9.Bölüm (Hisler)

362 71 159
                                    

GRAY

Böyle bir soruya ne cevap verilir ki? Bu durumun nedeni az önce Natsu ve Lucy ile alay ettiğim için dönüp beni bulan karma olmalı.

Gerçekten ne demem gerek? Cevap vermesem, dikkatini dağıtsam, kurtarın beni sizi flört meraklısı amatörler, hani sofra hazırdı! Burda dikildiğimizi fark edemeyecek kadar mı delirdiniz aşktan?

"Gray-sama?" Sakin ol, gözlerine bak, hayır gözleri çok güzel, gözlerine bakma. "Dinle Juvia, böyle sorular genelde pat diye sorulmaz."

Omuz silkmişti. "Ama Gray-sama az önce birbirine açılamayan iki insan için 'amatör' dedi." Dilimi eşek arısı soksaydı da demeseydim diye düşünmeden edemedim.

"Haklısın, haklısın ama..." Bana kaşlarını çatmış bir şekilde baktığını görünce susmuştum. Sustum çünkü gerçekten ne diyebilirim bilmiyordum, ne denir bilmiyordum, tam bir aptaldım.

"Dinle, Juvia..." Boğazımı temizledim. "Ben kendi hislerimi hemen çözecek zekaya sahip türden bir adam değilim, o yüzden en iyisi bu cevabı sana biraz zaman geçtikten sonra vermem."

Gözlerini benden kaçırmadan "Yani bu Gray-sama Juvia'ya karşı şu an bir şeyler hissetmiyor ama daha sonra hissedebilir, demek mi oluyor?" dediğinde telaşla "Hayır, hayır, o kadar da katı sınırlar çizme." demiştim." Hiçbir şey hissetmiyorum demiyorum, sadece..."

Gözlerimi kaçırıp "Ne hissettiğimi bilmiyorum." dedim gergince. Suratına bakmaya çekiniyordum ama baktığımda sıcacık bir gülümsemeyle bana bakan güzel bir kadın gördüm. "Sorun değil, Gray-sama."

Gülmeye devam etti. "Juvia bunu duyduğuna çok sevindi, Juvia elinden geleni yapmaya devam edecek!" İş işten geçtikten sonra durumu fark eden gereksiz Natsu "Juvia, ne için elinden geleni yapmaya devam edecek?" diye sorduğunda kafasına vururken "Seni ilgilendirmez!" dedim.

"Seni buz heykeli...!" O da bana geri dönüt vermek üzereydi ki Lucy de bir tane bana vurunca ödeştik sayıp sofraya oturmuştuk en sonunda.

Onlar önceden yediği için sadece ben ve Natsu tıkınmakla meşguldük, kızlar ise karşımızda oturup yavaş yememiz konusunda ahkam kesip duruyorlardı.

"Natsu! Ağzın doluyken konuşma, her şeyi etrafta saçıp duruyorsun!" Lucy'e aldırmadan yerken "Ama çok açım!" diye isyan etmişti Natsu.

Onlar didişirken Juvia ise "Gray-sama daha fazla ye." diyerek önüme bir şeyler koyuyordu. "Plan yapmak için enerjiye ihtiyacın var, bol bol ye."

Natsu bunu fark edince "Bak! O, Gray'e nasıl davranıyor?!" demişti Lucy'e karşı çıkarak. "Sen de benim önüme daha fazlasını koymalısın, benim de enerjiye ihtiyacım var?!"

"O kalın kafanı plan yapmak için kullanacak değilsin, fazladan enerjiye falan ihtiyacın yok senin!" Natsu huysuzca "Ama..!" demeye çalıştında Lucy "Ayrıca Juvia onun nişanlısı, ben senin nişanlın değilim!" diye de eklemişti.

Ama bu onu susturmak yerine çenesini düşürmüştü ve Natsu'nun birden sesi yükseltmişti. "Olsaydın ne olurdu sanki?! Günah mı yazılırdı?!"

Ve sessizlik, düşen çatallar, açık kalan ağızlar ve ölüm sessizliği. Aptallığını zirvede yaşan Natsu için bile bu çok farklı bir seviye olmalıydı.

Domates oluşumu yükseliyor, yükseliyor ve evet, yükseldi. Lucy artık ketçap olmaya hazır. Patates olan Natsu'yla güzel bir uyum yakalayacaklarına hiç şüphe yok.

"Yani... Ben... Ağzımdan öyle bir anda çıkıverdi. Yemek için her şey mübahtır." Gözlerini kaçırıp tekrar yemek yemeğe odaklanırken "Daha fazla yemek için ruhumu bile satardım." demişti gülmeye çalışarak Natsu.

Krallık SorunsalıWhere stories live. Discover now