mevsimlerden sonbahar

303 39 40
                                    

Sinemada bir filmi izledikten sonra yağan yağmurla beraber ya da bazen kurumuş yaprakların çıtırtısıyla yürümenin, hırka giymenin en zevk verdiği zamanlardaydık. Bir sonbahar akşamıydı ve ben, ellerim cebimde, kaldırımdaki yaprakları çıtırdatarak yürüyordum.

Yaz bittiği için mutluydum. Artık her yaz benden bir şey koparırmış gibi gelir, her yaz mevsiminde bir şey kaybetmek zorunda kalırım diye korkuyordum.

Ama beni yazdan korkutan kişi, sonbahara inandırmıştı. Kuraklığın elbet bir gün biteceğini göstermişti. Yağmurlu günleri görebilme umudunun, susuzluğa katlanmaya değer olduğunu öğretmişti.

Onun sayesinde sonbaharın bu güzel manzarasına bakıyor, ve şükranla dolup taşıyordum. Göçmen kuşların gidişini izlerken hayatın yaşanmaya değer olduğunu anlıyordum.

Saat sabah dörte dayandığında, penceremde cıvıldayan kuşların sesi ve güneş ışığını engelleyemeyen perdelerim sayesinde uyanıyordum. Zamanımı harcamama izin vermeyen şey doğanın kendisiydi. Beni toparlıyor, yaşamam için yalvarıyor, ve hayatı olduğu gibi sevmemi sağlıyordu.

O demişti ki "Benim ölmemin, senin yaşamanın bir sebebi var." Şimdi anlıyordum; eğer o sabah o gitmeseydi, giden kişi ben olacaktım. Son saniyelerinde bile bana bir iyilik yapmıştı. Bana doğum günü hediyesi olarak hayatı vermişti.

Uzun yıllar kendimin yasını tutacaktım. Olabileceğim halde olmadığım insanın, yapabileceğim halde yapmadığım şeylerin yasını.

Ben Calum Thomas Hood, ve bu da benim hayata geri dönüş hikayem.

son.

a reason to try// hoodWhere stories live. Discover now