6. parça "Gök gürültüsü"

1.1K 54 9
                                    

Saniyelerce süren sessizlik boyunca ikisi de boşluktaymış gibi, hiç birşey düşünmemişti. Jaleen Kai'ye sarıldığında onun gerçekten yaşadığını anladı. Bir kalbi olduğunu, dokunduğunda hissedebileceğin bir teni, gerçek bir kokusu olduğunu farketti... Ama sarıldığı kişinin ellerinin gerçek insanların kanına bulaştığını farketmesi ve o adamın gözlerinde belirmesi uzun sürmedi. Kai onu omuzlarından çekip tutmuştu bile. Gözleri hem sorgulamak, hem de kızmak istiyor gibiydi. Hatta Jaleen'in aklına getirmek istemediği ihtimal ; onu banyoda öldürmek istiyor bile olabilirdi.. Ona fırsat vermeden konuşmaya başladı. 

"Benim hakkımda söylediklerini duydum. İkinizin birlikte üstüme gelceğinizi düşünüyordum. Şimdi senden emin hissediyorum.. Rahatladım..."

"Kaçırdığın gözlerin öyle söylemiyor ama ucube. Bi daha bunu ne olursa olsun yapma." Onu sertçe itip evin dışına çıkmıştı bile Kai... Şimdi kendine sorması ve cevaplaması gereken yüzlerce şey vardı. Etrafta dört dönüp duruyordu, korkularının olduğunu hissetmek istemiyordu. Koşarak içeri girdi ve Jaleen'i yakalayıp pencereye götürdü ve onun omuzlarından tutup dışarıyı işaret etti.

"Görüyor musun? Havadaki atmacayı... Yerdeki yılanı gözüne kestirmiş bile. Onu öldürmek zorunda, öldürcek. Çünkü hayatını devam ettirmesi için birilerini öldürmesi şart. İşte bu benim hayatım!! Ben insanları öldürürüm, onları rahatlatmak için çaba göstermem, onları korkutmak isterim. Kim canımı sıkarsa, boğazını kesip içindeki organları sererim ortaya!!!!"

"YA BEN?!" Gözleri dolmaya başlayan Jaleen omuzlarının acısına dayanamayıp çekilmiş ve ona dönmüştü. "Beni neden öldürmedin? Neden burdayım söylesene?! Beni öldürmekten korkuyor musun?? Sana yardımcı olabilirim....." Dediği gibi Jaleen, Kai'nin belindeki bıçağı çekti ama Kai onun elini havada yakaladı. "Yaşamak benim de eğlendiğim birşey değil zaten!!!"

Kai onun sözleri karşısında ne diyebileceğini aklında toparlamaya çalışıyordu. Ama yaptığı tek şey bıçağı elinden almak oldu. 

"JALEEN!!!" Jaleen gözyaşlarını silerek, şaşkınlıkla ona baktı.. Kai'den kendi ismini ilk kez duyuşu onu sakinleştirmişti.

Kai onun kolunu sertçe bırakıp başını çevirdi. "Nereye istiyorsan git. Geldiğimde seni görmek istemiyorum." Ve ceketini alıp kapıyı çarpıp gitmişti bile...

Jaleen evine dönmüş, ailesine uyduracak bir bahane bulmuştu. Ne kadar sağlıklı ve normal olduğuna onları ikna etmek epey vaktini alsa da başarmış, sonunda kendi yatağına yerleşmişti. Bir yandan Prens'in başını okşarken bir yandan söylenmeye devam ediyordu...

"Bir seri katil... Birçok insanın kanını dondurmaya yetecek bu kelime... Şimdi benim için bir bedenle buluştu bile.. Diğerlerini bilmiyorum ama benim hayatımdaki canide, kesinlikle farklı birşey var... Ondan iğreniyorum, nasıl biri olduğunu bilmek midemi bulandırıyo. Haksız mıyım Prens?! Kim bilir ne kadar insanı ne yollarla...... Ahhh söylemesi bile iğrenç... Onun karanlık tarzı, bakışlarındaki soğukluk bir cesedi andırsa da, ben... neden ondan korkmuyorum? Hakkındaki herşeyi..." Jaleen yatağa yavaşça uzanmıştı. "bilmek istiyorum..." Hafifçe esneyip uykuya dalan Jaleen, artık penceresini örtmüyordu. O pencerenin aralığından, tıpkı şuan olduğu gibi Kai'nin onu izleyebileceği fikri belki de bilinçaltının ona söylediği şeydi..

Ertesi gün Jaleen için okul zamanı gelmişti. Okuldaki ilk dersleri her zamanki gibiydi. Öğle tenefüsüne çıkmış, yemekhanede sandviçini açıyordu. O sırada gözü televizyona takıldığında, mahallelerinde işlenen yeni bir cinayetin haberini gördü. Üstelik sadece 2 ev yan tarafındaki komşusu, yakılarak öldürülmüştü. Jaleen'in kanı dondu. Elindeki sandviçi masaya düşürdü, kusma ihtiyacı hissetti. Ne yapacağını şaşırmış, sadece bir noktada gözlerini sabitlemişti.

Eve yürürken adımlarını o kadar hızlandırdı ki, yerdeki taşları 5er 5er sayıyordu. Öfkesini kime kusabilceğini bulmak istiyordu. Kafası gerçekten karışıktı. 

"Hey, kaltak!!" 

diye seslenildiğini duyduktan hemen sonra, Jaleen farketmediği bir ipe takılıp yere düştü. Üstelik yere düşmekle kalmamış, yerde 1 metre kadar kaymıştı. Başını kaldırdığında gördüğü kişiler sınıf arkadaşlarıydı. Neden, neden onu bu yolda bulup böyle bir tuzak kurmuşlardı ki? 

"Bu okuldan git artık, senin kadar çirkin bir kızı her gün görmeye dayanamıyoruz!!" 2 çocuk koşarak uzaklaştılar. Jaleen ise hala neye uğradığını bilmiyordu. Zorlanarak ayağa kalktı ve eve yürümeye devam etti...

O gece yine evde yalnızdı. Jaleen koltukta otururken, Prens onun yanına sırnaşmış uyuyordu. Jaleen'se dizindeki yaraya üfleyerek krem sürmeye çalışıyordu. Bir yandan bugün öğrendiği haberle ilgili gelişmeleri haber kanalında takip ediyordu. Spiker, aynı mahallede bu sefer 2 çocuğun vahşice öldürüldüğünden bahsetti. Jaleen için tüm dünya sessizliğe bürünmüş, sadece spikerin sesi duyuluyordu. Evet... Ekranda gösterilen o iki yüz, bugün Jaleen'e tuzak kuran çocuklardı. Jaleen uzun süren şokun ardından aniden, delice ağlamaya başladı. Ve klozete koşup kustu.

Sabah olduğunda Jaleen 2 saatlik uykusuyla kendini sokağa attı. Prens'in yalvaran sesine dayanamayıp onu da kucağına aldı. Dar pantolonun altına mavi botlarını giydi. Üstüne giydiği kolsuz montu sıkıca kapadı ve hızlı adımlarla nereye gittiğini bile bilmeden yürümeye başladı. Beyni ona haykırır gibi, o eve gitmesini söylüyordu. Hafif hafif çiseleyen yağmur, kendini şiddetlendirmeye başlamıştı. Jaleen ormana girip eve yaklaştığında şimşek sesleri yükseldi. Prens, Jaleen'in kollarında sıcak ve güvende hissediyordu.

-burdan sonra medyadaki videoyu açmanızı tavsiye ederim! ^^

Jaleen yağmurdan evi zorlukla görüyordu, aniden bir havlama sesiyle irkildi. Yanıbaşında delice havlayan şey, Magnum'du! Magnum'un sesinden korkan Prens'se bir kez havladıktan sonra sesini bastırmış, korktuğunu belli eden sesler çıkarıyordu. Jaleen'inse amacı Prens'i korumaktı ve diğer yandan Magnum'a bağırıyordu.

"GİT BURDAN GİT!"

Magnum'u durduran ses Kai'ye aitti ;

"Magnum! Eve gir."

Magnum eve giderken gözleri sürekli Prens'in üstündeydi. Kai ise sırılsıklam haliyle hiç acele etmeden Jaleen'e doğru yürüyordu. Jaleen kısa bir süreliğine söyleyeceklerini yutkunmuş olsa da, ona katlanamıyordu.

"Neden yaptın? Neden öldürdün onları... Senin yaptığından kesinlikle eminim... Bizim sokağımızda yaşayan adamı da sen öldürdün, sen yaptın!!! Yüzünü gördüğümde kusmak istiyorum...." Jaleen sustuğunda sessizlik oldu. Tek duyulan gittikçe hızlanan yağmurun ve gök gürültüsünün sesiydi. Jaleen, Kai'nin yüzünü ve bakışlarını zorlukla seçiyordu.

"Senin canını yakmadılar mı?"

Jaleen bir süre söyleyeceklerini toparlamaya çalıştı, tek eliyle yüzünü örten saçlarını iteledi. 

"Canımı yakan insanların vahşice öldürülmesini arzulamıyorum..." Gözlerinden akan yaşlar yağmura karıştı...

"Ben... canımı yakan herkesin cezasını veririm."

"Senin değil benim canımı yaktılar, GERİZEKALI! Senden böyle birşey isteyen oldu mu? Ya diğer masum adamdan ne istedin? Masum insanların canını yakmak neden bu kadar kolay senin için, o yanarak ölmeyi hakedecek ne yaptı Kai??!!"

Kai onun bu cesur sözleri karşısında artık şaşırmıyordu. Tek yaptığı onu izlemek oldu. Dün gece Jaleen'i öldürdüğünü gördüğü rüyasını anımsadı. O sırada çalan telefonuna cevap verdi, ama bakışlarını Jaleen'den çekmiyordu.

"Yaktığın adamın haberleri çıkmış, evet. Uzatma, geldiğimde birşeyler düşünürüz... Kapatıyorum." Telefonu kapattı.

Jaleen hiç birşey söylemedi...

Bir seri katilin aşk defteriDonde viven las historias. Descúbrelo ahora