Bölüm 27

17.1K 980 356
                                    



"Hasan Abi, tek bir şey soracağım..." dedi Ekin taş evin kapısındaki Mert ve Çisil ile birlikte gelen yeni arabasına bakarken. "Bu araba neden kırmızı?"

Gözlerini kısıp üstü açık kırmızı arabayı süzüyordu. Ekin'in bir önceki arabasının bir üst modeliydi. Kırmızı üstü açık spor araba geleneği tam gaz devam etme durumunda kalmıştı böylelikle...

"Babam? Gümüş değil kırmızı olsun dedi? Babam?" Ekin'in şaşkın sesi ve hayretle kaldırdığı kaşları geri kalan 5 kişiyi oldukça eğlendiriyordu. Sıla uzandığı koltukta doğrulmuş, çenesini koltuğun sırtında duran koluna dayamıştı. Ben hemen Ekin'in bir adım arkasında kollarımı göğsümde başlamış, Ekin'in anlamsız bakışlarına gülüyordum. Çisil durumu anlamadığında kaşlarını kaldırmış kapının eşiğinde öylece dururken Mert de benim gibi kahkaha atmamak için kendini sıkıyordu. Ege ise Sıla'nın oturduğu koltuğun köşesine yaslanmış ayaklarını ortadaki kare sehpanın üzerine uzatmıştı.

"Tamam Hasan Abi, çok sağ, kolay gelsin, saygılar, hürmetler..."

Parmaklarımın tersini dudaklarıma kapatıp gülüşümü önlemeye çalışırken Ekin kapının önünden ayrılıp içeri girdi. Çisil ve Mert de geçince kapıyı ayağının tersiyle kapatıp Sıla'nın oturduğu koltuğa doğru ilerledi. "İnanılır gibi değil..." dedi kendi kendine söylenirken Sıla'nın ayakucuna oturmuştu. "Babam kırmızıdan başka kullanmaz o zibidi, sen ona kırmızı yolla Hasan, demiş."

Kendimi tutmayı bırakıp kahkaha attığımda Mert ve Ege de bana eşlik etti. Sıla'nın kaşları kalkmıştı ama onun da yüzünde gülümseyen bir ifade vardı. "Kırmızı seversin sen..." dedi durumu anlamaya çalışarak.

"Bir ciddi olalım dedik iyi ki herkes bir oldu kırmızı arabanın tarafını tuttu. Bu nasıl iş arkadaş..."

Mert sehpanın hemen arkasında gözlerini kıstı. "#TeamKırmızıMaserati vs #TeamGöksoy, tarafınızı seçin." dedi dublaj sesiyle.

"Kırmızı Maserati." dedim sol elimi havaya kaldırırken.

Ekin bakışlarını bana çevirip gözlerini kıstı. "Nasıl cüret edersin?" dedi kısık ve mekanik bir sesle.

"Beni #TeamGöksoy'a yaz." dedi Çisil ışıl ışıl gülümserken.

Ekin'in bakışları ona döndüğünde yumuşadı, bir iki saniye Çisil'in ifadesini inceleyip kısa bir hasar tespiti yaptı. "Sana kanım ilk günden ısınmıştı kıvırcık kız. Beni hayal kırıklığına uğratmadın..."

Çisil gülümsediğinde Mert yüzüne yayılan büyük gülümsemeyle işaret parmağını Ege'ye doğrultu.

Ege iki elini yana açarken sırtını biraz daha koltuğa dayadı. "#TeamGöksoy," dedi teslim olan bir ifadeyse. "Ana sınıfından beri..."

Ekin iki elini birden kalbinin üstüne koydu. "Beni kalbimden vurdun yakışıklı."

Yanımda duran yastığı alıp Ekin'in suratına attım. "Sulanma sevgilime."

Mert'in bakışları hızla bana döndüğünde kaşlarını kaldırdı. "Neyine neyine?"

Gözlerimi kırpıştırarak başımı yana eğdim. "Sevgilime."

"Vay... EgeNora is back."

Hızla ellerini birbirine çarptığında oturduğum yerden reverans yaptım. "İşte ben buna kutlama sebebi derim." dediğinde parmaklarımı dudaklarıma götürüp arka arkaya üç kere öpücük attım.

"Sıla'cığım," dedi Mert sevimli bir ifade ile. "Öncelikle geçmiş olsun..."

"Sıla," diyerek böldü Çisil Mert'in cümlesini. "Ağrın falan var mı? İyisin değil mi?"

İLKYAZWhere stories live. Discover now