2.2

118K 5.8K 2.6K
                                    

Selam ben geldimmmm... Biliyorum biliyorum çok özlediniz kjsfkjbdw

Nasılsınız bakalım? İyi olun yav, iyi iyi! <3 Haftanız inşallah güzel geçmiştir :)

Aslında bu bölümü haftaiçi atmayı düşünüyordum ama hiç yazacak boş anım olmadı cry :'(
Bekleyenleriniz adına üzgünüm... Umarım bu bölümü seversiniz *-*

Ayrıca Yanlış Numara 10k oldu hatta geçtik bile huhuuu! Çok mutluyum yav! Hikayemi destekleyen, yanımda olan herkese çok teşekkürlerimi sunuyorum! İnşallah hep beraber finali de görürüz ❤

Neyse fazla uzatmadan çabuk kes, Darkgghost!

Hadi iyi okumalar...

Bolca yorum yapmayı unutmayın lütfen, burası yorumlarınızla süslenince çok güzel oluyor ❤

Öpt<3




Ece ile kafeden dağılmamızla fazla oyalanmayıp kendimi direkt eve atmıştım. Fazla aç olmadığımdan anneme yemeyeceğimi söyleyip sonrasında ise direkt odama kapandım. Ece ile olan son konuşmalarımızdan sonra bir türlü aklımı toparlayamamış, belli etmesemde sürekli Ece'nin, Ege Adamı ile ilgili dedikleri zihnimde çark misali dönüp durmuştu.

Seni seviyor, demişti bana. Ve bunu görmediğimi söylüyordu. Haklı olma ihtimali var mıydı peki? Saniselik olan bu fikrin aklıma yapışması ile direkt yok ettim bunu.

Saçmalıktı. Evet, fazlası ile saçmalıktı. Ege Adamı'nın bana bu kadar yakın hissetmesinin sebebinin o olmadığına inanıyordum. Yalnız bir çocuktu. Bunun, çevresindeki insan sayısından ziyade kendi içinde olan bir his olduğunu düşünüyordum. Ve belki de ben az da olsa onun, bu yalnızlıktan sıyrılmasını sağlayan birisiydim. Arkadaşı idim.

Bu yüzdendir ki Ece'nin bahsettiği 'Sevgi'nin' aklımdan geçen kavramdan fazlası ile uzak olduğunu düşünüyordum. Dostça bir sevgiydi bu! Ege Adamı'nın bana hissettiği şey kesinlikle buydu, biliyordum!

Evet, tam da buraya kadar tüm sorulara mantıklı bir kalıp buluyordum. Şekil veriyordum...

Peki ya benim şu adını koyamadığım garip his, neydi? Neden böyle hissediyordum...

İşte tüm düğümlerin içinde takılı kaldığım tek soru buydu. Buna henüz mantıklı bir cevabım yoktu. Bulamıyordum...

Kendimi biliyordum. Hislerimden emindim. Ece'nin bahsettiği gibi bir duyguyu Ege Adamı için beslemediğimden de emindim, ama yine de bu hissi üzerimden atamıyordum bir türlü. Neden böyle olmuştum ki? Ya da sadece buna mı inandırmaya çalışıyordum kendimi? Kafam allak bullak olmuştu!

Derin bir nefesi dışarı bırakıp yatmaktan vazgeçtim ve doğruldum. Bugün Cuma idi. Ve prensip olarak bu günler çalışmaz bir nevi kendime tatil ilan ederdim. Bu yüzden masamın üzerideki sıra sıra dizili duran test kitapları ile yaşadığım kısa sürelik bakışmanın ardından iğrenek yüzümü buruşturdum ve ayaklandım. Düşüp durmaktan yorulduğum için biraz kafamı dağıtmak adına masanın üzerinde duran telefonuma uzanıp elime aldım. Bugün değil test kitaplarım, bugün değildi!

Aklımdaki düşünceleri biraz da olsa uzaklaştırmak adına internette gezinip önüme çıkan videoları izledim. Yaklaşık iki saatimi böyle harcadıktan sonra bir ara Ece ile konuşmaya dalıp yaklaşık iki saatimi de öyle harcadığımda saat artık on bire yaklaşmaya başlamıştı. Tabi bu süre içinde annemgil çoktan yatmış evde bir başıma kalmıştım. Üstelik zaman geçtikçe boş midem de birkaç şey yemem için yavaştan sinyal vermeye başlamıştı. Tabi güzel bir senfoni eşliğinde: gurultu!

YANLIŞ NUMARA | TEXTING *Tamamlandı*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin