1. bölüm

39 5 6
                                    

Merhaba ,ben üç çocuk annesi 15 yıllık evliliği olan, hayatta neredeyse kendim için pek birşey yapmamış bir kadınım.

Bu güne kadar bana hep ne yapmam gerektiğini başkaları söyledi. Asla bana seçme şansı yada isteme olasılığı verilmedi. Genlerim tamamen karşımdaki kişiyi mutlu etmek için kodlanmıştı . Tıpkı bir geyşa gibi , kim tarafından mı ? tabiki annem tarafından.

Çocukluğum hep hayal kurmakla başkalarına imrenmekle geçti. Annem  kocası  yanında olmadığı için hem bizimle hemde hayatla tek başına mücadele etti .Babam mı ? Çalışkan  babam bizim geleceğimiz için! hep yurtdışında çalışıyordu .Nerdeyse babamızı tanımadan büyüdük , Abim ve kardeşimle.  Babam para kazanır anneme yollar ama annem o paraları asla harcamaz biriktirirdi .Ne için bizim geleceğimiz.


Pardonda hangi gelecek acaba, ilk okul biter bitmez eve kapatıp izole bir yaşam sürmemizi sağlayarak mı? On altı yaşına kadar dış dünyadan bir haber yaşayarak mı? Bizim için hazırladıkları gelecek Gerçekten bumuydu. Dış  dünyaya kapalı kalıp onların değimiyle namuslu ev kızı olmak mı ? Unuttukları bir şey vardı. Aslında evet namuslu ev kızı katagorisine girebiliriz ama aynı zamanda cahil yetişiyorduk. Hiç bir alanda bir bilgimiz yoktu. İlerde bunun bizim için ne kadar yaralayıcı ve başkalarının gözünde aşağılayıcı olacağını düşünmemişlerdi tabi. Tüm yaşamımız televizyon ve oradaki asla ulaşımaz hayatlar olmuştu.

Peki bana düşen neydi, tabiki annem ne derse o. Çünkü başka şansım yoktu. Baş kaldırmak, hakkını savunmak, asla cesaret edemeyeceğimiz bir durumdu. Bu sadece benim için bile değil kız kardeşim içinde geçerli bir kuraldı.


İlk okuldan sonra okumama izin verilmemiş ve ev kızı olup ,dikiş nakış öğrenip. Çeğiz yaparak koca beklemem istenmişti. Ben buna itiraz ettim mi peki ? Tabiki hayır . Neden çünkü kendimde ne o hakkı nede o cesareti bulamıyordum .

On altı yaşımda abimin nişanlanmasıyla evde ki nüfuz arttığı için evde nüfuz azaltmaya gidildi .Ve en şanslı kişi ! Ben olduğum için piyango bana vurdu . O dönemlerde beni istemeye gelen. Ve babamın da uzaktan akrabası olduğu için daha damat adayını bile görmeden,  hiç arkasını , önünü düşünmeden  babam verdi gittim.

Herşey burdada bitmedi. Birde benim safça sevdiğim birisi vardı bu dönemlerde . Babam Sağolsun benim gönül rızamı almadan verdikten  çok çok sonra annem aracılığıyla sevdiğim birisi olup olmadığını sordu .Ben ne dedim sizce ?  Normalde bu soruya evet annecim ben başkasını seviyorum.  İstediğiniz kişiyle evlenemem demem gerekiyordu ama ben ne yaptım . Genlerim kodlanmış bir kere  korkaklığa.

" Hayır kimse yok ama evlenmek istemiyorum " dedim .Beni takan oldumu ? Hayır .Yaptığım cılız itiraz, umursanmadı bile ve ben ne olduğunu anlayamadan evlendirildim, tabi  bununla kalmadı .Bir nevi zorla evlendirilsemde belki beni sever ben onu severim diye düşünmüştüm. Yine ben ve hayal gücüm. O okuduğumuz hikayedekiler gibi sonradan aşık olupta mus mutlu olmadık .


Ama yinede kötü bir evlilikte yapmadım. Bana çok iyi davrandı, kötü bir söz söylemedi .Yada dayak atmadı ,veya aç bırakmadı . Ne yalan söyleyeyim çok iyi bir kocaya sahip oldum . Belki aşk dolu bir evlilik değildi ama biz birbirimizi sevdik. Saygı duyduk birlikte zaman zaman da olsa huzur dolu bir evliliğimiz oldu. Birbirinden güzel üç çocuğumuzun olduğu bir yuvamız vardı. Huzurlu bir yuvam ve ailem olmuştu .Bu durum benim için fena değildi ama hep bir eksiklik hissettim kendimde.


Peki neydi bu eksiklik aşk mı? Heyecan mı? neydi bende ki bu durğunluk . Hayattan bıkmışlık?Birşeyler yerinde değildi. Bunu farkettiğim de tam otuz iki yaşındaydım. Kendimi sorgulamaya başladığımda .Uzun bir sürecin sonunda kendi içime dönük yaptığım düşüncelerle vardığımda sonuç, aslında bir başkası değil de sorun bendim.

ŞEHADETWhere stories live. Discover now