36. Bölüm ~Vuslat ~

4.7K 272 23
                                    

Kavuşmak, ne sıcak bir kelime... İnsanın içini ısıtan , kalbini yumuşatan bir aurası var. Ayaz'la birbirimize kavuştuğumuz o dakikalarda bu kelime ilk kez benim için bir anlam ifade etmeye başlamıştı. Daha önce kimseye karşı bu denli hasret duymamış, kimsenin yokluğunu bu denli içimde hissetmemiştim. Bu sebepten olsa gerek kavuşmak kelimesi ilk kez özel bir anlam ifade ediyordu benim için. Kollarımı Ayaz'ın bedeninden çektiğimde dolu dolu gözlerle bizi izleyen o iki güzel insana takıldı bakışlarım. Onlara minnetle gülümsedim. Burada kaldığım süre boyunca bana karşı o kadar anlayışlıydılar ki, onların hakkını asla ödeyemezdim. Çektiğim acıya rağmen Arhavi'yi yaşanılır kılan onların samimiyeti ve benden bir an olsun sakınmadıkları sınırsız sevgileriydi. Onlar için hem bir yabancıydım hemde bir o kadar onlardandım.

Bu eşsiz güzellikteki şehir artık gözüme olduğundan daha güzel gözüküyordu, çünkü yürek şenliğimin gelişi ile dallarım yeniden çiçeklenmişti. Sanki sırtımda Bir gökkuşağı varmış gibi capcanlı hissediyordum. Bir ayı aşkındır bana ev sahipliği yapan sokakları onunla arşınlamak da varmış demek ki... Şimdi böyle el ele, göz göze gezdiğimiz her köşe başını içinde o olduğu için zihnimin en derinlerine kazıyordum.

Bütün gün sokak sokak dolaşmıştık. Sanki yıllardır buradaymışız da konuşacak hiç birşeyimiz yokmuş gibi tek kelime etmeden, sessizce gezdik cennetten bir parçayı andıran her bir köşeyi. Sonra bir nehir kenarına indik. Ben onun omuzuna yasladım başımı. O yine geniş kollarıyla sardı omuzlarımı. Sanki kötü hiç birşey yaşanmamış gibi... Sıfırdan bir başlangıç yapıyormuşuz gibi, sessizce ama aynı zamanda oldukça gürültülü...

🦋

Akşam hep birlikte  neşe içinde Tahsin dedenin bahçesinde çaylarımızı yudumladık. Tahsin dede normalde olduğundan daha sessizdi bu gece. Beyaz kaşları çatıktı ve yorgun gözleri sık sık dalıyordu. Ayaz'a kızgın olduğunu ve onu kırmak istemediği için suskunluğunu koruduğunu biliyordum. Burada kaldığım süre boyunca, beni üzdüğü için az veryansın etmemişti arkasından. Sanki torunu Ayaz değilde bendim. Bu kadar sevilmek, üstelik kan bağım olmayan bu insanlar tarafından böylesine koşulsuz sevilmek pahabiçilmez bir histi.

Yatma saati yaklaştığında odama gitmek için ayaklanmıştım ki Ayaz ' da benimle birlikte ayaklandı. Yüzünde aptal bir sırıtış vardı. Ta ki Tahsin dede omuzlarını dikleştirip karşısına geçinceye ve " Hayırdır Ayaz efendi, sen nereye gidiyorsun " diyene kadar yüzündeki o ifade hiç değişmedi. Dedesine anlamaya çalışır gibi baktı ve kaşlarını sorgulayıcı bir biçimde havaya kaldırdı.

" Karımın uykusu geldi biz de uyumaya gidiyoruz " dedi. Pişkince  verdiği karşılık yüzünden başım utançla yere eğildi.

" Gelin kızımın uykusu gelmişse gelmiş sanane bundan. Senin odan ayrı, onunla kalmayacaksın "  Tahsin dedenin cevabının ardından Ayaz telaşla öne atıldı.  " Ama dede o benim karım , buna hakkın yok  " 

Tahsin dede kaşlarını çattı. Yüzünde öfke mi yoksa alay mı olduğunu kestiremediğim bir ifade vardı.

" Höst, eşşek sıpası, neye hakkım olup olmadığını senden mi öğreneceğim. Senin de bu güzel kızımı onca zaman üzmeye hakkın yoktu. Biz bir şey diyor muyuz. Geldin aldın kızı gittin hiçbir şey olmamış gibi.  Bütün gün ortalarda yoktunuz. Bu kadar hasret giderme sana yeter. Ben seni affedene kadar gelin kızımla aynı odada uyumak yok işte o kadar " Ayaz'ın yüzündeki rengin atmasına sebep olan bu karşılıktan sonra bana dönüp göz kırptı. Tahsin dededen bu hareketi beklemediğim için istemeden ağzımdan bir kıkırtı döküldü. Ayaz ters bakışlarını bana çevirdiğinde ona omuz silktim ve odama gitmek üzere dış kapıdan içeri girdim. Üst kattaki  odama geldiğimde hızla üzerimi değiştirdim. Buraya geldiğimden beri yaptığım gibi üzerime yine Ayaz ' ın mavi tişörtünü giyinmiştim. Kokusu zamanla silinmeye yüz tutmuştu ama yinede ona ait bir parçanın üstümde olması varlığını yanımda hissettiriyordu. Kollarım sıcaklığını arıyor olsa da bu gecelik de böyle idare edecektim. Tahsin dedenin ona ceza vermek için böyle davrandığını biliyordum. Belki yarın öfkesi biraz geçerdi ve gece Ayaz'ın kollarında uyumama izin verirdi, kimbilir...

~AFRA~ Where stories live. Discover now