28. Bölüm İlçede Hayat

3.2K 177 45
                                    

Yorumlarız için gönülden teşekkürler 🤗
     
         İlçeye geldiklerinde yeşil boyalı bir evin önünde durdu araba. Ön cepheden iki katlı görünüyordu. Arka cepheden 3 katlı idi. Arkada bahçesi de vardı, ahırı da. Hem sebzelerini yetiştirebilecekti hem de çocuklara taze süt, yumurta yedirebilecekti Sultan Gelin. Yeni hayat, yeni umut olsun istedi.
        Kuması ile birlikte olacağı için artık mecburi iletişim halinde olması gerekiyordu. Evin tüm işini birlikte yapacaklardı. Evin büyük hanımı olduğu için asıl çekip çevirecek, yol yordam gösterecek olan kendisiydi. Hoş kendisinin de bilmedikleri vardı, onları da öğreniverirdi hemencecik. Kumasının  küçük olması da ayrı bir sıkıntı idi. Taş çatlasa kızından 4 yaş büyüktü. Kızı derken aklına hemen maviş gözlü Haticesi geldi. İnşallah kuma olarak yollamazdı hiç bir kadının yuvasına. Allah korusundu.        

    Bir şekilde geçinip gideceklerdi artık. Geçen 1 ay içinde düzenlerini kurmuşlar, yeni hayatlarına uyum sağlamaya başlamışlardı. Keklik Gelin ise mecbur kalmadığı sürece ortalıklarda görünmüyor, Sultan Hanım evinin hükmünü sürüyordu. Her şey kumasınin hamile olduğunu öğreninceye kadar her şey güllük gülistanlıktı.
Keklik Gelin hamileliğinin ilk günlerinde heyecandan mıdır, kumasına nispet yapmak için midir bilinmez; neşeli, keyifli bir hale büründü. O sessiz, sakin kuma gitmiş, artık ben de varım diyen cevval bir kadın gelmişti. Sanki kuma olarak geldiği kadının çocuğu olmuyordu da onun için gelmişti, kendince yerini garantilemişti artık; evdeki üç kızın Sultan Hanım'dan olduğunu unutarak.
       İlk üç ay bulantıları ile zorlanan Keklik Gelin'e kadınlık gururunu ayaklar altına alsa da merhametten baktı, korudu Sultan Hanım. Ne de olsa kocasının bebesini taşıyordu. Hani her gün sırtında taşırsın da bir gün sırtından indirirsen, hemen eleştiriye boğulursunuz ya öyle oldu bir gün. Evin işleri dışında bahçe ile oyalanan Sultan Hanım'a bir halsizlik hissi belirdi. Ne elini kaldıracak dermanı vardı ne de eve ulaşıp, akşam yemeğini yapacak. Kızı Kiraz'ın yardımı ile yerinden zorla kalkan Sultan Hanım uzandığı divandan bir türlü kalkamamştı. Halbuki kuması patlıcan aşermişti, akşama ona yemek yapacaktı, ama takati yoktu Sultan Hanım'ın. O akşam kalkamadı yattığı yerden.
Akşam eve gelen Şahin Bey'e Keklik Gelin, Sultan Hanım'ın odasına kapandığını, yemek yapmadığını, kendisini kıskandığını söyleyince Şahin Bey hiç sorgulamadı bile. Öfke ile Sultan Hanım'ın odasına gidip, yataktan kaldırmaya çalıştı. Kalkamayan Sultan Hanım'ı sürükleyerek mutfağa getiren Şahin Bey, sebzelikteki patlıcanları hasta olduğunu bile farkedemediği karısının kafasına vura vura bayılmasına sebep oldu. Zaten halsiz olan Sultan Hanım ağzını bile açamadan yığıldı kaldı. Onca yıldır ilk defa hasta olduğu için kocasından dayak yemişti işte.
       Çağırdıkları kel doktor gelinceye kadar bahçede dolanan Şahin Bey nasıl gözünün o kadar döndüğünü anlayamadı. Kendince iki hanımı arasında denge sağlayacaktı, nasıl oldu da ona vurabildi anlayamadı, ya da anlamak istemedi.
        Gelen doktor Sultan Hanım'ın gebe olduğunu, halsizliginin sebebinin gebelik olduğunu söyleyince sevinse mi üzülse mi bilemedi. Rabbi yine bir evlat daha nasip edecekti Şahin Bey'e. Hamile kumayı korumak için yine hamile karısına eziyet etmişti. Bir kadın daha doğmamış bebesini kullanarak rahatına bakma yolunda iken, diğer kadın gebe olduğunu bile farkedemeyecek kadar geçmişti kendinden.
O gün anasının yediği dayağa şahit olan Ayşe hayatı boyunca ağzına patlıcan yemeği koymayacaktı. Neredeyse anasının ölümüne sebep olacak olan nimet Ayşe'ye zehir olacak ve hep bu günü hatırlatacaktı işte...
Şahin Bey'in evinde iki gebe vardı, biri karısı, diğeri karısının kuması... Rabbimin hikmetinden sual olunmazdı bu saatten sonra...

Gönlümün Sultanı (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now