×19×

258 30 0
                                    

Bölüm Şarkısı;Hozier - Dinner & Diatribes

Oups ! Cette image n'est pas conforme à nos directives de contenu. Afin de continuer la publication, veuillez la retirer ou télécharger une autre image.

Bölüm Şarkısı;
Hozier - Dinner & Diatribes

×

Mary ve Victor partiden uzak olmak için bahçeye çıktılar. İtalyan malikânesinin bahçesi de en az kendisi kadar görkemliydi.

Mary donuk bakışlarla Victor'a bakıyordu. "Anlat, dinliyorum."

"Catherine sana ne dedi?"

"Büyük bir sırrın olduğunu söyledi. Maske taktığını, aslan kadar yırtıcı ve tehlikeli olduğunu, benim de senin gibi olmam gerektiğini." Bir süre durdu ve karşısındaki adamı inceledi. "Bana anlatmadığın ne var? Kimsin sen Victor, bunlar doğru mu?"

Victor başka yöne bakıyordu. "Tam anlamıyla değil. Yani, bilmiyorum. Nasıl anlatacağımı bilmiyorum." Durdu ve bakışlarını ona çevirdi. "Burada konuşmayalım. Başka zaman konuşalım."

Ama Mary kararlıydı. "Hayır, tam da burada konuşmamız lazım. Hayatımda hiç görmediğim bir kadın bana senin hakkında bunları söylüyor ve bu durumda benim ne yapmamı bekliyorsun?"

"Söz veriyorum, her şeyi anlatacağım. Ama şimdi değil. Haydi gel, partiye geçelim-"

"Hayır. Ben oraya girmek istemiyorum. Beni aptal yerine koyan insanların arasına geri dönemem."

"Sevgilim," dedi Victor ellerini onun beline dolarken. "Kimse seni aptal yerine koymuyor."

"Sen koyuyorsun." diye cevap verdi Mary, onun kollarının arasından sıyrılırken. "Lütfen, geç haydi içeri. Konuklarını yalnız bırakma. Ama ben girmiyorum."

Victor derin bir nefes aldı ve geri verdi. "Peki, tamam." dedi ve hızla içeri geçti.

Şimdi Mary, koca bahçede tek başınaydı. Gökyüzündeki yıldızlara baktı ve ılık esen rüzgârı derin bir şekilde içine çekti. Şimdiki hayatını ve Victor'u seviyordu. Ama sırlar ve yalanlar asla sevmediği şeylerdi. Sevdiği adamın ona yalan söyleyip sır saklamasını istemiyordu. Victor ile kaçalı yıllar olmuştu fakat aniden onu aslında tam anlamıyla tanımadığını hissetti. Kime âşık olmuştu? Sahiden, Victor Reinrassig kimdi? Geçmişi neydi, ailesine ne olmuştu, tam olarak nereden geliyor ve ne yapıyordu? Bunlardan daha da önemlisi ve korkutucu olanı, Mary bunları, geçen dört sene boyunca neden sorgulamamıştı?

"Sizin gibi güzel birini böyle bir partiden alıkoyduğuna göre, düşünceleriniz baya derin olmalı."

Mary başını çevirdi ve sesin sahibine baktı.

Yaşlı siyahi bir adam gülümseyerek kendisine doğru yaklaşıyordu. Elinde tuttuğu şampanya bardağından bir yudum aldı ve genç kızın yanında durdu. "Siz evin sahibesi olmalısınız. Düşündüğümden daha gençsiniz."

Mary bu lafa alışmıştı. "Ve siz de?" diyerek kaşlarını kaldırdı.

"Jonathan Roman." diyerek elini uzattı.

Mary uzatılan eli sıktı. "Mary Hudson. Memnun oldum."

"Ben de memnun oldum, Bayan Hudson. Söyleyin bakalım, sizi bu derin düşüncelere sokan durum nedir?"

"Alınmayın fakat yabancılar ile dertleşmek pek bana göre değil."

