part fourteen; my fault

6.1K 560 205
                                    

Jungkook oturduğu yerde arkasına döndüğünde Jimin ile göz göze geldi.

Jimin dudaklarını birbirine bastırıp elinin tersiyle gözünü sildi hızlıca. Ardından arkasını dönerek gözden kayboldu.

"Ne yaptım ben?" dedi saçlarını çekiştirerek. "Jungkook gerizekalısın, gerizekalısın." (çarpılmak istemiyorum)

Karşısına oturan kişi ile kafasını kaldırdı. Abisi bacağını gergince sallayarak masada öne eğildi. "Jungkook, fazla olmadı mı?"

"B-bilmiyorum."

"Ağlamadığı tek saniye yok be Jungkook. Gülerken bile ağlıyor."

"Hyung ama bak-"

"Haklısın, kızmakta çok haklısın. Haklı olmasan seni tek başına bırakmaz, evine bile göndermezdim. Bu zaman içerisinde kafanı toplar, affeder, onu anlarsın diye düşünmüştüm ama sen şimdi gelmiş bir kızla mı karşısına çıkıyorsun Jimin'in? Fark etti, senin onu Yoongi'den farksız öptüğünü fark etti. Ona ne kadar kızdığını, canının yandığını fark etti. Sen onu affetmeden o kendini hayatta affetmez Jungkook. Öyle ki, sen onu affetmezsen yaşamayı bile hak etmediğini düşünür. Belki hatırlamıyorsun, ama onu tanıyorsun Jungkook. Onun sensiz yapamayacağını bilirsin."

Jungkook başıyla onayladı. "Bilirim."

"Hadi Kook, bak benim içim acıyor artık."

Jungkook bir şey demeden aniden ayağa kalkarak abisinin evinin tersi yönüne ilerledi. Taehyung ise onun nereye gittiğini bilmeden arkasından baktı.

***

"Bilerek yapıyor hyung, yemin ederim hissediyorum, bilerek yapıyor." tekrar ağlamaya başlayarak konuştuğunda Taehyung onun sırtını sıvazladı. "Yoruldum, hyung. Ağlamaktan, onun için yanmaktan, bu kadar özlem çekmekten, karşımda olmasına rağmen ona benim Kookie'mmiş gibi davranamamaktan yoruldum."

"Hayır Jimin, sadece sakinleşmesi için zaman ver." dudaklarını hafifçe saçlarına bastırdı.

"Bekledim, çok bekledim. Gelmeden önce bekledim, hatırlamadan önce bekledim, hatırladıktan sonra bekledim. Artık beklemek istemiyorum. Her şey daha beter oluyor. O benden nefret ediyor. Niye gelmiyor, hyung? Niye beni tekrar sımsıkı sarıp her fırsatta saçlarımdan öpmüyor? Niye ağladığımda eskiden olduğu gibi güven vermiyor? Niye her zaman onu görüp de hiç göremiyormuş gibi acı çekiyorum?" ağlamaktan şişmiş gözlerini açmadan konuşmuştu. "Peki hak ediyor muyum? Bence bir yere kadar kesinlikle hak ediyordum. Ama... Ama bu çok can yakıcı, hyung. O-onun yanağı... Eli... Hyung ben dayanamıyorum artık onu başkasıyla görmek istemiyorum. Bilmiyor mu onu sevdiğimi? Adı gibi iyi biliyor ve beni görmek istemiyor. Ama ben de onu başkasıyla elleşirken görmek istemiyorum."

Son söylediği Taehyung'un gülmemek için dudağını ısırmasına sebep olmuştu. Aniden ayağa kalkıp yanan gözlerini kırpıştırdı. "Umarım birazdan dönerim."

Odadan çıkmasıyla Taehyung da ayağa kalktı. Kapının kapanma sesini duyunca Jimin'in evden çıktığını anladı. Kendisi de evden çıkıp aşağı indi ve kafede bir başına oturan kardeşinin karşısına oturdu.

***

"Affetmek isteyip de affedememek kadar berbat bir his yok."

