27. BÖLÜM ♧ ÜMİT

Start from the beginning
                                    

“Anladım.” Aslı Hanım yine defterine bir şeyler karaladıktan sonra yeniden bana döndü ve “Peki ya arkadaşların, ailen?” diye sordu.

Oturduğum deri koltukta biraz daha dikleşip hafifçe öne doğru eğildim ve dirseklerimi dizlerime dayadım. “Hala aynı. Dediğim gibi onlara bir şans verdim ama eskisi gibi değiliz artık.”

“Neden?”

“Aslında daha çok ben eskisi gibi değilim. Yani Beste aynı Beste, Berkay aynı Berkay, annem aynı annem ama ben aynı Azra değilim. Olamayacağım da. Kendimi kaybettim ve bulamıyorum. Kendimden beklenmedik şeyler yaptım. İlk kez alkol aldım. İlk kez sigara içtim. Ama bunları yaptığım için pişman değilim çünkü hiçbirini umursamadım.”

Ben konuşurken Aslı Hanım notunu alıyordu. Başını defterinden kaldırmadan yeniden konuştu. “Sonrasında pişman olacağın şeyler yapmanı istemem Azra. Seninde istemediğini biliyorum. Şu an Aras’a, ailene ve arkadaşlarına kızgınsın. Sırf onların sana yaşattıkları yüzünden asıl olduğun kişiden kopup başka birine dönüşürsen kendin olmayacaksın.”

“Zaten kendim değilim. Uzun zamandır değilim. O ve onun planlarını, aptal saçması oyununu öğrendiğimden beri kendim değilim ve artık olmak da istemiyorum.”

Aslı Hanım sırtını oturduğu koltuğunun arkasına yaslayıp kollarını göğüslerinde kavuşturduktan sonra “Pekâlâ.” diye mırıldandı. “Arkadaşın Savaş’a geri dönelim. Onun hakkında ne biliyorsun? Ya da o senin hakkında ne biliyor? Mesela bileğini kestiğinden, intihara kalkıştığından haberdar mı?”

“Hayır. Yani sanmıyorum. Onu ilk gördüğümde bir şeylerden bahsetmiştim ama bundan haberdar olduğunu zannetmiyorum. Onun hakkında ise çok şey bilmiyorum. Adı, nerede yaşadığı ve yaşı haricinde.”

“Onu tanımıyorsun ama yine de onunla zaman geçirmek istiyorsun çünkü Savaş sana bir şeyleri unutmanda yardımcı oluyor. Aras’ın açtığı yaranı iyileştirebiliyor, öyle mi?”

Başımı salladım. “Hayır.” dedim sessizce. “Yaramı iyileştirmiyor. Sadece onunlayken yarama ellerini koyuyor ve kanamamı durduruyor. Ama ondan ayrıldığımda yaram yeniden kanıyor. Aras aklıma her geldiğinde, ailemin benden sakladığı gerçeği her anımsadığımda. Ben iyileşemem Aslı Hanım. Benim için ümit yok.”

Duvarın üzerindeki saat 2’yi gösterdiğinde oturduğum koltuktan kalkıp önümdeki sehpada duran çantamı aldım ve omzuma astım. Aslı Hanım da benimle birlikte ayaklandığında bana nazikçe gülümsedi. “Ne bir dakika erken ne de bir dakika geç. Tam vaktinde gelip tam vaktinde ayrılıyorsun. Ama unutma ki ne zaman konuşmak istersen seninle konuşmak için burada olurum Azra. Bunu aklından hiç çıkarma olur mu?”

Başımı sallayıp teşekkür ettim ve Aslı Hanım’a sırtımı dönüp odanın kapısına doğru ilerledim. Kapının kulpunu tuttuğum anda “Azra?” diye seslendi. Yavaşça ona doğru döndüğümde ayakta durmaya devam ederek bana bakıyordu. “Herkes için ümit vardır. Kendini kaybettiğinden bahsediyorsun ama bu konuda sana inanmıyorum. Hala bir yerlerde benliğin varlığını koruyor ve sen kendini bulmak istediğinde nereye gideceğini de biliyorsun.” Gözlerimi hiç kırpmadan Aslı Hanım’a bakarken sertçe yutkundum. Bahsettiği kişinin Aras olduğunu anlamak çok da güç değildi. İçten içe bende bunun farkındaydım zaten. Ama ona hiçbir zaman gitmeyeceğim için hiçbir zaman asıl benliğimi de bulamayacaktım. Ben artık buydum. Hislerinin elinden alındığı, umursamaz, acı çeken biri.

Aslı Hanım’a bir şey demeden tuttuğum kapının kulpunu indirip aşağı doğru çektiğimde açtığım kapıdan geçerek kapıyı ardımdan yavaşça kapattım ve adımlarımın beni hastaneden uzaklaştırmasına izin verdim. Hastaneden çıktığımda karşılaştığım soğuk karşısında kollarımı birbirine dolayıp adımlarımı hızlandırdım.

Affet BeniWhere stories live. Discover now