4

3.1K 319 12
                                    


İyi okumalaar. :)

4. Bölüm


Rüyalar her zaman benim için bir çıkış yoluydu. Bilinçaltımın yansımaları bana daima doğru bilgileri verir, gerçekliğe döndüğümde bunu göz önünde bulundurmaya dikkat ederdim. Uykuyla uyanıklık arasındaki o evrede gördüğüm şeyin zihnimden silinip gitmemesi için kendimi dalmaya zorladım.

Bunun aksine rüyamın sakinliği ani bir şekilde kaybolurken son sıralarda pek çok kez hissettiğim o ürkütücü çekim içimi sızlattı. Midem kasılırken kalp atışlarım tekrar düzenini kaybetmişçesine hızlı çarptı.

Ve bir anda yataktan sıçrayarak doğruldum. Göğsüm hızla inip kalkarken elimi kalbime götürüp sakinleşmeye çalıştım. Tanrım! Deli gibi atıyordu.

"İyi misin?" Duyduğum sesle birlikte başımı kaldırdığımda Kaan'ı yatağın karşısında dikilirken bulmayı kesinlikle beklemiyordum. Ne işi vardı burada?

"Odama izinsiz girerek ne halt ettiğini sanıyorsun?" Hâlâ kendime gelemediğim için biraz aşırı tepki vermiş olabilirdim ama umursamadım.

Kaan'ın kaşları tavrım karşısında çatılırken "Ev arkadaşı olmak istediğini sanıyordum," dedi düz bir sesle. Ona bağırmamdan kesinlikle hoşlanmamıştı. Bunu da bir ara not etmem gerekiyordu ama şu an kendime gelmem öncelikli olandı. "Kahvaltı hazır, seni uyandırmak için gelmiştim."

Elimi saçlarımın arasından geçirip derin nefesler alırken, "Üzgünüm," diye mırıldandım. "Bir anda karşımda görünce..." Sesim giderek kısıldı ve sonunda cümlem yarım kaldı.

Kaan yatağın yanından dolaşarak yanıma geldi ve eli çeneme dokunup yüzümü havaya kaldırdı. "İyi misin?"

"Sadece bir rüya," diye yanıtladım onu. Ama göğsüm hâlâ hızla inip kalkıyordu. "İyiyim."

Bana inanmadığı belliydi ama üstüme gelmedi. Yüzündeki ciddi ifade yerini tatlı bir gülümsemeye bıraktığında kalbim bir kez daha ritmini kaybetti. Olamaz...

"Hep böyle şeylerle mi yatarsın sen?" Ne dediğini anlamak için gözleriyle beni baştan aşağıya süzmesi gerekti.

Anladığımda ise üstümdeki örtüyü hızla kendime çekip çaresizce inledim. Evin ısısına alışık değildim ve dün gece sıcaktan aşırı bunaldığım için altımdaki şortu çıkarıp sadece iç çamaşırımla kalmıştım. Üstümde ise ince bir tişört vardı sadece. Başka birinin evinde böyle uyumanın saçma olduğunu biliyordum ama Kaan'ın izinsiz odama gireceğini nereden bilebilirdim ki?

"Odamın sıcaklığını düşürebilir miyiz? Burası fazla sıcak." Konuyu değiştirmek her zaman mantıklıydı. Özellikle böyle bir konuda.

Kaan gülümsemeye devam ederken başını olumsuz anlamda salladı. "Merkezi sistem."

Ah... Kendime incecik pijamalar ya da birkaç gecelik almam gerektiğini hatırlattım.

"Pekâlâ, birazdan geliyorum."

Onu kibarca kovuyor oluşuma bir tepki vermedi ve elini çenemden çekmeden önce başparmağının tenimde hafifçe hareket edişini hissettim. İnleyerek gözlerimi kapamadığım için kendimi daha sonra tebrik edecektim. Neyse ki uzun sürmedi ve Kaan odadan çıktı.

Rüyanın etkisinden çıkıp kendime gelmek ve güne Kaan'la başlamanın verdiği o yoğun, yakıcı duygudan kurtulmak adına kendimi bir duşla ödüllendirdim. Soğuk su bana ayılmam için yeterli uyarıyı sağladığında ise kendimi az önceye nazaran daha iyi hissediyordum. Her ne kadar duşta saatlerce kalsam daha iyi hissedecek olsam da kahvaltı için onu bekletmek istemeyen tarafım ağır bastı ve aceleyle kurulanarak üstüme sabahki utanç verici tabloyu unutmak için bir eşofman ve salaş ev tişörtlerimden birini geçirdim. Nemli saçlarımı yukarıda toplayıp kendi kendine kuruması için bıraktım ve aynadan kendime şöyle bir baktıktan sonra odamdan dışarı çıktım.

GÖKKUŞAĞI (KİTAP)Where stories live. Discover now