"Beni eski bir arkadaşınız olarak görün. Her zaman dinlemeye ve sohbet etmeye açık eski bir dost."

"Çok kibarsınız." diyerek sahte bir şekilde gülümsedi, Mary.

"Dürüst olmak gerekirse, sizi böyle görmeyi beklemiyordum."

"Nasıl?"

"Bilirsiniz, Victor Reinrassig'e eşlik eden bir hanımefendinin daha, nasıl desem, sert ve katı olmasını bekliyordum. Ama söylemeliyim ki sizinle karşılaşmış olmaktan memnun oldum."

"Victor hakkında ne biliyorsunuz?" diye sordu Mary. Bu gece onun hakkında duyduğu ikinci tuhaf şeydi bu. Neden herkes Victor'u vahşi biri gibi tanımlıyordu?

"Unvan sahibi biri, orası kesin." dedi Jonathan. Sonra durdu ve düşünür gibi havaya baktı. "Kararlı ve inatçıdır. Az fakat öz konuşur. Kontrolcüdür, baskın taraftır. Birçok kişinin korktuğu biridir."

Mary kaşlarını şaşkınlıkla havaya kaldırdı. Bunlar gerçekten tanıdığı Victor'un özellikleri olabilir miydi? "Yanılıyor olmalısınız." dedi afallamış bir şekilde. "Victor öyle biri değil."

"Size karşı olmayabilir. Ne derler bilirsiniz, insan sevdiğine her zaman daha farklı davranır."

Victor şimdiye kadar Mary'e çok iyi davranmıştı. Mary onu tanımlayan bu kelimelerin tek bir tanesini bile görmemişti. Yeni tanıştığı bu adama inanmalı mıydı? Eğer konuştuğu ilk kişi olsaydı, inanmazdı belki. Ama Catherine de benzer şeyler ima etmişti. Neler oluyor?

"İzninizle." dedikten sonra içeri girdi ve hiçbir konuğa görünmeden odasına çıktı. Kapıyı kapattığında aşağıdan gelen sohbet ve kahkaha uğultuları da kesildi. Sırtını kapıya yasladı ve uzun uzun etrafa baktı.

Bu adamı seviyordu. Onunla kaçmıştı, ailesini geride bırakmıştı, fedakârlıklar yapmıştı. Ama gerçekten tanıyor muydu? Bu gece bunu ikinci soruşuydu kendine. Oysa ki daha önce bu soruyu sorma gereği duymamıştı.

Kapıdan uzaklaştı ve yatağa oturdu. Doğduğu evin salonundan bile daha büyük olan bu yatak odası üstüne üstüne geliyordu sanki. Başını salladı ve ayağa kalktı. Daha fazla düşünmek istemiyordu. Aşağı geri inme fikri de hoşuna gitmiyordu. O yüzden geceyi sonlandırıp uyumanın en iyisi olacağını düşündü.

Kırmızı elbisesini çıkardı ve geceliğini giydi. Servet değerindeki takılarını çıkarıp kutularına koyunca saçlarındaki tokalardan da kurtuldu. Yüzündeki makyajı özenle temizledikten sonra yatağa geçti ve lambayı kapattı.

İçindeki huzursuzluk bir solucan gibi beynini kemiriyor ve uyumasını engelliyordu. Hayır, Victor öyle biri olamaz, dedi kendine kendine. Tehlikeli, kontrolcü ya da sert biri değildi. Mary'nin tanıdığı Victor sevecen gülümseyen, nazik ve sabırlı davranan, sıcakkanlı biriydi. Adil ve dürüsttü. En azından Mary öyle tanımıştı onu. Peki ya gerçek Victor Reinrassig hangisiydi? Tehlikeli olan mıydı yoksa şefkatli olan mıydı?

Tüm bunlara kafa yorarken, anlamadan uykuya daldı. Sabaha her şeyin daha güzel olmasını umuyordu.

Şeytanın BahçesiOù les histoires vivent. Découvrez maintenant