28 | Grev

3.4K 335 113
                                    

Bölüme biraz dram, biraz da komedi serpiştirdim.

Bakalım beğenecekmisiniz?

"Çetin benim eski nişanlım."

Ulaş'ın kaşları çatıldı. Haklı olarak böyle bir şey beklemiyordu.

"Ne?"

"Bak, ben sana söyleyecektim."

"Ne zaman söyleyecektin İrem? Evlendikten sonra falan mı?"

"Ulaş."

"İlk karşılaştığın zaman söylemeliydin. O zaman hiçbir şey demeden, yemin ederim hiçbir şey demeden uzaklaştırırdım seni ordan."

"Özür dilerim..."

"Dileme."

Koltuktan ceketini alıp hızla evden çıktı. Koltuğa oturup hıçkırarak ağlamaya başladım. Haklıydı. En başta ona söylemeliydim.

Odaya çıkıp kıyafetlerimi giydim. Aşağı inip telefonumu alıp Ulaş'ı aradım, açmıyordu.

Nerede olabilirdi?

Sinan'ı aramaya karar verdim.

"Sinan, bak şimdi. Ulaş'ı ara ve nerde olduğunu öğren. Tartıştık biz kapıyı çekti gitti. Telefonlarımı da açmıyor. Nolur ara."

"Tamam, sen sakin ol. Ben öğrenip arıyorum."

Telefonu kapatıp tırnaklarımı yemeye başlamıştım. Ardından Sinan'dan mesaj geldi.

"Sahildeymiş. Dikkatli ol ve sakin kalmaya çalışın."

Telefonu çantama attığım gibi evden çıkıp bir taksi çevirdim.

Sahile gittiğimde Ulaş arabasına yaslanmış sigara içiyordu.

Taksiye ücreti verip indim. Yanına gittiğimde sigarasını yere atıp ayağıyla bastı.

"Konuşmayacak mıyız?"

"Ne konuşalım İrem?"

"Ne kadar kızdığını biliyorum. Ama bazen her hissettiğin şeye cümle kuramazsın."

"2 ay İrem. 2 ay boyunca bir yalanın üstüne ilişki kurmaya devam ettik biz."

"Özür dilerim." dedim. Başımı öne eğdiğimde ağzımdan bir hıçkırık kaçtı.

"Bak, sana evde de söyledim. Eğer bana düğün günü söyleseydin, hiçbir şey sormadan elinden tutup çıkarırdım seni ordan."

"O akşam, nikahta yaşadıklarım geldi aklıma. Tekrar tekrar yaşadım sanki. Panikledim, söyleyemedim. Tepkinden korktum."

"Peki bir şey daha soracağım. Seni odanda bulamadığım akşam kedi sesine falan gitmedin değil mi? Onun yanına gittin."

"Mesaj attı. Eğer sen aşağı gelmezsen ben yukarı gelirim dedi. Bende gitmek zorunda kaldım."

"Ne dedi sana?"

"Saçmaladı. Şu anda önemli olan bu değil. Anlamıyor musun Ulaş? Bize birbirimizi kaybettirecek."

"Çok kızgınım İrem."

Tekrar bakışlarımı aşağı çevirdim.

"İrem? Yoksa."

"Ne yoksa?"

"Yoksa sen bileklerini..." dedi titreyen sesiyle.

Hiçbir şey demeden kafamı salladım. O sırada gözünden bir damla yaş düştü.

MÜPTELAWhere stories live. Discover now