Tolgay kaşlarını çattı ve arabasının kapısını açarak hızla dışarı çıktı. Sert ve iri adımlarla yanıma gelirken istemsizce yutkunmuştum. Onun yapacaklarının sınırı yoktu ama bende hemen kabuğuma çekilen birisi hiç olmamıştım.

İri cüssesi ile önümde durdu. Kafamı hafifçe yukarı kaldırmak zorunda kalmıştım. Kahve gözleri nefretle harmanlanmıştı. Birden bire bu kadar çabuk sinirlenmesi tuhaftı. Ruh hali fazla değişkendi. Kesinlikle kendini kontrol edemiyordu.

"Bir daha söyle bakalım."

Korkusuzca gözlerine bakarak konuştum. "Çağrı senden daha iyi Tolgay!"

Tolgay'ın büyük eli birden boynumu bulmuştu. İnce ve küçük boynum büyük elinin içinde kaybolmuştu. Tehditkar bir şekilde hafifçe sıktı. Bu canımı acıtmasa da yaşattığı korku bambaşkaydı. Bir hareketi ile boynumu kırması muhtemeldi. Güçlü olduğuna şüphem yoktu ve bunu göstermesine gerek dahi yoktu.

Gözlerim korkuyla büyürken Tolgay şeytani bir şekilde gülümsedi. Hastalıklı bir insandı. İnsan olduğuna dair şüphelerim de yok değildi.

"Bir daha söyle güzelim."

Güzelim kelimesini uzatarak söylemişti. Altında yatan imayı fark etmemem olanaksızdı. Akıllı bir kızdım ve Tolgay'da bunun farkındaydı.

Bakışlarım anında düşerken yenilgi bayrağını çoktan çekmiştim. Ona karşı kullanabileceğim hiçbir şey yoktu. Bilakis onun benim üzerimde kullanacağı çok şey vardı ve bunların bir kaçını da çekinmeden göstermişti.

Baş parmağı ile boynumu okşadı. Bu kasılmama neden olsa da ifademi bozmadım. Eğildi ve boynumu yavaşça öptü. Dudakları öptüğü yeri adeta yakmıştı. Ondan beklenmeyecek kadar naif ve kibar bir öpücüktü.

Ellerini cebine soktu ve tebessüm ederek konuştu. "Uslu kız olmak sana yakışıyor. Çünkü Tolgay'ın sevgilisi olmak kolay değil yavrum."

Baygın bakışlarımı ona sundum ve bir şey demeden arabaya bindim. Tolgay'da gözleri ışıldayarak arabaya binmişti. Savaşamayacak kadar güçsüzdüm. Enerji toplamaya ihtiyacım vardı. Enerjimi topladıktan sonra korkusuzca savaşacaktım. Bunun garantisini verebilirdim.

Tolgay saçlarını düzelttikten sonra arabayı çalıştırdı. Bana döndü ve egosunu tatmin edici bir tavırla konuştu.

"Bende ondan iyi olduğumu biliyordum. Sadece teğet etmek istemiştim." Göz kırptı ve cevap vermeme olanak tanımadan arabayı bağırttırarak yola fırladı.

Umarım bugün sorunsuz bir şekilde biterdi. Tek temennim buydu.

***

Midem bulanıyordu. Kusmak isteği ile yanıp tutuşuyordum. Böyle bir yerde benim ne işim vardı bende bilmiyordum. Tolgay eğlence niyetine beni buraya mı getirmişti. Şaka gibiydi!

Ağlamak isteyen tarafımı dizginledim ve etrafımı baygın gözlerle taradım. Buraya oldukça yabancıydım. Ve bu sinirlerime bir hayli dokunuyordu.

Şuan Alev'in evindeydik. Ailesinin evde olmamasını fırsat bilmiş ve yakın arkadaşlarını evine çağırmıştı. Yakın arkadaşları dediğim Demir, Tolgay ve Beril idi. Ben kesinlikle saf dışıydım ama Tolgay sayesinde bir şekilde bu gruba dahil olmuştum.

Dakikalar birbirini kovalarken ben sıkkınca yerimde oturuyordum. Hayır yani buradaki eğlence anlayışı neydi acaba?

Alev altına kısacık bir şort giymişti. O kadar kısaydı ki üstünde olduğuna bin şahit istenirdi. Benim ise üstümde alışılmışın dışında dizlerime kadar inen mavi bir elbise vardı. Bunları giymem için son fırsatlardı zaten. Zira havalar yavaş yavaş soğumaya başlıyordu.

ZindanWhere stories live. Discover now