Bölüm 28

1.3K 59 12
                                    

 Bu bölümü Sıla Yıldız arkadaşımızın isteğiyle ona ithaf ediyorum. Güzel yorumların için de teşekkür ediyorum :) ^^.

  DipNot : Multimedia ' da lordofunicorns ' un hikaye için yaptığı ilk çalışma var. Ona da ayrıca teşekkür ediyorum :). Diğerlerini de zamanla paylaşacağım. Güzel çalışmalarınızın devamını bekliyorum. İnanın her biriyle beni çok mutlu ediyorsunuz ! Harika ^^. 

    Ciğerlerimi havayla doldurur doldurmaz boğazımı yırtmaya yetecek kadar şiddetli bir öksürük krizine kapılıyorum. Göz yaşları nedenini bilmediğim fakat derinden geldiğini hissettiğim bir acıyla bana hücum ediyor ve görüşüm bulanıklaşıyor. Bir kaç dakika geçip kendime geldiğimde parlak floresan ışığının aşinalığıyla nerede olduğumu anlıyorum. 

  
       Boğazımdaki yumru bıçak kadar keskin , canımı acıtıyor. Yutkunsamda kurtulamıyorum. Koltuğun kenarlarını sıkıca kavrayıp var gücümle sıkıyorum. Rahatsız edici bakışların hedefi olduğumu büyük bir rahatsızlıkla hissetsemde ne başımı kaldırıp Wes ' e bakıyor ne de tek bir kelime ediyorum. Dudaklarımı , ağzımı bir daha hiç açmayacakmış gibi birbirine bastırıp göz yaşlarını kovalamak için kirpiklerimi kırpıyorum ve içten içe konuşmak zorunda kalmamayı diliyorum . Fakat Wes , sanki bu dilekle dalga geçermişçesine ve oldukça rahatsız edici bir şekilde konuşmaya başlıyor.

      " Bunu nasıl yaptın ? "

    Ellerimi saç diplerimin arasından geçirip kafamı kaldırıyorum ve Wes ' e bakıyorum. Sorusuna ve gözlerinin şüpheyle kısılmasına anlam veremiyorum.

   " Neyi nasıl yaptım ? "

    " Korkularından kurtulmanın bir yolunu bulamadığın halde farklı simülasyonlara geçmeyi başardın. "

    Kalbim tekliyor . Wes ' in ses tonundan hoşlanmıyorum. Bende yanlış , çok yanlış bir şey yapmışım izlenimi yaratıyor. 

    " Simülasyonuma dair hiçbir şey hatırlamıyorum. " diyorum sorusunu duymazdan gelerek. " Bu normal mi ? "

   " Numarayı kes. " der demez beni kolumdan tuttuğu gibi sert bir hareketle ayağa kaldırıyor. Acıyla dişlerimi sıkarken kolumu kurtarmaya çalışıyorum.

   " Ne olduğunu biliyorum. "

    Kalbim , göğüs kafesimden fırlayacakmışçasına atmaya devam ederken ne yapacağımı şaşırıyorum. Cümlesi o kadar ucu açık bir cümle ki ne tür bir cevap vermem gerektiğini kestiremiyorum. Uyumsuz olduğumu biliyor mu yoksa sadece beni tongaya düşürmek için blöf mü yapıyor ? Blöf yapıyorsa bile ne için blöf yapıyor ki ? Neye dayanarak yapıyor ?

     " Neymişim ben peki ? "

    Sert bakışlarla Wes ' in bir an için tereddütle parlayan gözlerine bakıyorum. Wes ' in bahsettiği şeyin ne olduğuna dair bir şey hatırlayamam sinirime dokunuyor. Elimdeki tüm kozların yok olduğunu hissederken bölük pörçük bir kaç sahne zihnimi ele geçiriyor. Kanlı bir elbise , silahın kulak çınlatan sesi , zifiri karanlığı aşıp tekrar tekrar yankılanan yardım çığlıkları...

    Başım dönmeye başlar başlamaz düşmemek için Wes ' in koluna asılıyorum.

   " İyi misin ? "

    Tüm bedenim tuhaf bir şekilde titremeye başlıyor. Bacaklarım bedenimin ağırlığına dayanamayınca koltuğa çöküyorum ve kendime gelmek için gözlerimi kapatıp alnımı ovuyorum.
  
  " Wes , sen ne yapıyorsun ? "

   " Beni kışkırtıyorsun ilk atlayan. "

     Gözlerimi aniden açar açmaz Wes ' in muhtemelen destek amaçlı tuttuğu elimi var gücümle çekiyorum. Genç adam ne yapacağını bilemez halde bana bakarken kendi kendime az önceki görüntülerin hiçbirinin gerçek olmadığını söylüyorum. Fakat bakışlarım yeniden yeşil gözlerine kilitlenirken irkilmekten kendimi alamıyorum.

Uyumsuz | A Divergent Fanfiction 1Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon