×11×

319 35 0
                                    

Bölüm Şarkısı;Sufjan Stevens - Mystery Of Love

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bölüm Şarkısı;
Sufjan Stevens - Mystery Of Love

×

O sabah Mary heyecanla kalktı yatağından. Sonuçta on yedinci doğum günüydü. Son zamanlarda hayatı alışılmışın dışına yolunda ilerliyordu. Ve en büyük nedeni ise, Victor'dan başkası değildi.

Yataktan çıkar çıkmaz penceresine koştu ve yan evi izledi. Victor'un şu an ne yaptığını merak ediyordu. Bunu düşünmesi doğru değildi ama zaten Victor'a karşı hissettiği doğru olan bir şey var mıydı ki? O adamda cezbedici bir şeyler vardı. Tam anlamıyla anlayamadığı ama hoşuna giden garip bir şeyler... İyi gibi görünüyordu, iyi gibi davranıyordu da. Ama gözlerinde ve gülüşünde her zaman kurnaz bir kıvılcım olduğunu düşünüyordu Mary. Belki de onun hakkında hoşuna giden şeylerden biri de buydu. İnsana güç ve cesaret veriyordu. Azize Mary'nin teninin altındaki günahkârın, gizli arzuların, ağza alınmayacak dileklerin utanılacak bir şey olmadığını haykırıyor gibiydi. Böyle düşünmesinin en büyük sebebi de, hâlâ yatağının altında sakladığı o tozlanmış gazete parçasıydı.

Mary ara sıra geceleri gazeteyi çıkarıp okurdu. Bill'in siyah beyaz fotoğrafına bakar ve haberin dehşet verici detaylarını gözleri ile takip ederdi. Eli kesilmiş, dili koparılmış, kasıkları parçalanmıştı. Ve bunlar, rapora göre, oğlan hâlâ yaşarken oluşan darbelerdi. Öldükten sonra ise, alnından aldığı tek bir kurşun sonucunda, bedeninin diğer bölümleri kesilmiş ve bir çöp gibi atılmıştı.

Bu gazeteyi ilk gördüğünde hissettiği şeyleri hatırlıyordu. Artık öyle hissetmiyordu. Artık utanç veya suçluluk hissetmiyordu. İyi olmuş, diyordu, haberi her okuduğunda. Daha kötüsünü hak ediyordun ve eğer bunları benim sana yapma şansım olsaydı, yapardım.

Victor veriyordu bu gücü ona. İnsanı insan yapan şeylerin siyah ya da beyaz olmadığını; bir insanın ancak gri renkte olduğunu söylemişti. Kimse kelimenin tam anlamıyla bir aziz veya bir günahkâr değildi. İkisinin birleşimi, hepsinin karışımıydı. Önemli olan, o grinin ne zaman hangi yöne eğildiği idi. Siyaha mı yoksa beyaza mı, buna o insan karar veriyordu.

Azize olmak zorunda değilsin, demişti bir gün kıza. Günahkâr olmak zorunda da değilsin. İkisi de olabilirsin. Veya hiçbiri...

Ve Mary, bu sözü asla unutmamıştı.

Üstünü giyindi ve saçlarını taradı. Bugün ders yoktu ama yine de Victor'un evine gitmek istiyordu. Hediyesi için teşekkür etmek, onu görmek için gideceği zaman kullanacağı bahaneydi.

Karanlık gecelerinde, çoban yıldızını ara... Böyle yazmıştı notuna. Merak ediyordu, çoban yıldızı hangisiydi? Mary mi, yoksa Victor mu?

Son kez aynada kendine baktı ve odasından çıkıp aşağı indi. Aşağı indiğinde ilk babasını gördü. Mutfakta kendine kahve hazırlıyordu. Kızını görünce elindeki filtreyi bıraktı ve kızına sıkıca sarıldı.

Şeytanın BahçesiWhere stories live. Discover now