39. Bölüm ~ Terfi ~

3.6K 241 13
                                    

Sabah namazının ardından biraz daha uyumuş ancak holdinge gideceğimiz için erkenden ayaklanmıştık. Yeni evimizde ilk kahvaltımızı muhteşem bahçe manzaralı terasımızda yapmaya karar verdiğimizde bunun pek de iyi bir fikir olmadığı düşüncesine kapılmıştım çünkü mutfak alt kattaydı ve sabahın bu saatinde bir üst kata servis taşıyacak kadar enerjik hissetmiyordum. Neyseki Ayaz gibi mükemmel bir yardımcım vardı. Onun güzel enerjisi sayesinde tüm üşengeçliğim bir anda toz bulutuna dönüşmüştü. El birliği ile herşeyi çabucak hazırlamış ve güne keyifli bir başlangıç yapmıştık. Güzel bir kahvaltının ardından etrafı hızlıca toparlayıp holdinge gitmek için evden çıktık. İşe gitmeyeli o kadar uzun zaman olmuştu ki, heyecandan neredeyse elim ayağım dolaşıyordu. Tabi bunda Ayaz 'ın eşi olarak dönüyor olmanın da ayrı bir payı vardı.

Sakin geçen yolculuğumuzu uzun zamandır çalmayan telefonumun sesi böldü. Handan hafta sonu gerçekleşecek olan isteme töreni için alışveriş yapması gerektiğini söyleyip benden yardım istedi. Onu kıramadım ancak içimden eyvah demeden de yapamadım. Çünkü sevgili kuzenim tam bir alışveriş manyağıydı ve onunla alışverişe çıkmak demek iki gün komada yatmakla eşdeğerdi. Ben aklımdan bunları geçirirken düşünceli halim Ayaz ' ın dikkatini çekmiş olmalı ki " göz nurum bir sıkıntı mı var ? Handan ' la konuştuktan sonra durgunlaştın sanki " diye sordu. Endişeli sesi beni daldığım düşüncelerden uzaklaştırdı ğında yüzümü tamamen ona dönüp gülümsedim.

" Bir sıkıntı yok canım hafta sonu Selçuk'lar Handan 'ı istemeye gelecek ya onun için alışverişe gitmemiz gerekiyormuş onu söyledi"

Bir gözü yolda dikkatli bir şekilde arabayı sürerken yüzüme yandan bir bakış attı ve " Sen öyle dalınca ben de bir şey oldu sandım "dedi. Oflayarak arkama yaslandım.

" Sen Handan 'ın alışverişte nasıl bir çılgına dönüştüğünü bilmiyorsun tabi. Bu işten nasıl kurtulurum onu düşünüyordum. Gencim ben daha ya, sevdiğim adama bile yeni kavuştum ne istiyor bu kız benden " sitemim sona erdiğinde arabanın içinde Ayaz ' ın gür kahkahası yankılandı.

" O derece diyorsun yani..."

Konuşurken hala gülmeye devam ediyordu. O an konuştuğumuz konuyu tamamen unutmuş cennet çukurlarının yarattığı o eşsiz görüntüye kilitlenip kalmıştım. Bir adama gülmek bu kadar yakışabilir miydi? O gülümsediğinde sanki cennetten bir kapı benim için aralanıyor ve melekler gülümseyerek beni içeri davet ediyordu. Allah  onu kesinlikle beni sınamak için yaratmış olmalıydı.

" Amma kestin be hatun birazda diğer hayranlarıma bırak onlara da günah. " Söylediği sözleri duyunca hızla sırtımı dikleştirdim ve öfkeli bakışlarımı yüzüne çevirip kulağını sağır edecek  şekilde kuvvetlice bağırdım.

"Ayazzz!"

Direksiyonu tutmayan elini teslim oluyorum der gibi havaya kaldırıp " Tamam. Sakin sadece bir eşek şakasıydı" diyerek önüne döndü. Yüzünde eğlenen bir ifade vardı ancak ikidir yaptığı bu sevimsiz şaka benim oldukça sinirime dokunuyordu. Bunu sadece beni kızdırmak maksatlı yaptığını biliyordum ancak bir çok gizli hayranı olduğu da su götürmez bir gerçekti. Buna kendim Katar' da bizzat şahit olmuştum. Kimbilir holdingte de benim bilmediğim ya da farkında olmadığım kaç tane hayranı vardı. Kollarımı göğsümde bağlamış asık bir suratla aklımdan bunları geçirirken geldiğimizi fark etmemiştim bile. Ayaz'ın uzanıp yanağımdan öpmesi ile kendime geldiğimde kızgın bir şekilde ona döndüm. Tam ne yapıyorsun sen diye çıkışacaktım ki kapıdaki güvenlik tarafından kapım açılmıştı. Genç güvenlik görevlisi saygılı bir şekilde hoş geldiniz dedikten sonra ben de ona kibarca teşekkür edip arabadan indim. Bu konuyu da bir ara Ayaz ' la konuşmam gerekiyordu. Böyle şeylerden hoşlanmıyordum. Sonuçta Allah bana iki tane sağlam el vermişti. Kendi kapımı pekâla kendim açabilirdim.

~AFRA~ Where stories live. Discover now