38. Bölüm ~Yeni Bir Hayat ~

3.8K 255 7
                                    

Sabah kahvaltısının ardından Tahsin dedelerle vedalaşıp doğa harikası Arhavi ' den ayrıldık. Buraya o kadar alışmıştım ki ayrılırken içimin burkulduğunu hissettim. Biliyordum İstanbul'a döndüğümde Ayla teyze ve Tahsin dede kadar burayı da özleyecektim.

Uzun yolculuğumuz sırasında sık sık mola verip farklı yerler keşfetmiştik. Ve Selçuk' la Handan ' ın bitmek bilmeyen tatlı atışmaları sayesinde oldukça eğlenceli ve renkli bir yolculuk geçirmiştik.

Döndüğümüzde ilk olarak Handan 'ı eve bırakıp babaannemle kısaca hasret giderdik. Ardından Selçuğu ' da evine bırakmayı teklif etmiştik  ancak işleri olduğunu söyleyerek yanımızdan ayrılmıştı. Yolculuğumuz sessiz bir şekilde ilerlerken eve gitmediğimizi fark ettim. Kafamı Ayaz ' a çevirip sorgulayan bakışlarımı yüzüne diktim ve" eve gitmiyor muyuz? " diye sordum. Sırıttı ve " Eve gidiyoruz " dedi. Karışık bir yüzle dikkatlice yüzüne bakmayı sürdürdüm. Bu yolu ilk defa görüyordum ve evimize bu yönden gidilebildiğini pek sanmıyordum.

" Ama bu yol bizim evin yolu değil ki " dediğimde yüzüme bakıp tebessümünü daha da büyüttü.

  " Biraz sabırlı ol, gelmek üzereyiz " dediğinde yüzümdeki karmaşık ifade büyüdü. Bu gizemli hallerde nereden çıkmıştı şimdi?  Eve gidiyoruz diyordu ama bu yoldan evimize gidilmediğini bilecek kadar yol bilgim vardı. Yıllardır bu mahallede yaşıyordum. Hangi yoldan hangi yöne gidildiğini bilecek kadar kuvvetli bir hafızaya sahiptim. Kafam karışmıştı ama dediği gibi yapıp sessizce beklemeye başladım. Nihayet 2 katlı bahçeli şirin bir evin önünde durduğumuzda ona şaşkınca baktım.

" Ayaz burası neresi? Kime geldik ? Ben çok yorgunum " diye ardı ardına sitemlerimi sıralarken o hiç istifini bozmadan arabadan indi ve benim tarafıma gelip kapıyı açtı. Elimi tutarak beni arabadan indirdi ve bir elini belime sarıp beni evin giriş kapısına yönlendirdi. Tüm bu zaman dilimi içinde ben cevap bekler gibi yüzüne bakmaya devam ediyordum ancak onun bakışları evin giriş kapısındaydı ve yüzünde anlam veremediğim bir tebessüm vardı. Kapının önüne geldiğimizde cebinden bir anahtar çıkarıp elime tutuşturdu ve
" Yeni hayatımıza herşeyiyle sıfırdan başlayalım istedim. Burası yeni evimiz. Kötü anılarla dolu o evde mutlu olmaya devam edemeyeceğimizi düşündüm ve orayı satıp bu evi aldım "dedi.  İlk şaşkınlığımı üzerimden atmam birkaç dakikama mâl oldu. Söylediklerini algıladığımda ise yüzüne dolu gözlerle bakıp boynuna sarıldım. Bu adam bana kesinlikle Allah'ın bir lütfu olmalıydı.

Kendini biraz geriye çekip " hadi göz nurum yeni yuvamızın kapısını ilk sen aç " dediğinde şaşkınlığım bir kat daha büyüdü.

" Sen de ilk defa mı göreceksin yani ?" Diye sordum. Yanağındaki o ölünesi çukurları gösterecek şekilde gülümsedi.

" Birlikte görelim istedim." Dedi ve eş zamanlı olarak elini belime yerleştirip bedenimi kapıya doğru hafifçe ittirdi."   Bakalım bizim iç mimarlar nasıl bir iş çıkarmışlar. Hadi, merak etmiyor musun? " dediğinde ellerim heyecanla titredi. Yeni bir ev , sıfırdan tertemiz bir hayat, bütün bu yaşadıklarım hayal edebileceğimden bile fazlaydı ve ben hayatım boyunca güzel şeylerin ardından hep bir karanlıkla yüzleşmek zorunda kaldığım için şu an içinde bulunduğum bu durumun da tadını çıkarmakta bir nebze zorlanıyordum. Her an birşeyler olacak ve bu rüyada yarım kalacak diye korkmadan edemiyordum.

Besmele çekerek yeni yuvamızın kapısını açtım ve elim sevdiğim adamın ellerinde yine besmele ile yeni hayatımıza ilk adımımızı birlikte atıp içeriye girdik. Diğer eve çok benziyordu ama biraz daha büyük ve ferah bir havası vardı. Alt kat geniş bir holle başlıyordu.  Holün hemen solunda kocaman bir salon ve onun tam karşısında da mutfak vardı. Ayrıca merdivenin arkasında kalan küçük bir odası da vardı. Kocaman bahçesi yeni yeni başlayan sonbaharın izlerini taşıyordu. Üst katta diğer evin aksine 4 oda vardı. Birisi çalışma odası olarak dizayn edilmiş , diğeri yatak odası olarak düzenlenmişti. Bir tane misafir odası ve yatak odasının hemen yanında da çocuk odası olarak düşünülmüş ve o nedenle boş bırakılmış küçük bir oda vardı. Mobilyalar ferah renkler ve modern kesimlerden oluşuyordu. Çoğunlukla beyazın hakim olduğu iç dizayn sanki yeni hayatımıza yaptığımız tertemiz başlangıcı temsil ediyordu. Yine diğer evdekinin aksine buranın daha büyük ve göz alıcı bir terası vardı. Hemen hemen eski evimizdeki gibi döşenmişti ve bir köşesine küçük raflardan oluşan mini bir kütüphane yerleştirilmişti. Muhtemelen bu köşe bana aitti.

~AFRA~ Where stories live. Discover now