Bölüm-31

72.1K 2.3K 310
                                    

Hayatımızda sayamadığımız kadar inişlerimiz ve çıkışlarımız vardı. Çıkışlar bizi sevindirirken inişler tam tersine bizi hüsrana ve umutsuzluğa sürüklerdi.

Ağlama seslerim kızlar tuvaletinin içerisinde yankılanıyordu. Ses tellerim ağrırken ağlamamı durduramıyordum. Rezil olmuştum! Hemde bütün okulun önünde.

Çağrı herkesin içinde resmen beni kovmuştu. Hele yanındaki muşmula suratlının gülmesini unutamıyordum. Çağrı'nın bana gitmemi söyledikten sonra gülmüş ve Çağrı'ya sokulmuştu. İşin kötü yanı ise Çağrı'da buna izin vermişti.

Hesapta beni seviyordu. İnsan sevdiğinin böyle küçük düşürülmesine nasıl izin verirdi? Belki de Tolgay gibi beni kullanmıştı. Bunun olması muhtemeldi. Gerçi bunların tek sorumlusu Tolgay gibiydi ama Çağrı'nın neden böyle davrandığını daha çözememiştim.

Benim etrafımda pervana olan insan gitmiş yerine bambaşka birisi gelmişti. Halbuki düne kadar aramızdan su sızmıyordu. Nasıl bir günde bir insan böyle değişirdi, aklım almıyordu.

"Yeter kanka ağladığın. Harap ettin kendini."

"Ben ona ne yaptım Gizem?"

Ses tonum titrek ve güçsüzdü. Buna ilaveten ayakta duracak halim kalmamıştı. Ben onun için dün gece Tolgay ile beraber uymuştum. Onu da geçtim, benim hakkımda ne duyduysa bana sormadan kendince hükmünü vermişti. Açıklamama dahi izin vermemişti. En çokta canımı bu yakıyordu.

Gizem kaşlarını çattı ve hızlı bir şekilde konuşmaya başladı. "Erkek milleti kızım! Fazla değer verince götleri kalkıyor. Bunlara yerlerini her zaman bildireceksin, daha sonra böyle tepene sıçıyorlar işte."

Zorlukla nefes aldım. Ağlamam durmuş, artık iç çekişlerine dönmüştü. Yaslandığım duvardan çekildim ve lavabonun önüne geldim. Musluğu açıp güzelce yüzümü yıkadım. Aynadaki görüntüm ise bana bile yabancıydı.

Yeşil gözlerim kıpkırmızıydı. Tenim ise oldukça soluk ve cansızdı. Burnumun ucu ve dudaklarım ağlamam yüzünden kızarmıştı. Tek iyi görüntü saçlarım idi. Buda bir nebzede olsa moral kaynağıydı.

Gizem arkamdan sıkıcı sarıldı ve yanağıma sulu bir öpücük kondurdu. Buna karşıt zorda olsa gülümsedim. En azından yanımda birisi vardı ve bana moral kaynağı olabiliyordu.

"Okulun yarısı bitti. İstersen kaçalım bebeğim."

Aynaya bakmayı bıraktım ve ondan tarafa döndüm. Gizem beni mutlu etmek için elinden geleni yapıyordu. Annesinin kızacağını bile bile okuldan kaçmak istiyordu. Benim için azar işitmeye razıydı.

"Annen kızmasın?"

Omuz silkti ve ardından sırıttı. "Umurumda mı sence?"

"Sen sınıftan çantalarımızı al. Bende müdürden izin alayım.Olur mu?"

Gizem başını salladı ve hızlı adımlarla tuvaleti terk etti. Bende oyalanmadan müdürün odasına doğru yürümeye başladım. Adımlarım güçsüz ve isteksizdi. Uzun zamandır bu kadar yıprandığımı hatırlamıyordum.

Onca insanın önünde rezil olmuştum. Allah bilir arkamdan neler sallamışlardı. Sonuçta ağzı olan konuşuyordu. İnsanlara bu konuda engel olmak imkansızdı.

Titrek bir nefes aldım. Kapıyı tıklatıp içeri girdim. Odanın içerisi biraz kalabalıktı. Hatta baya kalabalıktı. Zira müdürün odasını erkekler basmıştı. Zannımca futbol turnuvaları için seçme yapıyorlardı. Çünkü hepsinin konuştuğu konu sınıflar arası futboldu.

Kapıyı kapattım ve müdürün yanına doğru yavaşça yürümeye başladım. Bakışlar birbir bana dönerken koşarak kaçmamak için kendimi zor tutuyordum.

ZindanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin