Bölüm-29

73.5K 2.5K 331
                                    

Karışıklık baş gösteriyordu. Duygu ve hislerim sessizce korkuma yol açmışlardı. Korku zihnimi işgal etmişti. Yaşanmışlıklar vardı. Zor ve yorucuydu.

Elimdeki telefonu zorlukla çantama koydum. Vücudum inanılmaz bir şekilde titriyordu. Korkuyordum. Bunu kabul etmem lazımdı. Ama kendim için değildi. Çağrı için endişeleniyordum.

Tolgay acımasız biriydi. Bunu birinci elden tanıklık yapmıştım. Şuan sahte de olsa sevgiliydik ve ben onun sevmediği birisiyle dışarı çıkmıştım. Bunun bir bedeli olmalıydı ve nedense bu bedeli Çağrı ödeyecekmiş gibi geliyordu.

Çağrı önümde diz çöktü. Büyük elleri ile yanaklarımı sarmaladı. Gözlerinde onunda bariz bir korku vardı ama o benim için endişeleniyordu.

"Ne oldu Bade, iyi misin?"

Kuruyan dudaklarımı yaladım. Boğazım kurumuştu. Su içmeye ihtiyacım vardı sanki.

Çağrı'nın sorusunu cevapsız bıraktım ve çantamdan su şişesini çıkardım. Ufak bir yudum aldım ve şişeyi zorlukla çantama koydum.

"İyiyim,bir şeyim yok."

Çağrı başını iki yana sallayarak yanıma oturdu. Hal ve hareketlerimden iyice endişelenmişti ve itiraf edemese de deli gibi merak ediyordu. Uzun ve kemikli parmaklarıyla sarı saçlarını dağıttı. Tişörtünü gergince çekti ve bıraktı. Nefes almaya muhtaç bir tavır sergiliyordu.

"Betin benzin atmış, iyi olduğuna gerçekten emin misin?"

Tolgay'la sevgiliyim ve senle dışarı çıktığımı biliyor. Üstelik hiç ummadığım kadar sakin bir şekilde aramayı sonlandırdı. Bunları mı söylemeliydim? Hayır, hiç sanmıyordum. Bu Çağrı'nın ölüm fermanını yazmak olurdu ve bu yapacağım en son şey bile olamazdı.

"Eminim Çağrı, sadece biraz başım döndü."

Cümlemi sonlandırırken bakışlarımı kaçırdım. Ona yalan söylemeyi sevmiyordum. Bunu hak etmiyordu. Nedense Çağrı'ya yalan söylediğim zaman sesim titriyordu ve kendimi ele veriyormuşum gibi hissediyordum. Benim üstümde tarif edemediğim bir etkisi vardı ve ben bundan hoşlanmıyordum.

"Peki kimle konuşuyordun?"

"Annem aradı. Evden çıkarken haber vermeyi unutmuşum, neredeyim diye sordu."

Çağrı bir şey demedi ve kafasını çevirdi.

Bugün ona karşı bir dizi yalan sıralamıştım ve bunu neredeyse dakika başı yapıyordum. Bunu anlamaması olanaksızdı ama bana karşı olan saygısından ötürü ses çıkarmıyordu. Onu iyiliğinden suistimal ediyordum ve bu kendimden nefret etmeme sebebiyet veriyordu.

"Yanlış anlamanı istemem ama istersen bize gidelim. Hem kafamız dağılır hemde film falan izleriz."

Ses tonu tamamen içtendi. Beklentiyle gözlerimin içine bakıyordu. Hiç havamda değildim ama akşama kadar Çağrı'yı yalnız bırakmak istemiyordum. Böylelikle Tolgay'a karşı onu koruyabilirdim. Bunu ne kadar inanmasam da elimden başka bir şey gelmiyordu. Şuan için en iyisi buydu.

"Tamam, gidelim."

Çağrı genişçe gülümsedi. Verdiğim cevap ile mutlu olmuştu. Gözleri parıl parıldı ve ufacık bir şeye bu kadar sevinmesi tuhafıma gitmişti.

"Beş dakika yürümemiz lazım. Evim az ileride."

Başımı salladım ve yerimden kalktım. Azda olsa rahatlamıştım.Umarım bugünü kazasız belasız atlatırdık.

On dakikalık yürümenin ardından eve varmıştık. Çağrı ve ailesi özel bir sitede oturuyorlardı. Evleri güzel ve sadeydi. Evin içi annesi tarafından dizayn edilmiş olmalıydı çünkü kadın eli değdiği aşikardı.

ZindanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin