11

2.3K 272 21
                                    

Keyifli okumalar :)

11. Bölüm

(Alkım'dan)

Şirkete ulaştığımızda Soyalp Şirketler Grubu'nun düşündüğümden de ihtişamlı olduğunu anladım. Bir gökdelendi. Koca bir gökdelen! Değişik, grimsi bir cam yapı gibi görünüyordu. Bunlar önünden geçerken gördüklerimdi. Demir Bey bizi arka giriş kapısından doğruca otoparka getirmişti. Kaan'ın yönlendirmesiyle bir üst kata çıkıp devasa lobiye ulaştığımızda kendimi bu kadar şık göründüğüm için tebrik ettim. Aksi halde buraya kesinlikle tezat olurdum. Bembeyaz mermerden yapılmış bir salonda gibiydik. Önümüzde turnikeler vardı. Kaan'ın yanında olduğum için geliş amacım sorgulanmadı ve anında geçiş izni kazandım. Ardından insanların tuhaf bakışları eşliğinde asansörlere ilerledik. Üç tane asansör vardı. Kaan beni kimsenin beklemediği ilk asansöre doğru çektiğinde bunun ona özel olduğunu anladım.

Birkaç kişi günaydın diyerek onu selamlarken meraklı gözlerin üstümde gezindiğini hissettim. Muhtemelen haberleri görmüşlerdi ve kim olduğumu biliyorlardı. Ben etrafa bakınırken Kaan hafifçe belime dokunarak beni asansörün içine ilerletti. Kapılar kapanıp yalnız kaldığımızda "Vay canına," diye güldüm ona dönerek. Kaşları bu şaşkınlığım karşısında havaya kalktı. Gözlerinde eğlenceli parıltılar gezinirken "Şirketim sizi etkilemişe benziyor," diye takıldı.

Başımı iki yana sallarken sırtımı aynaya yasladım. "Şirketiniz beni tek kelimeyle şoka soktu Kaan Bey." Kıkırdamamak için dudağımı ısırırken "Artık ne zaman, seni Gökkuşağı'nda düşünsem gülmeye başlayacağım," dedim açıkça. Onu üç katlı mütevazı binamıza girerken gözümde canlandırıyordum da...

"Güzel bir amaca hizmet ettiğim için buna karşı çıkamayacağım."

Ona diyecek bir şey bulamadım. Dudaklarımı birbirine bastırırken derin bir nefes aldım ve yine ortaya çıkan o boğucu çekimi göz ardı etmeye çalıştım. Gözlerim asansörün ekranındaki rakamları sayarken sonunda on yedinci kata ulaştığımızı görerek rahatladım. Asansörden önce benim çıkmamı bekledi.

Kaan'ın bu düşünceli tavrının içimde bir yerleri kıpır kıpır ettiğini inkâr ettim. Bulunduğumuz kat şirketin yönetim katıydı. Oldukça şık mermer zeminde adım attıkça topuk sesim yankılanıyordu. İtiraf etmek gerekirse bu hoş bir histi. Geçtiğimiz duvarlarda oldukça pahalı olduğu belli olan tablolar asılıydı. Kaan'ın sanata meraklı olduğunu zaten evindeki tablolardan da anlamak mümkündü. Ayrıca bunlara beni şoka sokacak kadar büyük bir yatırım yapıyordu. Holün sonunda oymalı bir meşe bulunuyordu. Benden birkaç yaş büyük görünen bir kadın bizi görünce masadan kalkmıştı. Onun Kaan'ın asistanı olduğu sonucuna vardım.

"Günaydın," dedi Kaan ona içten bir sesle. "Alkım, asistanım Miray; Miray, danışmanım Alkım."

Ona elimi uzatarak genişçe gülümsedim ve "Tanıştığımıza memnun oldum," dedim. Bana aynı içten bakışlarla karşılık verdiğinde rahatlamıştım. İlk izlenim olarak ondan hoşlandığımı söyleyebilirdim. Kaan geçtiğimiz kapılardan birine bakarken bana dönüp "Arda'nın yanına uğrayacağım," diye bildirdi. "Odama geçebilirsin. Bir isteğin olursa Miray Hanım'a söyle."

O Arda Bey'in odasına girerken bakışlarımı yanımdaki kadına çevirdim. "Aslında sizden istediğim bir şey var Miray Hanım," dedim.

"Lütfen Miray de," dedi eliyle geçiştirerek. "Yardımcı olmak isterim, konu ne?"

GÖKKUŞAĞI (KİTAP)Where stories live. Discover now