kaynaşma yemeği

17.8K 903 717
                                    

İyi okumalar.💎

"Hadi ama sun yeon, alt tarafı bir yemek." başımın etini yedi, kemiriyor şimdide.

"Ya sen iyi misin anne? Gelmek istemiyorum, gidin zıkkımlanın işte." diyip elimdeki kitaba odaklanmaya çalıştım, ama kolumdan tutup sarsan annem buna hiç yardımcı olmuyordu.

"Gelmezsen eve davet ederim." kitabı bırakıp omuzlarımı sarsarak yalandan ve sinirden ağlama moduma geçmiştim, cidden şuan biri beni ıslak, yırtık, sarı tuvalet terliğiyle dövebilir mi?

"Tamam, şimdi git başımdan." tanrım ben mi onun çocuğuyum o mu benim çocuğum belli değil.

Kitabımı okumaya devam etmek istemiştim ama sanki herkes benim kitap okumama karşıymış gibiydi.

"Bebeğim banyodayım, kapıyı açar mısın?" o ses benim odama nasıl geldi? Ayrıca o nasıl cırtlak bir ses anne ya. Kitabımı sıkıntıyla kapatıp sinirle ayağı kalktım.

Aşağı inip kapıyı açtım, karşımda üveyler korosu duruyordu. "Biz sizi almaya geldik, beraber gidelim restorana diye." diyip gülümsedi annemin yeni eş adayı, yanındaki çocukta benim gibi suratsızdı.

"İçeri gelin." diyip kapıyı açtım. "Annem şuan duş alıyor, biraz bekleyeceksiniz." diyip omuz silktim.

Çoktan içeri geçip koltuğa yerleşmişlerdi, yukarı çıkacakken annem aşağı inmişti. "Ah, hoşgeldiniz." diyip gülümsedi annem, gidip şapur şupur öptü gelenleri.

Şappur şuppur beni ye. Neden bu aklıma geldi, tanrım! Sanırım deliriyorum.

Kafamı iki yana sallayıp dünyaya döndüğümde hepsi birbirine gülümseyerek bakıyordu. "Eh, hadi gülüşmeye mi geldiniz? Gidip zıkkımlanalım ne zıkımlanacaksak." diyip göz devirdim.

"Böyle mi geleceksin kızım?" diyip üzerimi gösterdi parmağıyla annem. Kafamı sallayıp üzerine baktım.

"Evet." ne var üzerim gayet normaldi, tişört ve şort. "Hayır, hadi üzerini değiştir." diyip omuzlarımdan tutup merdivenlere ittirmeye başladı bedenimi.

"Güzel birşeyler giyin, pahalı bir yere gidiyoruz." diye kulağıma fısıldadığında gülmüştüm, çünkü komikti bu halleri.

Acınası bir komiklikti ama. Derin bir nefes alıp merdivenleri çıktım. Odama girer girmez üzerindekileri yürüyerek çıkarmaya başladım.

Ne giysem, ne giysem? Evvet siz gayet güzelsiniz.

Üzerimi giyinip bir kaç fıs parfüm sıktım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Üzerimi giyinip bir kaç fıs parfüm sıktım. Saçlarımı at kuyruğu yapıp aşağı adımladım. "Hadi gidelim." diyip ayakkabılarımı giymeye başladım.

"Bu ne hal Sun yeon? Biraz kız gibi olsan keşke." diyip sinirle nefes verdi annem. "Kızlarda olan uzuvların hepsi bende mevcut, bence bu yeterli." diyip doğrulup omuz silktim.

Dışarı çıkıp arkamdan gelenleri beklemeye başladım, şimdiden sıkıldım. Evde götümü yayıp şarkı dinlerken yatmak varken ben neden dışarıdayım?

Evden çıkıp önüme geçtikleri sırada arkalarından usulca yürümeye başladım. Dış kapıdan çıkıp arabaya bindik, adam gerçekten zengin olmalı. İyi yere kapak atmışsın be anne, işini biliyosun ha.

Adamın Lamborghini'si var, benimde kartalım var ne var yani? Mahallede kızlara ben havamı atarım, sağa çek sola çek bir gaza basarım hmmm.

Ben ne ara içimden bu saçma konuşmaları yapmaya başladım?


Ben kendi kendime konuşana kadar çoktan gelmiştik restorana, burasıda düğün sarayı gibi ya.

Adam hiç bir masraftan kaçınmamış, helal olsun ne diyeyim. Hayret ede ede restorana girip ortalığı ve insanları süzmeye başladım.

Etraftaki insanları taklit etmeye bayılırdım. Yürüyüşlerini, konuşmalarını, hareketlerini.

İyide taklit ederdim yani.


Bizim kafe'ye gelenleri hep taklit ederdim, hatta bizimkileri bile taklit ederdim. Çok eğlenceli be babuş.

En sonunda bin kilometrelik yolu yürüdükten sonra masamıza gelmiştik, masaya yerleşip masayı süzdüm. Herşey çok düzenliydi, hiç benlik değil.


Menüyü alıp okumaya çalıştım ama fransızca yazıyordu, ya ben fransız yemeği sevmem ki? Fotoğrafında yok ki ne yiyeceğimizi görelim. "Bunlar ne?" diyip suratımı buruşturdum, annem koluma vurup 'beni rezil etme sakın' diye bir şeyler gevelediğinde göz devirdim.

Ne yapayım bilmediğim halde sipariş mi vereyim?

"Burası fransız restorantı, menüdekiler de fransız yemekleri." diye açıkladı çok bilmiş psikoloğ. "Peki neden fransız mutfağına geldik? Benim bildiğim ve gördüğüm kadarıyla korelisiniz ve koreliyiz?" diyip tek kaşımı kaldırıp kollarımı masaya dayayıp karşımda oturan psikoloğa baktım.

"Fransız yemekleri yemek için fransız mı olmamız gerekli?" diyip yaptıklarımın aynısını yapıp sırıtmıştı. Hah, gerizekalıya bak. Ben öyle demek istemedim, ama anlayan anladı tabi. Derin bir nefes alıp arkama yaslandım.

"Ben sana bir kaç öneride bulanayım istersen sun yeon kızım?" diyip sessizliği bozdu annemin yeni eş adayı, kafamı yavaşça ona çevirip biraz öne eğildim. "Damak zevklerimizin aynı olduğunu nerden çıkardınız?" diyip kaşlarımı havalandırdım. "Buraya gelmektense sahil kenarında küçük bir lokantaya gitmeyi yeğlerdim." diye mırıldanıp arkama yaslanıp karşımdaki psikoloğa baktım, bu yeğeni neden hep amcasının götünde dolaşıyorsa?

~~

"Beğendin mi sun yeon kızım?" ya sen neden sürekli bana kızım diyorsun acaba? "Hm, idare eder işte." diyip suratımı buruşturdum, yani tadı güzeldi şimdi yalan yok. Ama güzel diyip hemen havalandırmak istemedim, idare eder yani. Fransızlarda işini biliyor ama.

Ortamdaki sohbetten bık gelmişti, sabahtan beri elime almadığım telefonumu elime almıştım sonunda. Bir sürü bildirim vardı. Whatsapp'a girip grup mesajlarına baktım.

~~

Bölüm sonu!

bad family ° jjkWhere stories live. Discover now