5.Bölüm (Sıkıntı)

415 76 91
                                    

GRAY

"Belki de askerleri bu konuda önceden uyarmalıyız."

Sıkıcı.

"Hayır, silah satın alan kesimi bilgilendirsek yeter sadece."

Daha sıkıcı.

"Peki ya hainler? Onları nasıl ayıklayacağız?"

Sıkıcının da sıkıcısı.

"Gajeel-dono, bu konuya bir sonraki savaştan önce bir çözüm getirmemiz gerekiyor."

Kayınbiraderime bakıyorum, bakıyorum, bakıyorum ve onun da benim gibi sıkıntıdan patlamak üzere olduğunu fark ediyorum. İşte kan çekiyor görüyorsunuz.

Komutan ağzını bir şeyler gevelemek için memnuniyetsizlikle açtığında onu bu dertten kurtarmak için el kaldırdım.

Resmen yeşil ışığı görmüş gibi rahatlayarak bana cevap hakkı verdiğindeyse gevşek bir ağızla "Yorum yabilir miyiiim?" diye sordum alacağım cevabı zaten bildiğim halde.

"Öncelikle, uzun sakallı senpaii..." Dedim ilk konuşan adama bakıp. "Askerlerin önceden uyarılması bir şeyi değiştirmez, silahlar ellerine geçtikten sonra, bunlar zaten bozuk demeleri daha kötü olarak onların savaşma azmini en başından öldürür."

Adam doğru söylediğimi fark edip yutkununca yüzündeki rahatsız ifadeyle eğlenmek için tekrar "Doğru, öyle değil mi senpaii?" diye sordum. Rahatsız olduğu her halinden belli olan bir tavırla "Evet." demişti.

"Sonralıkla, kel senpaii..." Kel olduğu gerçeğini duymak hoşuma gitmemiş gibi yerinden sıçramıştı ikinci yorumu yapan adam.

"Silah satın alan kesimi bilgilendirmek ticaret odasıyla askeri birlik arasındaki güveni toparlanamayacak bir şekilde çökertir, iki tarafta kaybeder."

Elleriyle olmayan saçlarını ovalarken ağzının içinde "Haklısın." demişti. Aklı tamamen konudan uzaklaşmış kafasındaki boşluğa gitmişti görülmeye değer bi şekilde.

Rahatsız olmuş gibi "Senpaii." dedim tekrar kel arkadaşa. "Kel kafanız geleceğimizden daha parlak görünüyor." Herkes bana dönmüştü şok olmuş bir ifadeyle. "Buna rağmen bir tane bile düzgün fikriniz yok mu gerçekten?"

Ve en son çözüm arayan arkadaş sinirli bir şekilde "Peki bu konuda sizin bir fikriniz var mı?" diye sormuştu dişlerini sıkarak. "Varsa duymaktan memnuniyet duyarız."

Gajeel kahkaha atmamak için kendini çok zor tutuyor gibiydi. Bana soru soran adamı görmezden gelerek ona doğru baktım ve "Bunu ben çözmek istiyorum, bana iki gün verin." dedim diğerleriyle konuşurken ki gevşekliğimden kurtulup ciddi olarak.

Gajeel düşünceli bir hal alırken diğerlerinin yine çenesi düşmüştü bana karşı.

"İki gün mü? Bu delilik!"

"Böyle bir şeyin mümkün olduğunh sanmıyorum, Gajeel-dono!"

Parazitler. Parazit sürüsü.

"Bırakın da neyin mümkün olup neyin olmadığına ben karar vereyim?" Gözlerimi komutana diktim. "İki gün, söz veriyorum ve gayet ciddiyim."

Bir süre gözleriyle kararlılığımı ölçmeye çalışıp bir açık bulamayınca "Tamam." dedi. "Sana iki gün veriyorum. Ama başaramazsan, seni meclisle dalga geçmekten dolayı bir süre uzaklaştırırım."

Heyecanla sıçradım. "Uzaklaştırma mı? Tatil gibi mi?" Ağzım kulaklarıma vararak "Aah, şimdi başarısız olasım geldi." dedim. "Böylece uzaklaştırmamı güzel nişanlıma vakit ayırarak değerlendirebilirim."

Krallık Sorunsalıजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें