Akşam babam ile buluşacaktım. Boşanma hakkında benimle konuşacaktı sanırım. Bu saatten sonra da eve geleceğini düşünmüyordum. Tek sorun vardı benim velayetimi kim alacaktı ya da ben kimi seçecektim?

Babamı seçmem muhtemeldi. Annemle aramızda bir bağ kalmamıştı. O Samet amcaya aşıktı ya da öyle sanıyordu. Bu saatten sonra da olmayan bir bağ oluşamazdı. Peki babam ile anlaşabilecek miydim? Büyük ihtimal sabahtan akşama kadar işte olacaktı. Bazen eve geç bile kalabilirdi.

Babam çalışkan ve azimli biriydi. İş konusunda da oldukça hassastı. Bana pek vakit ayırabileceğimi düşünmüyordum. Ona bu konuda yüklenemezdim. Babam yıllardır böyleydi. Bu saatten sonra da değişemezdi.

Önceden çağırmış olduğum taksi kapının önünde bekliyordu. Hızlı adımlarla yürüdüm ve taksinin kapısını açarak içine bindim. Bir yandan da okulumun yolunu tarif ediyordum.

Arkama yaslandım ve akan yolu izlemeye başladım. Uzun zamandan sonra az da olsa kendimi iyi hissediyordum. Belki de bazı olayları az düşünmek daha iyidir.

Taksiciye ücretini uzattıktan sonra arabadan indim. Karnım ani bir ağrıyla sarsılmıştı. Bu heyecandandı. Haftalardır okula gelmiyordum. Ondan öncesinde de pek düzenli bir okul hayatım yoktu. Sağ olsun Tolgay Bey yüzünden bol bol okulu ekmiştim.

Bu sene benim için oldukça kötü başlamıştı. Kötü başladı diye de salmak olmazdı. Elimden geldiği kadar toparlanıp önüme bakacaktım. Sanırım kendim için bunu yapabilirdim.

Derin bir nefes aldım ve okulun büyük kapısından içeri girdim. Etraftaki birçok bakış anında üzerime dönmüştü. Okulun popüler kızı Bade Sayılkan uzun zamandan sonra buradaydı. Arkadaşının ölümünün ardından gizemli bir şekilde ortadan kaybolmuştu. Saçlar kesilmiş ve boyanmıştı. Eski şıklığından eser yoktu.

İnsanların bunları düşündüğüne adım kadar emindim. İnsanoğlu ne yazık ki duygusuz ve önyargılı olan bir canlı türüydü. Nankör olmaları da cabasıydı. Buna bende dahildim.

Bakışları umursamamaya çalışarak okula doğru yürümeye başladım. Kimileri yanındaki arkadaşlarını dürterek beni gösteriyordu. Kimileri ise yanındakilerle fısır fısır konuşuyordu. Bugünün bombası sanırım bendim.

Buruk bir tebessüm dudaklarımda varlığını belli etti. Eskiden olsa gündem oldum diye sevinirdim. İnsanların benim hakkımda konuşması hoşuma giderdi. Bana hayran hayran bakmaları egomu tatmin ederdi. Bade Sayılkan başarılı ve öz güvenli bir kızdı ama ne yazık ki bunlar geride kalmıştı.

Bunları umursamayacak kadar çok şey yaşamıştım. Ben kendim değildim. Acılarım beni bambaşka biri yapmıştı.

Aniden önüm kesildi. Bununla beraber adımlarımı durdurdum. Can mahcup bir tavırla bana bakıyordu. Ensesine kaşıdı. Ardından buruk bir tebessümle "Hoş geldin." dedi.

Çağrı'nın arkadaşı olduğu her halinden belliydi. Onu pek tanımasam da şimdiye kadar kötü bir izlenime rastlamamıştım. Çağrı aynı kendisi gibi birisini bulmuştu.

Bende gülümsedim ve "Hoş bulduk." dedim.

Can etrafı gergince süzdükten sonra tekrar benden tarafa döndü. Ufak gözleri hafifçe kısıldı ve sonra başını hafifçe eğerek konuştu.

"Başın sağ olsun. Gizem'in başına gelenler hepimizi oldukça üzdü."

Başımı usulca öne doğru eğdim. Gizem benim dinmeyen yaramdı. Hiç sönmeyen ateşimdi. O benim kardeşimdi ve acısıyla beraber kalbimde varlığını sürdürüyordu. Ne kadar ağlarsam ağlayım geri gelmeyecekti. Ben kabullenmiştim bunu. O varlığını kalbimde sızı olarak belli ediyordu.

ZindanOnde histórias criam vida. Descubra agora