Bölüm 37

15K 973 925
                                    


🌸

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🌸

Bir kere daha hapşurduğumda kurutma makinesini fişe taktı.

Taş eve geri döndüğümüzde ıslandığım için banyoya girmiştim, çıkalı dakikalar olmuş olmasına rağmen bornoza sarılı halde oturmuş hasta olmamayı diliyordum. Ardı ardına hapşurmalarım ise aksini kanıtlamak için oldukça istekli görünüyorlardı.

Birden çıkan yüksek ses ve başımın üzerine tuttuğu makine ile yüzümü buruşturdum. Uzanıp elinden makineyi aldım.

"Ben yaparım."

Saçlarımı kurutma işini kendim devraldığım banyoya geri döndü. Saçlarımı çok uğraşmadan ıslaklığı gidecek kadar kurutup yatmak istiyordum. Tekrar hapşurduğumda sıkıntıyla ofladım.

Kurutma makinesini kapatıp sol tarafta duran komodine bıraktım. Yatak odasındaki banyoyu kullanmadan önce, eve döndüğümüzde diğerleri salondaydı. Çisil ve Mert gitmekten bahsetmişlerdi ama yolun kötü olduğunu öğrendikten sonra vazgeçmişlerdi. Bu gece eve gidemeyeceksem en azından erkenden uyurdum.

Bornozun içinde iç çamaşırlarım vardı ve havlu kumaş neredeyse ayak bileklerime kadar iniyordu. Kıyafetlerimi kendi kıyafetleri ile birlikte yıkmaya atmıştı, şimdi de muhtemelen kurutucuya atıyordu. Böyle uyuyabilirdim. Yatağa uzandığımda banyonun kapısı açıldı.

"Saçlarını tam kurut," dedi elindeki açık gri havluyla kendi saçlarını karıştırırken.

Lacivert eşofmanın bollaşmış lastikleri beline çok da sıkı tutunuyormuş gibi görünüyordu. Üzerine tişört ya da daha kalın bir kıyafet giyme ihtiyacı ise hissetmemişti. Buğday teni odanın beyaz ışının altında bütünüyle parlıyordu ve ben buna tepki olarak bir kere daha hapşurdum.

"Hemen geliyorum," dedi kaşlarını hafifçe kaldırıp işaret parmağını komodine doğru uzattığında. "Saçlarını güzelce kurut ben gelene kadar."

Odadan dışarı çıktığında çıplak ayaklarının değdiği parkelerden gözlerimi çekip başımı yastığa bastırdım. Üşüyordum. Giyecek bir şey bulamayacak kadar yorgun hissediyordum ve yorganı üzerime örtmek için önce yataktan kalkmam gerekiyordu.

Hapşurup burnumu çektiğimde yüzüme buruşturdum.

"Bu niye en seksi haliyle geziyor?" Ekin'in yüksek sesi diğerlerinin gülüşüne karıştı.

"Fırtına," dedi Ekin gülüşünü kesmeden. "Baktın affetmiyor baştan çıkartayım mı dedin?"

"Senin uyku vaktin gelmiş, hadi Sıla uyutsun seni."

"Ege," dediğini duydum Sıla'nın, sesinde sahte bir kızgınlık vardı. "Beni bulaştırma."

"Uyutmaz mısın?" dedi Ekin sevimli olduğunu bildiği bir sesle.

İLKYAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin