Bölüm 7

21K 1.3K 477
                                    


"Love will remember you, love will remember me.
I know it inside my heart.
Forever will, forever be ours...
Even if we try to forget, love will remember."

Aşk seni hatırlayacak, aşk beni hatırlayacak. 
Bunu kalbimin içinden biliyorum.
Daima; daima bizim olacak...
Unutmaya çalışsak da, aşk hatırlayacak.


🌸

Küçük bir kızken eşyalarıma normalden daha fazla bağlanırdım. Gözleri açılıp kapanan, karnına basıldığında sesler çıkartan ve mama yedirilebilen neredeyse yeni doğmuş bir bebek boyutunda olan bebeğimi artık onunla oynayamayacak kadar büyüdüğümü düşünerek iş arkadaşının benden iki yaş küçük kızına vermişti babam. Henüz 9 yaşımdaydım ve benim yaşımdaki çocuklar eşyalara bu denli bağlanmamalıydı çünkü gerçek değillerdi ama öyle değildi işte, bebeğimin elimden alındığı günü asla unutmadım. Benim olan, bana ait olan ve bana ait olmaktan memnun olduğuna inandığım bir şey benim iznim olmadan başkasına verilmişti. Üstelik o başkasının onu hak ettiğini asla düşünmüyordum. Hak etmiyordu da. Babam sınırı aşmıştı, 9 yaşımda olmam bunu fark etmeyeceğim anlamına gelmiyordu. Bebeğimin artık o kızda olması gerektiğini belli ederek davrandığında içimde yükselmeyen başlayan tüm seslerin nasıl olup da dışa vurmadığına hayret etmiştim. Sessizliğimi koruyarak o kızın teşekkürlerini ve mutluluk cümlelerini dinlemiştim. Bu konuda bir şey yapmam gerektiğini düşündüğümde ise henüz intikam kelimesinin ne anlama geldiğini bilmiyorum. İntikam çocukken öğrendiğim bir oyundu benim için. Her zaman bu konu adaletli olmuştum. Canım ne kadar yandıysa o kadar yakıyordum, nereden yanmışsa oradan... Sınırı da sınırın geçilmeyeceğini de böyle böyle öğretmiştim kendime. O bebek bana babamın ailesindeki belki de tek sevdiğim kişiden hediyeydi, babamın kuzeni Betül abladan. Babamın arkadaşı ve elinde benim bebeğimi tutan kızı evden ayrıldıktan sonra, babamın çalışma odasına girip üniversiteden arkadaşı Rıfat abinin hediye ettiği babamın adının yazılı olduğu camı alıp duvara fırlatarak kırmıştım. Odaya girdiğinde tüm kanıtların ortasında ona gözlerimi dikerek bakıyordum. O zaman büyük cümleler kurabilecek olsam ona 'eşitlendik' derdim ama sadece bunu açıklayan gözlerimle karşısında durdum. O günden sonra bu benim için bir kural, bir yasa haline geldi. Biri benden bir şey aldığında ben de ondan aynı derece önem taşıyan bir şey alırdım.

Aybars Atahan ise tam olarak ihtiyacım olan kişiydi.

Ne derler bilirsiniz, intikam her zaman soğuk yenmez.

"Biraz konuşalım mı?" diye sordu, Aybars mavi gözleri sayesinde uğraşmadan edindiği büyülü bakışlarını gözlerime diktiğinde.

Biraz önce indiği siyah arabaya doğru iki adım atıp sırtımı arkasına yasladım. "Dinliyorum."

Beni baştan ayağa kibarlığını koruyan bir önlemle süzdüğünde dudağının sol kenarı hafifçe yükseldi.

"Tahmin ettiğimden daha güzelsin."

Dudaklarımı öne doğru uzatıp başımı sabit bir ritimle salladım.

"Bildiklerim hakkında konuşacaksak..." Kaşlarımı çattığımda minik bir kahkaha attı.

"Beni karşında gördüğüne şaşırmadın?"

Kollarını göğsünde bağladığında bacaklarını hafifçe iki yana açarak karşımda durdu. Açık mavi gömleğinin kolları geniş omuzları dolayısıyla sıkışmıştı. Sporcu olduğunu baştan ayağa haykırıyordu, duruşu bile yıllarımı bu işe verdim der gibiydi.

İLKYAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin