39. Bölüm "Craig"

1.8K 112 25
                                    

Kimya sınıfının müdürün odasıyla aynı katta olması şanssızlık mı yoksa şans mı bilemiyordum. Aslında bu umurumda bile değildi. Müdürle aramız çok iyiydi. Müdür yalakalığı olarak değil de, bilirsiniz işte, babalarımız arkadaştı. İstemesem de her zaman bir adım önde olmamam mümkün değildi. Genlerimde olan bir şeydi.

Koridorda Justin'le yürürken yüzüne bakmamaya özen gösteriyordum. Yüzüne bakamadığımdan değildi, sadece müdürün karşısına çıkarken sinirlerim yatışmış halde olmalıydı. Ancak onun benim yaptığımı yaptığı söylenemezdi. Müdürün kapısına kadar benim bir adım arkamdan gelmeye ve rahatsız edici bir biçimde bakmaya devam etti. Kapıyı tıklatarak girmem için gereken komutu bekledim. İçeriden gelebileceğimi söyleyen bir ses duyduğumda kapıyı açarak içeri girdim ve Justin'in de girip kapıyı kapamasını izledim.

"Bay Bieber, önce Bayan Goldberg'le görüşeceğim. Beklemeyi öğrenmelisiniz."

Ah, düştüğüm durum içler acısıydı.

"Aslına bakarsanız, efendim," dedim parmaklarımla oynayarak. "Bay Clark ikimizi beraber gönderdi."

Aniden duyduğum kahkaha karşısında şaşırıp refleksel olarak kafamı kaldırmıştım.

"Bay Bieber ve Bayan Goldberg, ha?" dedi gövdesindeki titreşim gülüşünden dolayı hala hatrı sayılır derecede titrerken. "Yıllarca düşünsem aklıma gelmezdi."

***

Dersin sonuna kadar müdürün odasında kalmak oldukça canımı sıkmıştı. Canımı sıkan şey klasik öğütler değildi, müdürün biz açıklama yaparkenki alaycı gülümsemesiydi. Orada gerçekten ölmek istedim, Justin'i öldürdükten hemen sonra tabii ki.

Küçük okuldan kaçış maceram da fark edilmemiş değildi. Sadece hemen ardından döndüğüm ve eve gittiğim gerçeği nedeniyle önemsenmemiş bu küçük suç, bu olayla birlikte bir okul sonrası cezasına dönüşmüştü. 

Aslına bakarsanız okul cezası kulağa hiç iyi gelmese de, benim için kitap okuma seansından başka bir şey değildi. Daha önce hiç cezaya kalmamıştım ancak bazen ders çalışmak için gün bitiminde okul kütüphanesinde kaldığımdan, cezaların orada yapıldığını biliyordum. Normalde cezada kitap dahi her şey yasak olmasına rağmen, eğer bunu kütüphanede yapıyorsanız bunu yasaklamak oldukça komik kaçıyordu. Yani, hadi ama. Kütüphaneye hoş geldiniz, kitap okumak yasaktır, teşekkürler, mi diyeceklerdi Tanrı aşkına?

Sadece 1 saatliğine kütüphanede oturacaksın, ne var ki, diyen dahi arkadaşlara sesleniyorum. Sorun şu ki soktuğumun Einstein'ları, Justin de en az benim kadar -hatta daha fazla, hey, bana vurdu falan hani- suçluydu ve ta da! Cezaya beraber kalıyorduk. Ve en komiği de neydi biliyor musunuz? Bu lanet okulun lanet cezasına sadece ben, Justin ve birinci sınıflardan üç kız katılıyordu. Tanrı benimle oyun oynuyor ve keyifle popcorn yiyor gibi hissediyordum, sahiden.

Ben bunları düşünürken önüme bir kağıt itildiğini gördüm. Düşüncelerimden sıyrılarak kağıdı iten elin sahibine baktım. Öğretmenin dedikleriyle ilgileniyormuş gibi görünmeye çalıştığı için yüzüme bakmıyordu.

"Sanırım daha önce resmi olarak tanışmamıştık. Ben Craig. Cezaya kaldığını duydum."

Cevap yazmadan önce hiç düşünme ihtiyacı duymamıştım. Aslına bakarsanız o an yazdıklarımı planlamamıştım bile.

"Ben de Emily. Evet, cezaya kaldım."

Kağıdı yavaşça ona doğru ittirdim. Bir süre sonra geri verdi.

"Seni tanıyorum Amy -Amy demem sorun olur mu?- 3 dersimiz ortak ve bir kere de Fizik'te ortak projemiz vardı. Bunları söylemem sanırım biraz ürkütücü oldu :)"

Vay canına. Onu sadece isim olarak tanıyordum çünkü hafızam isim konusunda güçlüydü. Ancak bu sınıf ortaklığı ve projeleri hatırlamak pek de kolay değildi. Belli etmeden yüzüne baktım. Şirin bir yüzü vardı, gözlük takmasına rağmen bu onu daha hoş göstermişti. 

"Kolay ürken bir insan olmadığım için şanslısın. Ayrıca, saçmalama, tabii ki ben de hatırlıyorum."

Biraz yalanın o kadar sorun yaratacağını sanmıyordum.

"Böyle düşünmen sevindirici, o halde cezana katılmak istesem pek de sorun etmezsin diye umuyorum."

"Kitap okuma fikri oldukça eğlenceliydi ama madem o kadar ısrar ediyorsun."

Kağıtta yazanı okumasıyla gülümsemişti. Gerçekten cana yakın biriydi.

Zilin çalmasıyla ayağa kalktım ve kitaplarımı topladım. Craig'e bakarak 'Kütüphanede görüşürüz.' gülümsememi yolladıktan sonra konuşma ihiyacı duymadan sınıftan çıktım. Dolabıma giderek ders kitaplarımı yerleştirdim ve çantamı aldım.

"Bayan Cezalı burada mı acaba?" diyerek dolap kapağına vuran David'di.

"Ah, buradaymış!" diyerek sahte bir heyecanla karşıma geçen ise Brianna olmuştu.

"Muhteşem bir çiftsiniz," dedim. "Gerçekten."

"Beni hakedecek kadar çekici değil," dedi Brianna omzunu silkerken.

"Hey!" dedi David onu kolundan dürterek.

"Çocuklar hiç yardımcı olmuyorsunuz, sahiden." dedim dolabın kapağını kapatırken.

"Arkadaş tavsiyesi; bol bol kitap oku." 

"Ah, tabii," dedim David'e gözümü devirerek.

Çantamı omzuma taktım ve Brianna'nın arkamda birini görüp suratının asılmasıyla o tarafa döndüm.

"Hey," dedim Craig'e. "Ben de tam geliyordum."

"Pekala, kütüphanedeyim," dedi Craig sınıftakini andırmayan gülümsemesiyle. "Seni görmek güzeldi Brianna."

"Ah, evet," dedi Brianna. "Seni de öyle."

Craig uzaklaşırken afallamış bir şekilde Brianna'ya döndüm.

"Craig," dedi Brianna bana acır gibi bir yüz ifadesiyle. "Justin'in kuzeni."

(Gecikme için üzgünüm, tercih işlemleri ile uğraşıyordum. Yeni sürpriz karakterimiz Craig'e hoşgeldin diyelim, multimedia'da görebileceğiniz üzere Dylan O'Brien oluyor kendileri. Yarın akşam da Grumpy'i yayınlarım büyük ihtimalle. Yorumlarınızı bekliyoruum ^^)

Variable Boy (Justin Bieber Fan Fiction)Where stories live. Discover now