Bölüm-40

64K 2.2K 356
                                    


Zor durumdaydım. Hatta çıkmaz bir yola girmiştim. Kendimi akıllı sanıyordum ama Tolgay benden daha akıllı çıkmıştı. Salak gibi oyuna gelmiştim. Hem de hiç beklemediğim bir yerden.

Tolgay'ın bu kadar ileri gitmesi beni oldukça şaşırmıştı. Ne olursa olsun bu kadarını beklemiyordum. Resmen olmayan ilişkiyi ailemize duyurmuştu. Halbuki annem bizi yakaladığında abi-kardeşten öteye gidemeyiz diyordu.

Ne yapmaya çalışıyordu? İsteği ve benden beklentisi neydi inanın bilmiyordum. Sadece tek bir şey biliyordum, oda fena oyuna geldiğimdi.

Masada herkes kaskatı kesilirken kimse Tolgay'dan böyle bir şey beklemiyordu. Aylin abla bile şoka girmişti. Demek ki Tolgay bu konudan hiç ona bahsetmemişti.

Tolgay ise gülümseyerek bana bakıyordu. Adamın dünya umurunda değildi. Sanki sevgili olduğumuzu arkadaş ortamında söylemişti. Beyin özürlü olmalıydı zira bu kadar ileri gitmesinin başka açıklaması olamazdı.

İlk şoku atlatan Samet amca olmuştu. "Nasıl yani?"

Tolgay gülümseyerek babasından tarafa döndü. İnanamıyordum ya! Oldukça rahattı ve bu bir hayli sinirlerimi bozuyordu.

"Ne duyduysan o baba. Bunu daha fazla gizlemek istemiyoruz."

Konuşmasından resmen özgüven akıyordu. Buna ilaveten rahat ve akıl almaz derecede umursamazdı. Birisi onu uyarsa iyi olurdu çünkü önümdeki tabağı kafasına geçirmemek için kendimi zor tutuyordum.

Ukala insan birde benim ağzımdan konuşuyordu. Neymiş bunu daha fazla saklamak istemiyormuşuz. Ben ne zaman böyle bir cümle kurmuştum?

Dudaklarımı işkence etmeyi bıraktım ve konuşmaya başlayan annemi dinledim.

"Şaka değil mi bu?"

Annemin sesi inanamıyor gibi çıkmıştı. Gerçi hala kendim bile inanamıyordum. Annemin böyle düşünmesi gayet normaldi.

Ummadığım bir şey oldu ve babam araya girerek bağırdı. "Tolgay ne diyor Bade?"

Sesi salonu inletmişti. Beni yerime mıhlaması da cabasıydı. Ne diyecektim ki şimdi ben? Böyle bir durum nasıl açıklanabilirdi?

Keşke yer yarılsa da yerin dibine girseydim. Zira başka türlü buradan çıkamazdım. Tolgay'ın ise gülen suratı yavaşça soldu. Kaşları çatık bir şekilde babama bakıyordu. Babamın tepkisi sinirine dokunmuştu anlaşılan.

Aylin abla ortamı yatıştırmak istercesine sakin bir sesle konuştu. "Sakin ol Selim. Hemen celallenme"

Babam hızla ayağa kalktı. Annem ve bana bağırarak konuştu. "Yürüyün gidiyoruz. Bu konuyu evde detaylıca konuşacağız."

Gözlerim hızla dolarken zorlukla masadan kalktım. Tolgay ise yerinde oturmuş sinirli bir şekilde hala babama bakıyordu. Ona baktığımı anlamış olacak ki kahve gözlerini üzerimde sabitledi. Başımı iki yana sallayarak arkamı döndüm.

Bu yaptığı affedilemezdi. Fazlasıyla ileri gitmişti ve beni cayır cayır ateşe atmıştı. Beni düşünmesini beklemiyordum ama insan yine de kırılıyordu.

Aylin ablanın yalvarmaları ve Samet amcanın ikna çabasına rağmen evden ayrılmıştık. Annem ve babam hızla yürürlerken bende onları takip ediyordum. İkisinin de yüzleri mahkeme duvarını aratmıyordu.

Ben ise sessizce ağlıyordum. Ağlamak istemesem de kendime engel olamıyordum. Bu işin içinden nasıl çıkacaktım inanın bilmiyordum.

Babam evin dış kapısını açtıktan sonra geçmem için kenara çekildi. Başımı suçluymuşum gibi öne eğdim ve hızlı adımlarla yanından geçtim.

ZindanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin