30 •Bulletproof:X•

Start from the beginning
                                    

Kafamı çekip duvarda asılı olan dijital saate baktım. Işık maviye dönünce o da geri sayım yapmaya başladı. Üç dakika kalmıştı. NamJoon tıp okumanın verdiği el çabukluğu ile anahtar arıyordu. Oradan dikilen kişiler kimdi peki? Ne için oradalardı, kendi istekleriyle mi yoksa zorla mı oradalardı? Hiçbiri kımıldamıyordu. Sanki birer cansız manken gibilerdi.

Yoongi hala beni sımsıkı tutuyordu, onun sıcaklığı ile bir nebze ısındım. Şuana kadar panik atak geçirmemiştim. Aklımın uzak bir köşesinden belki onun yüzündendir diye bir düşünce geçti.

Dikkatimi tekrar saate verdim. Son bir buçuk dakika. İyice cama yaklaştım. NamJoon'un yüzü görünmüyordu ama hafiften paniklediğini hissettim. Benimde ellerim titremeye başlamıştı.

Son bir dakikaya girdiğimizde artık beynim durmuş gibiydi. Diğerlerinin de birer birer düştüğünü gördüm. Odaya karanlık bir hava girdi.

Gidip odadaki metal kapıyı yumruklamaya başladım. Ama ne yaptığımla ilgili bir fikrim yoktu.

"Aç şunu! Seni şerefsiz, onu öldüremezsin!" kapıyı yumruklamaya devam ederken bir el beni çekmeye çalıştı. Onu da itip kapı kulpunu kalan son gücümle çekmeye çalıştım.

Son saniyelerdeydik.

Birinin cama tekme attığını gördüm, sanırım Taehyung'du.

Son birkaç saniye, NamJoon'un bir anahtar kaldırdığını gördüm. Kapıya gidiyordu. Ama yeterli zaman yok.

Süre bitti. X kopyalarından birisinin silahı kaldırdığını gördüm. Direk NamJoon'u hedef aldı. O hala içerideydi. Kızarmış, zedelenmiş ellerimle çoktan dibine girdiğim cama vurdum. Ama NamJoon beni görmedi, silahıda görmedi. Bir el gözüme kapandı.

Saniyeler içinde gözüme inen siyah perde ve ardından gelen silah sesi. Çığlığım odada yankılandı, dizlerimin bağı çözüldü.

Kendimi yere bıraktım. Çünkü yapabileceğim başka hiçbir şey yoktu.

Aloe vera kokusu yine burnuma doldu. Yoongi kapşonumu çekip, saçımı okşamaya başladı. Kafamı boyun girintisine gömmüş, öylece ağlıyordum.

Odada bir başka küfür duyuldu. Birinin bir yeri yumrukladığını duydum.

O sırada kapı açılma sesi geldi.

"NamJoon!" Jungkook'un bağırışı odayı doldurdu.

"Yeon, Yeon bak." Yoongi zorla kafamı kaldırdı. Çevirdiği yere baktım. NamJoon kapının önünde dikiliyordu. Jungkook ve Taehyung hemen yanına koştu.

"Tanrım iyisin!" Taehyung'un sevinçle bağırışına ek Jungkook bir kahkaha attı. Zar zor yerden kalktım. İlk defa yürümek ya da yerden kalkmak bu kadar zordu benim için. Elimi NamJoon'a uzattım. Gülümseyerek elimi tutup sarıldı.

Ağlamam daha da şiddetlendi. Ölmemişti, iyiydi. Mutluluk gözyaşıydı bunlar.

"YeonHa!" duyduğum bir diğer tanıdık sesle NamJoon'dan ayrıldım. Jimin nefes nefese odaya girdi.

Beni görünce birkaç saniye durakladı. Ağzımdaki siyah maskeyi çıkardım.

İyiydi. Çok iyiydi. Üstünde o gece giydikleri vardı. Biraz uykusuz gibiydi. Ama iyiydi.

Kocaman adımlarla yanıma geldi, bana sarıldı. Ben de ona sarıldım. Başım dönüyordu, mutluluğun verdiği bir mide bulantısı vardı. Kafam allak bullak oldu.

"Özür dilerim." dedim kısık sesimle. Saçımı okşadı.

"Asıl ben özür dilerim."

Başıma giren ani ağrı ve daha şiddetli baş dönmesiyle bacaklarım birden beni bıraktı.

Bulletproof: X [BTS+Yoongi] ✔️Where stories live. Discover now