İlk Hikâye: Tehlikeli
İkinci Hikâye: Düşman
Yan Hikâye: Şeytanın Bahçesi
.
Mary, ileride yaşayacağı hayatın kan ve ölüm ile çevrili olacağını aklının ucundan bile geçirmemiş bir kızdı. Evlerinin hemen yanında yaşayan gizemli adam hakkında bilmediği...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Bölüm Şarkısı; Meg Myers - Desire
×
La notte Della Lussuria (Night of Lust)
×
Malikânenin girişinde özenle hazırlanan süslü tabelada bu kelimeler yazıyordu.
Şehvet Gecesi.
Şüphesiz bu kelimeler, içerideki renkli ve çılgın maskeli baloyu en iyi şekilde temsil eden kelimelerdi. Daha önce böylesi görülmemiş bu baloya dünyanın her yerinden insan gelmişti. Herkes balonun en şık ve gösterişlisi olmak için yarışıyor gibi abartılı ve şaşalı giyinmişti. Zaten amaç da bir nevi buydu.
Farklı zevleri anlatan, arzuların aromalarını hissettiren, şehveti çağırıştıran bir tema hazırlanmıştı. Katılan konuklar ise bu temaya bayılmış olmalılardı ki, herkes yaratıcılığını kullanmış ve kendilerine farklı roller biçmişti. Bazıları yedi ölümcül günahı esin kaynağı olarak almış, günahları temsil eden kostümlerle katılmışlardı. Bazıları farklı mitolojilerdeki yaratıklar gibi giyinmiş, ötekiler ise kendi şahsî zevklerini ve arzularını yansıtan eşsiz giysiler tercih etmişti. Tek bir ortak nokta vardı; balo, dünya üzerinde görülmüş diğer baloları gölgede bırakacak şekilde görkemli ve tek kelimeyle mükemmeldi.
Mary odasında tek başında duruyor ve pencereden aşağıdaki insanları izliyordu. Daha önce verdikleri partilerde bu kadar insan yoktu. Neden şimdi Victor bu kadar çok insanı davet etmişti, anlamamıştı.
Eskiden, verdikleri partiler için hazırlanmak heyecan verirdi Mary'e. Süslenmek, özenmek ve başı dik bir şekilde merdivenlerden süzülerek aşağı inmek ona adlandıramadığı bir güç hissi yayardı. Ama şimdi ise bunların hepsi ona ölüm gibi geliyordu. Değil süslenip inmek, odasından bile çıkmak istemiyordu. Nasıl olmuştu da bu hâle gelmişti. Kafasındaki soru işaretleri her geçen saniye büyüyor ve taşıması ağır bir yüke dönüşüyordu.
Victor'u hâlâ seviyordu, birkaç günde yok olacak kadar sıradan bir aşk hikâyesi değildi onlarınki. Onu yıllarca sevmiş, onunla riskler almıştı. Ama ona ağır gelen şey sevdiği adamı başkalarından tanımaktı. Evlenmiş olmalarına rağmen Victor hâlâ sırlarını ona açmıyor ve Mary'nin aklındaki o ağır soru işaretlerini gidermek için herhangi bir hamlede bulunmuyordu.
Başını pencereden çevirip yatağın üzerindeki şatafatlı elbiseye, takılara ve maskeye baktı. Venedik Karnavalı gibi görünen bu maskeli baloda aslında her elbisesin bir anlamı gizliydi. Herkesin elbisesi ve maskesi büründükleri kişi hakkında ipuçları veriyor ve baloyu daha eğlenceli ve egzotik bir hâle sokuyordu.
