"Yavaş ye boğulacaksın şimdi!" diye beni ikaz eden Ece'ye inat bana bir şey olmaz dercesine kafamı sallayıp yemeye devam ettim. O da bir müddetten sonra geberirsen geber moduna geçmiş ve afiyetle yemeği yemişti.

Midem kısa süre sonra doyduğunda daha fazla yiyemeyeceğimi anladığımda ise daha halen var olan yemeklere hüzünle bakıp iç geçirip ellerimi Ece'nin uzattığı ıslak mendille sildim. Ah ah, buradalar ama yiyemiyorum çok saçma!

Ece öğlen yemeğinde yeriz diyerek masayı topladığında ise birkaç dakika sona hoca da sınıfta olmuştu. Ders matematikti. Çok olmasa da -ki fizikten daha çok sevdiğim bir ders olduğundan dersin ışık hızında bitmesini dua ederek sırama geçmiş ve derse koyulmuştuk.

Dört ders saati asırlar gibi olabildiğince yavaş hızla geçmesiyle ben ruhumu teslim etmek üzereyken nihayet can kurtaran zili çalarak imdadıma yetişmiş ve öğle arasına girmiştik. Bu süre zarfında tabi arada bizimkilerle falan da konuşmuş vakit harcamıştık. Zilin sesini duymamla hızla ayaklanıp Ece'yle kantine gittik. Yarım saatlik yemek molasının ardından kalan yarım saatimizi de bahçede boş boş oturarak geçirmek istediğimizden dolayı binadan çıkmış ve ilerideki boş banklardan birisine yerleşmiştik.

Kendi halimizde takılıp giderken görüşüme binadan tek başına çıkan Poyraz dikkatimi çekti. Onun da bizi fark etmesiyle adımlarını hızlandırıp saniyeler içinde yanımızda olmuştu bile.

"Selam kızlar." diyerek karşıma geçtiğinde Ece, "Selam." diye onu kısaca yanıtlarken bense sadece susmakla yetinmiştim.

Dün Egemen'e olan gereksiz tavrını unutmamıştım Poyraz Efendi! Onu halledecektik ilk!

Sanırım bu tavrım Poyraz'ın da dikkatini çekmiş olmalı ki bakışları Ece'den bana döndüğünde bir şey mi oldu der gibi kafasını salladığında ona sadece bön bön bakmakla yetinmiş ve hemen ardından göz devirip başka yere odaklanmıştım. Bu tribi hak etmiştin Poyraz!

Üçümüzün arasında geçen ölüm sessizliği Ece'nin "Can nerede?" diye Poyraz'a soru yöneltmesi ile son bulmuştu.

Poyraz bir an boş bulunup etrafına bakındıktan sonra geri Eceye dönerek "bilmiyorum. Sınıftan kantine gideceğim diye çıkmıştı ama nereye gitti fikrim yok." dedi.

"Ha, kantin diyorsun," diye mırıldanarak tekrarladı Ece. Hemen ardından da bana dönüp "ben susadım. Su almaya gidiyorum." diye gelip gelmeyeceğimi sormadan ayaklandı.

Onun bu haline gülmeden edemedim. Sanki anlamamıştık! Biz buna kısaca Ece'nin bahanesi diyelim. Bir şey demeyerek sadece kafa salladığımda ise "hemen gelirim," diyerek koşar adımlarla okul binasının yolunu tutmuştu.

Onun arkasından bir süre izleyerek zaman harcadığımda Poyraz sanırım bu sessizlikten sıkılmış olmalı ki dikkatimi çekmek adıma sertçe boğazını temizledi. Yandan ona bir bakış atıp geri başka yere odaklanacaktım ki "Mavi?" diyerek dikkatimi tam olarak kendisine çekti.

Bir şey demeyip sadece "hmm?" diye devam etmesini belirtir bir ses çıkardım.

"İyi misin sen?"

"Hı hı." diye yine aynı şekilde ses çıkarmamla derin bir nefesi dışarı verdi.

"Küs müyüz yoksa?"

YANLIŞ NUMARA | TEXTING *Tamamlandı*Where stories live. Discover now