Bölüm-12

102K 3.2K 468
                                    

Bölümü okurken şarkıyı açalım. Oldukça iyi hissettiriyor.  

***

Karanlık tarafımı ön plana çıkarmıştım. Bunu istemesem de yapmıştım. Kötülüğe iyilikle cevap vermemiştim. Aksine daha kötüsünü ona yapmıştım.

Bunları planlarken uzun uzun düşünmüştüm. Tolgay'dan elbette ki böyle bir hareket bekliyordum. O benim uyuduğumu ve ona inandığımı düşünürken ben hain planlar ve hedefler içerisindeydim.

Tanıştığımız şu kısa zamanda bana oldukça ağır sözler sarf etmiş ve çeşitli ithamlarda bulunmuştu. Ben Bade idim. Bu tarz ezilmelere ve boyun eğmelere gelemezdim. Sonunda ne olursa olsun intikamımı alırdım ve aldığımı da düşünüyordum.

Telefonu elimde sallarken bütün dişlerimi ortaya serercesine gülümsedim. Zafer benimdi. Sadece benim...

Tolgay ise kaskatı bir şekilde koltukta kala kalmıştı. Benim gibi bir kızdan bu atağı beklemiyordu. Gerçi beklemesini de düşünmüyordum. Beni oldukça hafife almıştı ve çerez olarak görmüştü.

Telefonu elimde sallamayı bıraktım ve eteğimin ufak cebine sıkıştırdım. Bu benim hayat garantimdi. Hedefime giderken altın tabakta sunulan ganimetti adeta.

"Duyamadım, yoksa konuşamıyor musun Tolgay?"

Elbette ki dalgamı geçecektim. Bugün şenlik vardı. Tolgay'ın boşluğundan yararlanmıştım. Evet bunu ben yapmıştım.

Tolgay gözlerini kırpıştırdı ve bütün gücüyle gürledi.

"Eğer o ses kaydını bir kişiye bile dinletirsen, seni doğduğuna pişman ederim."

Ses tonu soğuk ve netti. Bu durum beni gerse de kalkanımı çoktan kaldırmıştım. Artık geri adım atmak yoktu. Kesinlikle kendimi ezdirmeyecektim.

"Bunu sen mi yapacaksın? Boş tehditlerin bana sökmez canım."

Fazla ileriye gidiyordum ve bu başıma iş açabilirdi ama artık susmayacaktım. Sustukça üstüme geliyordu ve bu beni olağanca sıkmıştı.

Gözleri iyice karardı. Adeta kendinden geçiyordu. Boynundaki damarlar iyice kabardı ve dişlerini kenetledi. Sinirden kıpkırmızı olmuştu. Bu duruma göbek atıp sevinmem gerekirken tam tersine içten içe korkuyordum.

Arabada yalnızdık ve bana yapacakları hakkında eşsiz bir hayal gücüm vardı. Buna engel olmalıydım ve tek çarem kaçmak gibiydi. Arabadan çıkıp olağanca koşmalıydım ama önce zaman kazanmalıydım.

Karşıdaki duran arabayı göstererek "Annemler geldi" dedim. Tolgay boş bulunarak yan tarafa döndü. Bende fırsattan istifade ederek kapıyı açtım ve var gücümle koşmaya başladım. Yanımdan arabalar bütün hızıyla geçerken olabildiğince koşuyordum.

Tolgay'ın gür sesi daha da hızlı koşmama sebep oldu. "Bal kafa!"

Saçlarım havada dans ederken nefes nefese kalmıştım. Ciğerlerim hava için yalvarırken bacaklarım çoktan iflas etmişti. Topuklu ayakkabılarım ayağıma işkence ediyordu. Spor ayakkabı giymediğime ilk defa pişman olmuştum.

Göz ucuyla arkama baktığımda Tolgay mesafeyi hızla kapatıyordu. Yakalanmam an meselesiydi. Zaten o kaslı ve uzun bacaklarıyla beni yakalayamaması tuhaf olurdu. Aksilik tutmuştu ve taksi bulamamıştım.

Kolumdan hızla çekildim ve sert bir bedene çarptım. Bu çarpışma bütün vücudumu ağrıtmıştı. Tolgay beni bedeninden ayırdı ve hırsla salladı. Saçlarım olduğu gibi yüzüme döküldü. Ben ise son kozumu oynadım ve koluna dişlerimi geçirdim.

ZindanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin