de bakalım, adın ne sayın anonim? (13:28)



X

Selamlar, evet, biliyorum bölümün gelmesi biraz uzun sürdü ama sooo soriii ^^

Evde değilim ve bölüm yazmam içinde sakin bir ortam lazımdı. Bu yüzden geçikti ama o kadardan da olsun canım değil mi ama :)

Nasıl buldunuz bölümü?

Sizce anonimin adı nedir?

Yeni bölümde görüşürüz

öpt <3

YANLIŞ NUMARA | TEXTING *Tamamlandı*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin