3- Maskedeki çatlak

214 14 0
                                    

İyi okumalar❤️

... 1 hafta sonra ...

Better raise your ears
The sound of hooves knock at your door
Lock up your wife and children now
It's time to wield the blade
For now you've got some company

"Sence bu nasıl olmuş?''

''SENİ DUYAMIYORUM.''

''O ZAMAN MÜZİĞİ KIS.''

Müziği kıstı ve kendini tekrar yatağıma attı. Bana canından bezmiş gibi bakıyordu.

''Diyordum ki, sence bunlar olmuş mu?''

Arkadan kısık bir sesle çalan şarkının ritmine kafamı sallayarak eşlik ediyordum.

Kafasını ellerinin arasına aldı ve ofladı.

''Ne mızmızlanıyorsun amk. Sen yardım etmek istedin.''

''İki saattir ne giyeceğine karar veremiyorsun ve her üstünü değiştirdiğinde yine aynı şeyi giyiyorsun. Bu kadar zamandır bir türlü beğenmeyip değiştirdiğin şey siyah pantolon amına koyayım.''

''Sıkıldıysan git yarram. Zorla mı tutuyoruz.''

İkimizde bir süre birbirimize baktık. Bir anda ikimizde katıla katıla gülmeye başladık. Neye güldüğümüz hakkında hiçbir fikrim yoktu ama olması da gerekmiyordu. Ben gülerken ayakta duramamak gibi saçma sapan bir huya sahip olduğum için yerlerde sürünmekle meşguldüm. İkimizde sakinleşince yatağa çıktım ve diğer tarafına da ben geçtim. Bu muhteşem yatağı aldığım için kendimle gurur duyuyordum. Odamı tamamen kendim dekore ettiğim için bu aşırı rahat çift kişilik yuvarlak yatak dışında odada sadece ayaklı askılık -çünkü kıyafetler için dolap kullanmak aşırı saçmaydı- , duvara monte televizyon, madalya ve kupalarımı koyduğum bir dolap ve kanepe vardı. Tabi duvardaki -eskiden kalma olsa da sökmeye bir türlü kıyamadığım- Metallica ve Scorpions posterleri dışında.

''Her neyse, kararınızı verebildiniz mi Luhan bey? Ayrıca bu kadar hazırlığı sadece okulda yeni tanıştığın bir kıza mı borçluyuz, çünkü, seni ilk defa böyle görüyorum. Gerçekten, ilginç. Sen değil miydin, hazırlanmama gerek yok, her halimle harikayım diyen. Sırf bu yüzden bir buluşmaya pijamanla gittin.''

Gülmemek için kendini tuttuğu çok belliydi ve kaşlarını garip hallere sokuyordu. Dayanamayıp gülmeye başladım.

Yataktan kalktım ve yürümeye başladım.

''Mesele kız meselesi değil, statü meselesi.''

"Vaay, durum ciddi diyorsun."

"Sadece ciddi demiyorum, Baek." Yüz ifademi sertleştirdim. "Kırmızı alarm diyorum." Benim ifademi görünce o da durumun benim için ne kadar önemli olduğunu fark etti. Baek hakkında en çok sevdiğim şey beni asla anlatmaya zorlamazdı. Ama eğer anlatmak istersem ya da yardımına ihtiyaç duyarsam, her daim yanımda olurdu.

"Yapabileceğim bir şey var mı? Eğer biri sana sataşıyorsa arkadaşlarla hallede-"

"Öyle bir şey değil. Ama eğer yardımına ihtiyacım olursa gece bile ararım, biliyorsun." Kıkırdadı.

" Bilmez miyim. Bir defa gecenin dördünde gelip seni almamı istemiştin ve neden çöp kutusunun içinden çıktığını hala anlatmadın. En azından bunu anlatmayı bana borçlusun." Tabi, o olay.

"Söz anlatacağım, ama şimdi çok önemli bir işim var."

"Hepsi aynı model ve aynı renk olan pantolonlarından hangisini seçeğin gibi mi?"

SATRANÇ/HUNHAN Where stories live. Discover now