×10×

339 35 5
                                    

Bölüm Şarkısı;Lana Del Rey - Brooklyn Baby

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bölüm Şarkısı;
Lana Del Rey - Brooklyn Baby

×

Günler haftalara, haftalar da aylara dönüşüyordu. Galler'in küçük kasabasında her şey her zamanki sıradanlığı ile devam ediyor, kimse ileride olacakları tahmin edemiyordu. Bu küçük ve sessiz kasabanın aslında gizlediği sırdan, içinde yaşayan canavardan ve genç bir kızın nasıl da herkesin hayatını değiştereceğinden kimsenin haberi yoktu.

Mevsimler değişip soğuk ve kar sonunda yerini bahara ve ılık esen rüzgarlara bırakmıştı. Yaklaşan şey yaz mevsiminden yanı sıra, Mary'nin on yedinci doğum günüydü. Haftalarını Victor'un salonunda ders işleyerek, evinde onun söylediği kitapları okuyarak ve büyükbabasına bakarak geçirmişti. Birlikte geçirdikleri zaman Victor ve Mary'i birbirine daha çok yakınlaştırmış ve aralarındaki yabancılığı sıcacık bir arkadaşlığa dönüştürmüştü. Birkaç saat işlenen ders sonrası oturuyor, çaylarından içiyor ve sohbet ediyorlardı.

İşte o günlerden birinde, ılık bir öğleden sonra, Mary ve Victor, Victor'un salonunda çay içip sohbet ediyorlardı. Mary gülerken çayını tükürmemek için yutkundu ve fincanını sehpaya koydu. "Peki sen ne yaptın?" dedi kahkahasının arasından.

Victor da gülüyordu. "Hiçbir şey yapmadım. Fark eder etmez diz çöktüm ve af diledim."

Victor'un ünlü hikâyelerinden biriydi bu. Yaklaşık yedi veya sekiz yıl önce nasıl da yanlışlıkla Prenses Diana ile tanıştığını anlatıyordu. "O ne dedi?" dedi Mary arkasına yaslanırken.

"Güldü ve sorun olmadığını söyledi. Zaten o zamanlar boşandıkları için artık prenses unvanı yoktu, o yüzden omzuma elini koydu ve ayağa kaldırdı beni."

"Yani diz çökmene de gerek yoktu?"

"Hayır." dedi Victor ayak ayak üstüne atarken. Yeniden Mary'nin kahkahasını duyunca da güldü. Bu genç kızın kahkahasında insanı büyüleyen bir şey vardı. Onu gülerken gören istemsizce gülümsüyor ve neşesine ortak oluyordu. Victor belki de bu hikâyeyi yüz kişiye anlatmıştı ama Mary'nin verdiği tepkiyi kimse vermemiş, onunla karşı karşıya durup da kimse böyle neşeli kahkaha atmamıştı.

"İnanamıyorum, gerçekten inanamıyorum." dedi Mary karnını tutarken. "Başka bir tane daha anlat."

Ama Victor'un cevap vermesine fırsat gelmeden, dışarıda bir araba kornası sesi duyuldu. Bunun ne demek olduğunu ikisi de bildiğinden Victor ayağa kalktı.

"Gitmek istemiyorum." derken Mary somurtuyordu.

"Ama gitmelisin, annen seni bekliyor."

Genç kız iç geçirdi ve istemeyerek de olsa ayağa kalktı. "Pazartesi günü bana bir hikâye borcun var."

Victor onun ceketini ve çantasını askılıktan alırken gülümsedi. "Hikâyem çok. Sen de Savaş ve Barış kitabını bitirmeyi unutma. Ardından Notre Dame'ın Kamburu'na geçeceğiz."

Şeytanın BahçesiWhere stories live. Discover now