Bölüm 16

2.3K 80 11
                                    

Şu malum bölümümüz de geldi :) . Sonundaki notu mutlaka okuyun derim ben. Merak etmeyin sıkıcı değil aksine güzel ve merak uyandıran bir şey ;) . Bu arada unutmadan , eğer karakterler için oyuncu bulduysanız bana mesaj atabilirsiniz :) . Daha fazla uzatmadan sizi yeni bölümümüzle baş başa bırakıyorum iyi okumalar :)

" Kalkın , çabuk ! "

 Sinir bozucu ve kulağımı tırmalayacak kadar gür sesi duyunca yorganımı başımın üstüne biraz daha çekiyorum ve sıcacık yaptığım yatağımın içinde biraz daha büzülüyorum. Başım , birkaç gündür yaşadığım uykusuzluk problemimin hıncını benden çıkarmak istercesine ağrıyor. Üstümde karşı koyamadığım bir yorgunluk var. 

 Odanın içinden ayrı ayrı şikayet etme ve esneme sesleri yükseliyor ; saatin kaç olduğuna dair bir fikrim yok ama çok erken bir saat olduğuna neredeyse eminim. 

 Wes bu halimizi görünce iç çekiyor ve " Cesurluğun yeni adayları eğer siz olacaksanız işimiz zor. " diyor. Ben dahil kimsenin bunu umursadığını sanmıyorum. 

 " Bugün Cesurlar arasında oldukça popüler bir oyun olan Bayrak Oyunu' nu oynayacağız. " diye açıklıyor. " Her ne kadar gerçek silahlar olmasa da savaş eğitimine güzel bir örnek olabilir , tabi bu fırsatı değerlendirmek için uyanırsanız. " 

 Birkaç kişi yorganlarından süzülüp kıyafetlerine yöneliyorlar. Bana kalsa hayatımı sonunu kadar yatakta geçirebilir ve halimden şikayet etmeden yaşayabilirim. 

 Wes ' in gözleri , adeta yorganımla bütünleşmiş bedenimi süzüp yeşil gözlerini benimkilere dikiyor. 

 " Beni duymadın sanırım. " diyor küçümseyici bir sesle. Cevap vermek istesemde ne diyeceğimi bilemediğim için susuyorum. Ellerimle yorganımı - ne kadar mümkünse artık - daha çok sıkıyorum. Wes kaşlarını çatıyor ve bana doğru eğiliyor. 

 " Bir sorun mu var ? " Fısıldaması kulağımı gıdıklıyor. İstemsiz olarak yüzümü buruşturuyorum. Wes ' le aramızda bir adımlık mesafenin olması fikri hoşuma gitmiyor. Üstelik bu yakınlığın transferlerin gözü önünde olması durumu daha çok tuhaflaştırıyor. Wes ' in soru soran bakışlarına aldırmadan yataktan kalkıyor ve yanından süzülüp banyoya ilerliyorum. Suskun tavrımın Wes ' i şaşırttığına eminim. Fakat bunu umursayacak durumda da değilim. 

  Göz ucuyla yatakhaneyi süzüyorum. Pekte hijyenk görünmeyen lavaboda yüzümü yıkarken Wes ' in " Beş dakika sonra benimle çatıda buluşun. " diye emir veren gür sesini işitiyorum. 

                                                                           -------------------------

 " Bayrak Oyunu her sene Cesurlar arasında oynanan bir nevi geleneksel bir oyundur. " diye açıklamaya başlıyor tanımadığım bir ses. Zifiri karanlıkta , ay ışığının altında dikiliyoruz,  Cesur doğumlularla birlikte olduğumuz için grubumuz kalabalık. Ön sıralarda olmak istemediğime karar verdiğim için arka taraflarda duruyor ve bu yüzden de bir şey göremiyorum. Pek şaşırtıcı sayılmaz ama buradaki çoğu insan benden daha yapılı bir vücuda ve uzun bir boya sahip. Tıknaz yada cılız biri olmamamda durumu değiştirmiyor doğrusu. 

 " Oyuna başlamak için önce oynacağımız alana gitmeliyiz. Tren neredeyse gelir , hazır olsanız iyi olur. " 

  Çocuğun sözlerini havada bırakan ses trenin uğultusu oluyor. Herkes birbirini ittirip gülüşüyor ve trene rahatça atlayıp aşağı düşme tehlikesinden kurtulmak için uygun bir poziyon alıp bekliyor. Ellerimi yumruk yapıp vücudumu ayaklarıma doğru çekiyorum. Trene atlama deneyimini bugüne kadar sadece Seçim Töreni ' nin olduğu gün gerçekleştirmiştim , yine de bu deneyimi tekrar yaşaycağım için mutlu olduğumu söyleyemem.

Uyumsuz | A Divergent Fanfiction 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin