1. parça "Karanlıkta"

5.6K 107 15
                                    

Jaleen her sabah aynı yere koyduğu tokayı artık sadece eliyle buluyordu. O kadar uykusu vardı ki, hazırlanırken gözlerini kapalı tuttu. Saçını bağladı ve kapıya kadar gözleri kapalı yürüdü. Kapıya koşturarak gelen minik köpeği Prens, onun kollarına çıkmak için debeleniyordu. Jaleen gözlerini sadece ona bakmak için açabildi, onu kucağına almak bile yorucuydu onun için. Eğilip başını okşadı ve kalkıp üstünü düzeltti, "Görüşürüz oğlum, ev sana emanet!" diyip evden çıktı.

Güneşe çıktığında kızıl olduğu beliren saçlarını biraz daha sıkılaştırdı. Okula gitmek her zamankinden zordu bugün, çünkü tüm gece babasının eve erken gelmesini beklemişti. Kaldırımda yürürken taşları saymaya başladı.. "Dün 211'e kadar saymıştım.." diye mırıldanırken cebindeki kulaklığı çıkarmaya çalıştı. Kulaklık cebe sıkıştırılmasına isyan edercesine kördüğümdü. Jaleen bir yandan taşları sayıp bir yandan kulaklığı açmaya çalıştı. Onu aniden durduran ve kalbinin sıkışmasına sebep olan o ses, kaldırımın bittiği yerden geçen arabanın korna sesiydi! Üstelik adam pencereden başını uzatıp küfretmeye başlamıştı bile.. Jaleen bir-iki adım geri geldi ve faltaşı gibi açılmış gözleriyle arabanın gitmesini bekledi. Kalbindeki acıyı hissedip elini kalbinde tuttu...

O, bütün ilgi meraklısı gençlerin en nefret ettiği tipteydi. Kantindeki adam ve hizmetliler dışında konuştuğu tek kişi Matematik öğretmeniydi. Okuldaki ilk senesinin, ilk döneminin sonunda plaket almak için sahneye çıktığı sırada yırtılan eteği, bütün okulun onu dışlamasına bir nedendi. Evet bu sadece bir nedendi. Bu okuldaki kimse kendisine ilgi göstermeyen biriyle arkadaş olmazdı. Jaleen'in kızıl saçları, dizine kadar yaklaşan eteği, soğuk bakışları ve çantasında taşıdığı yemeği onu zaten herkesten farklı kılmıştı.

Oldukça sıkıcı geçen bir günün ardından, her zamanki gibi saat 4:15'te son ders zilinin çalmasıyla evin yolunu tuttu. Giderken saydığı taşları bir de dönerken sayıyordu. Telefonuna gelen mesaj bütün dikkatini dağıtmıştı. Mesaj annesindendi, "Dolaptaki yemeği ısıtırsın canım, bugün babanın patronuyla tanışma yemeğine gidiyoruz. Öptüm~" İç çekip telefonu cebine koydu. Yola devam etti. Sokak lambaları bozulmuş sokakta, bahçeli bir evden sesler geliyordu. Normalde Jaleen etrafındaki seslere tepki vermezdi ama bu bağrış çağrışın arasında bir köpeğin sesini duyması onun kalbini acıtmıştı. Sadece 7-8 saniye süren bu sesler, bir bıçakla kesilmiş gibi kesildi. Jaleen bahçeye dikkatle baksa da herşey o kadar karanlıktı ki, birşey görmesi imkansızdı. Gerçekten böyle bir maceraya atılmak için motivasyona sahip değildi. Biraz daha bekledi, başka bir ses gelmeyince yoluna devam etti.

Eve geldiğinde yaptığı ilk şey yüzünü yıkmak, ikinci ; üstünü değiştirmek ve üçüncü ; salondaki koltuğa yayılıp en sevdiği yarışma programını izlemekti. Bir yandan kafasında ne zaman yemek yiyeceği, Prens'in özel mamasını vermesi gerektiği dönüp duruyordu. Ayrıca annesini arayıp kahve makinesinin yerini sormalıydı. Bütün bu planları bir kenara bırakıp ayağa kalktı. Diğerleri gerekli olmasa da Prens'in yemeği şarttı, daha poşedi açar açmaz nerde olduğunu bile bilmediği Prens ayaklarının dibinde bitti. 

"Pşşşt. Kenara git Prens! Döküyorum işte bekle." Kendi kendine güldü.

Poşedi kenara bırakıp biraz gerindi ve üst kata yürüyüp banyoya girdi. Üstünü çıkarıp kenara bıraktı, suyu ayarladı ve duşa girdi. Bu planları arasında yoktu ama Jaleen zaten planlı yaşamaktan nefret eden biriydi.

Saçlarını şampuanladıktan sonra şampuanı duşakabinin dışına bırakmak için kapıyı açtı. Diğer eliyle de musluğu sonuna kadar açtı ve o eliyle yüzünü sildi. Tam o sırada şampuan elinden kayıp yere düştü. Küfrederek kapıyı biraz daha açtı ve eğileceği sırada birinin bağırdığını duydu. Başını kaldırıp kapıya baktığında evde yalnız olduğu aklında yoktu bile... 

"Baba!! Prens'in suyunu koyar mısın?" 

Geri girip kapıyı tamamen kapattı. Duşuna devam ederken yetiştirmesi gereken ödevini düşünmeye başlamıştı. Sonunda duşunu bitirip kapıyı açtığında hiç bir ses yoktu. Havluyu alıp sarındı ve aynaya baktı. Duşta taradığı saçlarını bir de ayna karşısında taramaya başladı. Düşürdüğü tarağı almak için eğildi ve ayağa kalktığında tam arkasındaki duvarda bulunan minik pencereden geçen bir surat gördü. Yapabildiği tek şey, çığlık atmaktı...

"Bebeğim, dediğim gibi. Muhtemel bir arabanın aynasından ışık yansımıştır." Eve sabaha karşı 3'te gelen annesi için herşey olağandı.

Jaleen ona hiç birşey söylemedi. "Banyo evin arka tarafında kalıyor, ve o tarafında yol yok. Ama çok karanlıktı zaten, belki de yanlış gördüm" diye geçirdi kafasından. Gördüğü şeyin yansıma olmadığına emin olduğu halde... Ama bunları annesine açıklamak istemedi. 
"İyi geceler." diyip odasına çıktı ve pencerelerinin kapalı olduğundan emin olup ince perdesini çekti. Kapısını kilitleyip yatağına girdi ve yan döndü. Karşısındaki duvarı aydınlatan, arkasında kalan pencerenin sokak lambası yansımasını izleyerek uyuyabilmeyi hayal etti...

Bir seri katilin aşk defteriWhere stories live. Discover now