Karşısındaki genç taşı tekmelemeyi bırakıp durdu ve Jungkook'a döndü. "Affedememek mi, affetmemek mi?"

"Anlamıyorsun, anlamıyorlar, hiçbiriniz anlamıyorsunuz."

"Ya ben fazla kıt beyinliyim ya da anlamadığımız bir şey yok ortada Jungkook."

"Var, anlamadığınız çok şey var. Mesela, affettim diyelim, içimde hala onun- Biliyor musun? Anlamadığınız hiçbir şey yok."

Gencin dudağının tek tarafı kırıldı. "Biliyorum."

***

Bulunduğu yerden bacağını sarkıtarak ellerini bacaklarının altına sıkıştırdı. Bacaklarını sallarken aşağı eğildi.

"Atlamayı mı düşünüyorsun?" yanına oturan beden ve duyduğu ses ile gözlerini büyüttü.

"Bilmem." dedi ardından.

"Biraz zorladım mı?"

Belirli belirsiz bir gülümsemeyle baş salladı. "Yeterince."

"Bir yere kadar haklısın."

"Canımı çok yaktın Jeon Jungkook."

"Beni öldürdün Park Jimin."

"Senden önce çektikleri yetmezmiş gibi geldiğinde hatırlamamak ve üstüne hatırlayınca benimle tek kelime konuşmaman canımı çok yaktı."

"Yaptıkların, ve sonrasında pişman değilmiş gibi her şeyi anlatman beni öldürdü."

"Hala benden nefret mi ediyorsun?"

"Senden hiçbir zaman nefret etmedim. Tam tersine, hatırlamıyorken bile seviyordum seni."

İç çekerek büyüğün omzuna yaslandı Jimin. "Çok zor oldu. Sensiz o kadar zor oldu ki..." boğazına takılan yumru konuşmasını engellemişti.

"3 yıl boyunca en ufak şey hatırlamamak o kadar zor oldu ki..." kendisi de devamını getirmediğinde Jimin tebessüm etti.

"Saçlarımı eskisi gibi koklayarak öpüp, bana asla yalnız olmadığımı inandıran şekilde sarılacak mısın tekrar?"

Junkook bir şey demedi. Sadece kolunu yanındaki bedene sardı 6 katlı binanın tepesinde.

"Tam hayallerimdeki anı yaşıyorum." dedi küçük olan masum bir sesle. Jungkook içinin acıdığını hissetti.

"Bu kadar üzülmeni istemezdim."

"Kedi çocuklar senin gibi sahiplere acayip bağlı olurlar Kookie." hafif bir omuz atarken konuşmuştu. "Hayatımda en iyi anlarımı seninle geçirdim. Ben sana bu kadar bağlanmışken yaptığım hata yüzünden hafızamı kaybetmen beni fena şekilde intihara teşvik ediyor. Ama yaşıyorum ve senin için buradayım."

"Ben de buradayım Jimin. Bırakıp gidemezsin."

"Ben senden ayrılamam Jungkook, ne böyle bir hakkım var ne de istiyorum. Ama sen bana bağlı değilsin ve istediğin zaman çekip gidebilirsin. Benim yine bir şey demeye hakkım olmaz. Sadece arkandan ağlamakla yetinebilirim."

"Kookie? Yine ben geldim, umarım bıkmamışsındır benden."

Jungkook kaşlarını çatarak gözlerini kırpıştırdı. Yine ve yine oluyordu. Beyninin içindeki küçük Jimin'in sesi niye bir türlü susmuyordu?

Bir şey demeden yerinden kalktı ve Jimin'i de elinden tutarak kaldırdı.

İki elini omuzlarına yerleştirerek önünde yürüttü küçüğü. Eve geçerek kapının yanında durdu.

"Ben... Daha sonra gelirim."

"Nereye?"

Jungkook cevap vermeden evden çıktı ve arkadan kapıyı kapattı.

***

Hım şey, bir sonraki bölüm smut gelebilir. Ama emin değilim çünkü, çünkü bilmiyorum.

İlk smutum catboy hikayesinde olacak >.<

Yazabilirsem °-°

spring day +jikookWhere stories live. Discover now