Bölüm-41

67.4K 2.3K 347
                                    

Multimedya: Çağrıcılara gelsin :))

***
Gururunuz kaç kere ayaklar altına alındı? Benim ki sayısızdı. Hayatım boyunca yaşamam dediğim olaylar bir bir başıma geliyordu. Peki bütün bunlar ne içindi? Kendinizi bilmez ve sırf egosunu tatmin etmek isteyen Tolgay içindi.

Benim hayatımı yakıp küle çevirmişti. Seyirci olmama bile izin vermemişti. Adeta bir piyon edası ile beni kullanmıştı. Bende kendimden ödün verip kullanmasına izin vermiştim. Ona hep haddini bildireceğim demiştim ama bütün bunlar boş bir sözden ileriye ne yazık ki gidememişti.

Tam başardığımı düşünürken Tolgay önüme her seferinde bir engel çıkarmıştı. Tıpkı bugün ki gibi. Onun gücü sınırsızdı. Beni kolayca alt edebilecek güçteydi. Ama o ne hikmetse benimle kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyordu. Ben ise tam kaçtım derken onun keskin pençelerine saplanıveriyordum.

Gözyaşlarım akmaktan bıkmıştı. Zira yüzümdeki sızıyı umursayacak dermanım yoktu. Babam hayatım boyunca yapmaz dediğim bir şey yapmıştı. Bana tokat atmıştı.

Bu tokat canımı acıtsa da en büyük hasarı kalbime vermişti. Beni yerle bir eden hareket tenime değil ruhuma ve kalbime atılmıştı.

Sarı saçlarım görüş alanımı kapatmıştı. Annem ise hızla eğilmiş ağlamaklı bir sesle konuşuyordu.

"İyi misin kızım?"

Yüzümü tutmak isteyen ellerini hızla ittim. Bana dokunmasını istemiyordum. Annem bu tepkime şaşırsa da bağırarak konuştum.

"Sakın bana dokunma!"

Annem bu tepkime ağlayarak cevap vermişti. Göz yaşları hızlı bir şekilde akıyordu. İşin tuhaf yanı bu durumdan etkilenmememdi .

Babam ise ayakta kaskatı bir şekilde duruyordu. Ne yaptığını kendi bile kavrayamamıştı. Şimdiden gözleri pişmanlıkla sarsılıyordu. Ama son pişmanlık maalesef ki fayda etmiyordu.

Evin havası bünyeme ağır gelirken annem ve babamın yanından hızla geçtim. Annem hızlı adımlarla peşimden gelirken bir yandan da ağlayarak konuşuyordu.

"Nereye gidiyorsun kızım?"

Dış kapıyı açtıktan sonra arkamı dönerek bütün gücümle bağırdım. "Cehennemin dibine gidiyorum."

Annem irkilerek bir adım geriledi. Fırsattan istifade arkamı döndüm ve dış kapıyı kapatarak evden ayrıldım. Bugün o evde hayatta kalamazdım. Kalmam için ruhumun bedenimden çıkması lazımdı.

Göz yaşlarımı elimin tersiyle sildikten sonra hızlı adımlarla ana caddeye çıktım. Hava iyice kararmaya yüz tutmuştu. Bu saatte nereye gidebilirdim ki? Gizem'de kalmak istesem de ne yazık ki annesi evdeydi. O kadın oradayken mümkünü yok oraya gitmezdim. Akşam yemeğine gitmeden Gizem'i aramıştım. Zaten pek keyfide yoktu. Kendi derdimle onu da sık boğaz etmek istemezdim.

İyi de benim Gizem'den başka arkadaşım yoktu ki. Cebimde yeterli parada yoktu. Yemeğe gideceğimiz için yanıma fazla para almamıştım. Sadece telefonum ve 20 liram vardı. Bu parayla geceyi atlatmam imkansızdı. Yanaklarımı şişirdim ve ne yapacağımı düşünmek amacıyla kaldırım kenarına oturdum.

Bir fikrim vardı ama ne kadar uygun olurdu bilmiyordum. Zira o kişiyle aramız limoniydi ve onu tamamen affettiğim söylenemezdi. Ama onu aramazsam da kalacak yerim yoktu.

Şuan haykırarak bağırmak istiyordum. Her şey üst üstüne mi gelirdi? El mecbur Çağrı'yı arayacaktım. Başka çıkış yolum yoktu. En azından otelde kalacak kadar bir miktar para isterdim. Parayı aldıktan sonra geceyi geçirecek uygun bir yer bulurdum.

ZindanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin