49. Bölüm Konağa Dönüş

2.8K 208 47
                                    

Yorumlarınız için teşekkür ederim. Keyifli okumalar🤗

       Doktorlar ile konuştuktan bir kaç saat sonra Şahin Bey gelmiş, çıkış hazırlıkları yapılmış, yola çıkmışlardı Şahin Bey, Sultan Hanım ve Kiraz. Sultan Hanım biraz şaşırsa da hemen Şahin Bey'in gelmesine ki ilçeden Ankara'ya gelme süresinin yarısında gelmişti, çok üzerinde durmadı. Evlatlarının kokusunu çekebilecekti ya gerisi çok mühim değildi. Yeter miydi ki zamanı biraz onlarla vakit gerçirmeye? Kendisine bulaşan şu illet hastalık ağrıları fırsat verir miydi biraz daha? En azından yavruları ile gündüz vakit geçirirken ağrıları azalsa da geceleri çekerdi çilesini, evlatları sezmesin, anlamasın istiyordu analarının acizliğini, güçsüz düştüğünü... Dertler gece azar sözü boşuna değildi ya! Yavrularının aklıda güçlü ve yıkılmayan bir kadın olarak kalmak istiyordu biraz da, naifliğini ve kırılganlığını saklamaya başlayalı çokça zaman olmuştu.  Hatırlayamadığı kadar uzun bir zaman...
       Yorucu yolculuğun ardından kucaklayabilmişti evlatlarını. Evde kalan Refika ve Ahmet'e üzülüyordu ama kendi yanında yorulup, derdi ile dertlenen Kiraz'a da yanıyordu işte. Kiraz da annesi gibi güçlü görünürdü, ama o da derdini kolay kolay açmaz, içine atardı.  Güçlü görünmeye çalışırdı  gün boyu, gece yerini aldı mı uykusunda konuşurken  anlatırdı her bir düşündüğünü. Hastane günlerinde yavrusunun sayıklamalarına şahit olmuş, anasının iyileşeceğine inanmıştı Kiraz Kız. Yapabilecek miydi anaları göçüp gittikten sonra Refika ve Ahmet'e analık? Üvey anneleri kötülük yapacak bir kadın değildi ama kendi çocuklarını tutacaktı elbette Keklik Gelin seçim yapması gereken yerde. Kiraz cevvaldi, hallederdi de ona analığı kim yapacaktı ki? Evli olan Hatice ve Ayşe'ye emanet etmeliydi Kiraz'ı da. El evinde ne kadar destek olabilirlerse, gelip görsünlerdi kardeşlerini arada sırada da olsa.  Destek olsunlardı arada bacılarına. Hatice sessiz sedasız destek olurdu da Ayşe hiç acımaz ortalığı yıkardı bir haksızlık görürse. Herkesi birbirine emanet ediyordu da babaları koruyup kollamaz mıydı ki? Vicdanlı adamdı Şahin Bey ama bilmeden de zulme aklış tutar mıydı ki? Anaları hayatta iken baba çocuklarına tek göz ile bakarken, anaları göçünce iki gözü de kör olur çocuklarına derler ya...  Açtı elini semaya Sultan Gelin yalvardı yaradana :" Rabbim evlatlarıma karşı babalarını kör, sağır, dilsiz eyleme!"
     Refika ve Ahmet'in sevinç çığlıklarını gözyaşları içinde karşıladı Sultan Gelin, Şahin Bey ve Kiraz Kız'ı. "Annemiz geldi, artık gitmeyecek!" diye bağıran, ortalıkta dolaşan küçük sabiye nasıl desindi " Az zamanım kaldı yavrum! Son vakitlerimde sizi şöyle bir sarayım da kokunuzu içime çekeyim diye geldim. " Diyemedi, yutkundu kaldı tüm diyemedikleri, haykıramadıkları içinde.Göz yaşlarını silip, sarıldı evlatlarına, şöyle kokularını içine çeke çeke. Evlat kokusuna nasıl da hasret kalmıştı.
     Sevinç çığlıkları atan Refika'nın sesine kulak kesildi birden Sultan Hanım :" Yaşasın babam da geldi, annem de ablam da! Çokca zamandır kimsesizdik sanki! Şimdi herkes burada ohh, ben de sarılacağım anama ve babama diğerleri gibi."
       Sultan Hanım'ın yüzü soldu iyice, Şahin Bey de mi yoktu bu çocukların yanında? Oysa Şahin Bey beni bırakıp gitti evine, taze gelinle birlikte diye düşündü. Keklik Gelin de gelip öptü elini Sultan Gelin'in. " Hanım Abla hoşgeldin, çocuklar seni çok aradı, Ahmet de Refika da. Biri anam derken öbürü babam dedi durdu bu güne kadar. Bir daha böyle uzun kalmayın dışarılarda, ben gönüllerini edemiyorum, Refika merdiven başında bekledi gün boyu, Ahmet ise pencere başında. Heba oldular Hanım Abla."  Nasıl diyecekti ki babanız artık gitmeyecek ama ben...
      Selam sabah ve yemek faslından sonra yatağına yatırıldı Sultan Hanım,   iyileşebilme ümidi kalmasa da içti tüm ilaçlarını, yumdu yine acı dolu bir geceye gözlerini...

Gönlümün Sultanı (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now