Bölüm 23

1.7K 66 19
                                    

  " Hepiniz artık birer cesur olabilirsiniz. Ama unutmayın ki eğitiminiz henüz tamamlanmadı. " diyor Wes dik duruşuna gıpta ediyor ve ukala tavrına ise göz deviriyorum. " Şunu bilin ki eğitiminiz tamamlanmadığı sürece gerçekten bizden biri falan olamazsınız. "

  Tahta masaya doğru gidip eline üç tane bıçak kapıyor. Duruşunu biraz daha dikleştirip - bu nasıl mümkünse artık ! -  bir tanesini fırlatıp , rengarenk dairelerle boyalı hedefin tam ortasındaki kırmızı noktaya isabet ettiriyor. İkinci bıçağı avcuna kaydırırken bize bakmıyor bile.

  " Bu yüzden istediğiniz istasyonda çalışabilirsiniz fakat sizi gözetleyeceğim. Gerçi bunu söylememe gerek yok sanırım. " Bize ukala bir bakış fırlatıyor. Bu hali ilk zamanlarda ödümüzü koparıyordu , şimdiyse sadece bizi sıkıyor. Onun bu tehditkar bakışlarına ve bizi her zaman , her şeye karşı hazırlıklı görme isteğine yeterince alıştığımızı düşünüyorum. Buraya ilk geldiğim günden beri fazlasıyla değiştiğim bir kez daha kafama dank ediyor. Eskiden Wes ' i dostum olarak görebileceğimi hiç düşünmüyordum. Gerçi dostum olup olmadığını hala daha kestiremiyorum. Ama sabahı onun odasında uyandığım o geceden beri aramızdaki bir şeylerin iyi anlamda değiştiğinin de oldukça farkındayım.

  " Hadi daha ne duruyorsunuz. Dağılın ! " diye adeta kükrüyor. Etrafımızdaki transferler tek tek dağılırken ben , attığı üçüncü bıçakta hedefe ulaşıncaya dek başında dikilip onu bekliyorum. Hala daha alışamadığım yeşil gözleri benimkilere kilitlendiğinde masaya doğru yürüyüp elime muzip bir tavırla sivri görünümlü bıçağı alıyorum. Ona bakmasamda arkamda durmuş beni izlediğini adım gibi biliyorum.

  " Anlaşılan bıçak fırlatmaya tek meraklı sensin. " diyor. Çevreme bakındığımda benden başka kimsenin burada olmadığını görüyorum. Daha doğrusu Wes ve benim dışımda kimsenin.

  " Hıhı. " diye onaylayan bir nida çıkıyor ağzımdan. Buraya Wes ' le laflamaya gelmedim , bu yüzden dikkatimi sadece elimdeki kırmızı renkli hedefe ulaşmasını umduğum gümüş bıçağa veriyorum.

  Olduğum yerde duruyor ve dizlerimi pür dikkat odaklandığım hedefimin gidiş açısına doğru yöneltip , hafifçe kırıyorum. Bıçağın sivri ucunu dikkatle tuttup derin bir nefes alıyorum. Bıçak , elimden fırlar fırlamaz nefesim havaya temas ediyor ve ciğerlerimi terk ediyor. Gümüş bıçak tam olarak istediğim yere , kırmızı çizginin üstüne , saplanınca tatmin olmuşçasına dudaklarımı birbirine bastırıyorum.

  " Vay be. " diyor Wes etkilenmiş gibi. " Bu işte iyisin galiba. " Ses tonuna anlam veremiyorum. Beni övüyor mu yoksa  benimle alay mı ediyor anlayamıyorum. Başımı cevap bulmak adına ona doğru çevirdiğimde elleri cebinde sırıtıyor.

Kesinlikle benimle alay ediyor.

Cevap vermeden kontrol edebildiğim bir hırsla tekrar bıçak masasına yöneliyorum. Elime aldığım bıçağı pratik hareketlerle tekrar kırmızı daireyle buluşturduğumda gururla omuzlarımı kaldırıp meydan okurmuşçasına Wes ' e bakıyorum.

  " Hımm. " Söylediği tek şey bu oluyor. Yanıma gelip bir bıçak alıyor. Bıçağı uzun uzun inceledikten sonra meydan okuyan bir bakış fırlatıyor ve bıçağını tıpkı benim gibi kırmızı hedefle buluşturuyor.

  Sinirim bozuluyor. Ben bu atışları mükemmelleştirmek için günlerimi harcadım. Oysa Wes sanki bu işi yapmak için doğmuş gibi.

  Onun böyle olabilmek için çok çalışmadığını nereden biliyorsun ?

Tekrar masaya gidiyor ve hızla iki bıçak kapıyorum. Birini sol , diğerini de sağ elime yerleştirir yerleştirmez büyük bir hızla ve hırsla bıçakları aynı anda rast gele fırlatıyorum. İlk bıçak kırmızının çok çok altındaki yeşil çizgiye diğeride yeşilin üstündeki maviye denk geliyor. Sıkıntıyla iç geçiriyorum. Wes bir bıçaklarıma bir de bana bakıyor ve tıpkı az önce benim yaptığım gibi , masadan ne zaman aldığını bilmediğim iki bıçağı fırlatıyor. Bıçakların ikisi de kırmızıya denk gelince şaşkına dönüyorum. Wes ' in ' hey ben profesyonelim ' bakışlarını umursamamaya çalışıp başka bir istasyona yöneliyorum.

Uyumsuz | A Divergent Fanfiction 1Où les histoires vivent. Découvrez maintenant