26. BÖLÜM ♧ DÜĞÜM

Começar do início
                                    

Gitmek istediğim tek yer Azra’nın yanıydı ama nerede olduğunu bilmediğimden bunu yapamazdım. Zaten gitsem bile yine o hiçbir kuvvetin yıkamadığı buzdan duvarlar girecekti aramıza. “Sahile gidelim mi?” Berkay sorumla başını hızla sallarken “Hay hay.” diye mırıldandı. Yüzü her ne kadar belli etmese bile sesi üzgün olduğunu gizleyemiyordu. Şu anda neşemi yerine getirmek için yanımdaydı ama onun neşesinin de çok yerinde olmadığını biliyordum. Nasıl olabilirdik ki? O da ben de en yakın dostumuzu kaybetmiştik. Üçümüz bir bütünken şimdi yarım yamalaktık.

Berkay belimden beni yürümem için hafifçe arabaya doğru iterken yanında sessize ilerliyordum. Benim için açtığı arabasının kapısından geçip kendimi koltuğa attıktan sonra emniyet kemerimi bağlayıp sırtımı iyice yasladım ve gözlerimi kalabalık sokağa diktim. Berkay da yanımdaki koltukta yerini aldıktan sonra arabasını çalıştırdı.

Günlerden cumartesiydi ve dolayısıyla da sokaklar her zaman olduğundan biraz daha kalabalıktı. Herkes ellerindeki alışveriş poşetleri ile etrafta dolanıyordu. Dün Enis’le konuşma fırsatı yakalamıştım. İkimiz okul kapandığından beri sık sık görüşemiyorduk çünkü o genellikle Aras’ın yanında oluyordu ben de evde oyuncak ayıma sarılmış bir şekilde geçirebildiğim kadar Azra’sız günlerimi geçiriyordum. Enis’in dediğine göre Aras’ta ardımızda bıraktığımız bir hafta boyuna Azra’yı görmemiş ya da ondan haber alamamış. Enis bana Aras’ın çok fazla pişman olduğunu söylüyordu. Bazen oluyordu ki Aras’ın pişmanlığına inanıyordum. Ama bazen de acaba yine kötü bir oyun peşindeyse, diye düşünmüyor da değildim.

Berkay arabasını sahilin önünde durdurup beni hafifçe dürttüğünde düşüncelerimden sıyrılıp emniyet kemerimi çözerek arabadan indim. Büyük adımlar atarak Berkay’ın yanına vardığımda koluna girdim ve ikimiz birlikte denizin karşısındaki boş banklardan birine gidip oturduk. “Aç mısın, canım? Senin için bir şeyler almamı ister misin?”

“Hayır, istemiyorum. Hiçbir şey yiyesim yok.”

Berkay beni anladığını belli edermişçesine başını salladı. Ardından mavi gözlerini karşısındaki denizin sonsuz maviliğine dikti. Onunda benim gibi kafasındaki düşüncelerle boğuştuğunu biliyordum. Bunu anlamak o kadar da zor değildi. Belki de şu anda bu durumda olmamızın tek nedeni bendim.

“Özür dilerim, Berkay.” Gözlerimin yanmaya başlamasından, biraz sonra ağlayacağımı biliyordum. Berkay denize diktiği gözlerini yeniden bana çevirdiğinde kaşlarını kaldırdı. “Ne için?” diye sordu doğrudan bana bakarken.

“Hepsi benim suçum.” Sesim zar zor duyulabilecek kadar kısık ve boğuk çıkıyordu. Parmaklarımı gözlerime sıkıca bastırdım. “Azra’ya gerçeği öğrendiğim ilk gün her şeyi anlatmalıydım ama yapamadım. Üstelik seni de buna dâhil ettim. Üzgünüm, Berkay. Böyle olacağını hiç tahmin etmemiştim.”

Berkay kolunu omzuma atıp beni kendine doğru çektiğinde saçlarımın arasına küçük bir öpücük kondurup burnumu sıktı. “Bütün suçu kendinde arayıp her şeyi tek başına sırtına yükleme, Beste. Burada suçlu olan bir tek sen değilsin. Bende suçluyum. Annende, Nurgül teyzede, Kemal amcada… Herkesin suçu var. Yalnız değilsin.” Berkay’ın dediklerini dinlerken beni sanki çekebilirmiş gibi biraz daha kendine doğru çekti. Belki de en güzel yerdi bir dostun kollarının arası. “Evet, tamam. Belki Azra’ya söylemeliydik ama yapmadık ve şimdi de bedelini ödüyoruz. Fakat sen de benim kadar onu iyi tanıyorsun. Şu an bize kızgın olabilir ama sonsuza dek süremez. O Azra, Beste. Hani sekizinci sınıfta iken bir kız senin saçlarına laf attı diye o kıza taş atan Azra, geçen yıl babamdan ceza almayayım diye bütün suçu kendi üstüne alan Azra, bizim her zaman yanımızda olan, bizi her zaman güldürmeyi başaran Azra. Biliyorum ki bizi bir gün affedecek. Çünkü biz birbirimize bir yemin etmiştik. Ne olursa olsun birlikte olacaktık. Siz benim sahip olduğum tek arkadaşlarımsınız, kız kardeşlerimsiniz. Hiçbir şeyin ya da hiç kimsenin bizi ayırmasına izin vereceğimi zannetmiyorsun, değil mi? Biz birbirimizden asla kopamayacak kadar güçlü bir bağ ile bağlıyız birbirimize. Sıkı sıkıya atılan düğümler gibi. Hep birlikte ve sonsuza dek.”

Affet BeniOnde histórias criam vida. Descubra agora