Cevap vermemize olanak tanımadan hızla arkasını döndü ve gözden kayboldu. O çoktan karanlığa karışırken vücudum zangır zangır titriyordu.

Bir çift sıcak kolların arasına çekildim. Böylelikle vücudum azda olsa gevşemişti. Çağrı beni yatıştırmak istercesine sırtımı sıvazlıyordu. Ben ise donuk bir şekilde duruyordum. Tek istediğim Çağrı'ya bir şey olmamasıydı.

Eğer ona bir şey olursa kendimi asla affetmezdim. Hem de hiçbir zaman.

***

Artık yazın tatlı esintisi kalmamıştı. Sonbahar iyice kendini belli ediyordu. Havadaki güneş eskisi kadar parlak değildi. Doğa kendi kabuğuna çekilmişti. Benim ise bir haftam sıradandı. Hem de hiç olmadığı kadar.

Tolgay'ı o günden sonra hiç görmemiştim. Gerçi görmek isteyende yoktu. Çağrı ile ise okulda gördüğüm kadarıyla ayaküstü muhabbet etmiştik. O günkü kadar samimi değildik. En azından ben öyle düşünüyordum.

Anne ve babama gelecek olursak onları dinlediğim söylenemezdi. Evde onları görmezden geliyordum. Bu ne kadar zor olsa da buna başarabildiğime seviniyordum doğrusu. Bana inanamamışlardı. Bende değerli vaktimi bana inansınlar diye harcayamazdım.

Gizem ile beraber okul çıkışı bir kafeye gelmiştik. Gizem'in morali bugün oldukça bozuktu. Gerçi son bir haftadır öyleydi. Ruh gibi dolaşıyordu. Ona yardım etmek istesem de hep beni başından savmıştı. Bugün de zor bela onu kafeye getirmiştim. En sevdiği tatlıyı almama rağmen morali bozuktu. Ve bu beni oldukça üzüyordu.

Onun babası yoktu. Annesinden de adam akıllı bir şey öğrenememişti. Buna rağmen kendini oldukça güzel yetiştirmişti. Çoğu konuda benden iyi sayılırdı. Becerikli bir kızdı. İnsan halinden anlayan birisiydi. Güzel olduğu da inkar edilemez bir gerçekti. Ama hayat buna rağmen ona gülmemiş ve aile kavramını ondan mahrum bırakmıştı.

Gizem için hep bu bir eksiklik olsa da elimden geldiği kadar ona yardımcı olmaya çalışıyordum. Her ne kadar son zamanlarda yardım edemesem de kesinlikle bugün bunu telafi edecektim. Gülümsemesi için elimden geleni yapacaktım.

"Tatlını niye yemiyorsun? Bak ben ısmarlıyorum her şeyi."

Gizem zoraki bir şekilde gülümsedi. Ve tatlısını deşmeye kaldığı yerden devam etti. Bu durum iyice moralimin bozulmasına neden olmuştu. Gözaltları iyice çökmüştü. Siyah saçları dağınık ve hiç olmadığı kadar bakımsızdı. Çene hatları iyice belirginleşirken zayıfladığı gizleyemediği bir gerçekti.

"Anlatacak mısın artık kardeşim?"

Gizem donuk bakışlarını tatlısından aldı ve üzerimde sabitledi. Gözleri boş ve ruhsuzdu. Bu Gizem için büyük bir tehlikeydi. Gizem daima enerjik birisiydi. Böyle olması onun karakterine tersti bir kere.

"Anlatacak bir şey yok ki."

Derin bir nefes aldım. Bazı durumlarda gerçekten inatçı olabiliyordu. Ama ben onu kaleminden konuşmasını bilirdim.

"Anlatmazsan Güler ablanın yanına giderim."

Gizem hızla başını tabaktan kaldırdı. Gözleri şokla açılmıştı. Bu duruma gülmek istesem de dişlerimi alt dudağıma geçirdim. Şuan gülüp dikkat dağıtamazdım.

"Off Bade. Tehdide bak ya!"

Omuz silktim ve alayla konuştum. "İşine gelirse bebeğim."

Gizem'in kaşları çatıldı ve istemeyerek anlatmaya başladı. "Annemle kavga ettik zaten. Gerçi kavgasız bir günümüz dahi geçmiyor."

ZindanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin