Bölüm 8

3.3K 117 10
                                    

Cesurluk'taki yeni yatağım Bilgelik'tekiyle kıyaslandığın da pekte rahat sayılmazdı. Buna şaşırmadım çünkü buradakilerin böyle şeyleri umursamadığına emindim. Gerçi benimde umrumda değildi. Şu an için istediğim tek şey yorganımın içine gömülmek, arkasına saklanmak zorunda kalacağım bir maske olmadan yaşadığım vicdan azabıyla doyasıya ağlamaktı. Ve ranzaların iki de bir çıkardığı  gıcırtılardan aynı odayı paylaştığım insanlarında benimle aynı duygusal çöküntüsü içinde olduklarına emindim. Hepimizi uykusuz bir gece bekliyordu.

O salondan bir Cesur olarak ayrılırken aileme dair olan tüm bağlarım geride kaldı. Onları bir daha görebilir miyim bilmiyorum. Her aile iki haftada bir farklı topluluğu seçen çocuğunu görmeye kısa bir süre içinde olsa gidebilir. Zaten sorun bu değil. Sorun beni görmek isteyip istemeyecekleri. Onlar için bir hain miyim yoksa beni hala kızları olarak mı görüyorlar ? Şu an verdiğim kararın yanlış olduğunu söyleyip yanlarına gitsem beni aralarına tekrar alırlar mı ?

Hayal kurma Clair geri dönüş yolu çoktan yok oldu, artık tek bir yol var .

Göz yaşlarım yanaklarımdan yavaşça süzülüp açık yakalı Cesurluk t-shirtüme damlarken bir şekilde uyuyakalıyorum .

" Herkes uyansın ve iki dakika içinde çukurda olsun ."

Wes 'in gür sesiyle aniden uyanıyorum. Odadan esneme ve burun çekme sesleri ile ranzalardan gelen gıcırtılar birbirine karışıyor. Hemen karşı yatağım da yatan Rose irkilerek yataktan kalkıyor. Uyku sersemliğiyle sendelerken yüzü kızarıyor. Görmemiş gibi davranıp eşyalarımı bir çırpıda üstüme geçiyorum. Ayakkabı bağcıklarımı bağlarken Cesur'luk kıyafetlerinin çok iç karartıcı olmasının yanında bizlere ayrı bir hava kattığını düşünüyorum. Bilgelik mavisini seviyordum hala daha seviyorum. Dün bizlere yeni kıyafetler verirlerken eski topluluğumuza ait olanlardan kurtulmak zorunda olduğumuzu söylediler. Hiç şaşırmamama rağmen mavinin o canlı tonundaki elbisem yanarken içim cız etti. Elbisem babamın on altıncı doğum günümde aldığı hediyeydi. Fakat ben bir hilekarlık yaptım ve üzerinde oldukça hoş bir anahtar olan bilekliğimi sakladım. Bu yaptığımın tehlikeli ve saçma olduğunu biliyordum. Fakat hala bir yanım aileme aitti ve sanki bu bileklik bana bunu hatırlatıyordu.

Hemen iki yatak ötemdeki Dave esnerken gözleri bana kayıyor. Kafamı çevirip Rose'un kolundan tuttuğum gibi Çukur'a giden koridora dalıyoruz. Dave'den nereye kadar kaçacağımı daha doğrusu neden kaçtığımı bilmiyorum. Beni bu denli neyin huzursuz ettiği hakkında hiçbir fikrim yok.

Yaklaşık iki dakika içinde -Wes'in bize verdiği süre içerisinde- hepimiz Çukur'dayız. Bugün belli ki bizi daha önce hiç karşılamadığımız şeyler bekliyor. Bunların ne gibi şeyler olabileceği konusuna gelirsek cevabı bulmak Wes'i dinleyene kadar imkansız gibi gözüküyor. İş Cesurların yapabileceği şeylere gelince tahmin etmek o kadar kolay değil.

" Bugün ," diyor Wes ağır ağır " eğitiminiz resmen başlıyor. Cesurluk'a kabul edilene kadar iki aşamalı bir testten geçmek zorunda kalacaksınız. İlk aşama bedensel olmasına karşın en zoru sayılmaz. Genelinde savaşa dayalı olarak çalışacağız. Ama ikinci aşama ilkinden daha zor. Çünkü bu aşamada zihninizdeki korkuların kaynağına gideceğiz ve korkularınızla savaşmanız gerekecek." Wes'in elleri belinde duruyor, dili dudaklarının üstünde kayarken bana bakıyor. Bakışı ne soğuk ne de sıcak. Ne yapmam gerektiğine karar veremiyorum o yüzden sadece dinlemeye devam ediyorum. "İnanın bana bundan hiç hoşlanmayacaksınız."

Korkuların kaynağını gitmek.

Korkular .

" Ama şu an için bunlar önceliğimiz değil."

Uyumsuz | A Divergent Fanfiction 1Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora