16 •Bulletproof:X•

Start from the beginning
                                    

"Nereye?" aynı anda sordular ama durun size şöyle anlatayım.

Jungkook'un soruş şekli narin, kibar ve ürkütmeyen bir kardeş edasındaydı.

Yoongi'nin ki ise otoriter bir baba.

"Okula," dedim Jungkook'a cevaben.

Yoongi yerinden kalkıp araba anahtarını aldı "Gidelim."

Omuzlarımı dikleştirip saçımı geriye savurdum "Her yere gelmek zorunda değilsin. Kendim giderim."

Yanından geçip gittim ama inatla peşimden geliyordu.

"İyi dersler!" Jungkook'un arkamdan seslenmesiyle dönüp ona kibarca el salladım.

Dışarı çıktığımızda Yoongi hala arkamdaydı.

"Gelme dedim ya!" aniden arkamı dönüp bağırmamla biraz şaşırdı.

"Abine söz verdim, ben sözümden dönmem."

Omuzlarımı biraz düşürdüm. Park Jimin ve ördüğü çoraplar.

"Gerek yok, kendim giderim." daha sakin konuşmaya özen gösterdim.

Yoongi'den nedensizce sinirlenmesini bekledim ama o aksini yaptı, sakince konuştu.

"Bak etrafta bir psikopat var ve tehlikeli. Şu durumda böyle davranman normal değil. Eğer rahat edeceksen beni bir koruma gibi düşünebilirsin. Ben gerekeni yapıyorum." çok sakin ve ikna edici sözlerinden arkasından yine eski kimliğine büründü "Yine de hayır dersen takip ederim olur biter."

Ona kocaman bir ufladım. Bunu sadece Jimin'e ve NamJoon'a yapardım. Ama mesaj yerine ulaşmıştı.

Dönüp arabasına doğru ilerledim "Madem öyle ya da böyle geleceksin bari arabadan faydalanayım."

Gülerek arkamdan geldi. Çok garip bir kişilikti. Bir öyle bir böyleydi ama hiç çok kötü ya da çok iyi değildi.

Hoştu aslında.

Gerçi hoşlanılmayacak gibi de değildi.

- - -

Jimin dün sabah gittiğinden beri kendimi biraz yalnız hissediyorum. NamJoon'da yoktu. Jungkook iyi biriydi ama hala oturup sohbet edecek kadar güvenmiyorum. Yoongi delisi ise, deli.

Pofuduk terliklerim ile başbaşa kalmıştım. NamJoon ile mesajlaşmıştık, anneannesi gidiciydi.

"Ne düşünüyorsun?" Jungkook elinde koca iki meyve tabağıyla geldi. Birini benim kucağıma bırakıp, diğerini kendine aldı. Şaşkın bir şekilde bir meyve tabağına bir ona baktım.

Bana meyve tabağı mı hazırlamıştı?

+10 puanı hanesine yazdırdı.

"Film açalım mı?" dedi hevesle. Bende kafamı salladım. Yoongi sadece mırıldandı "Bana niye meyve yok?"

"Sen buradan yiyebilirsin." Jungkook kendi tabağını gösterdi. Yoongi bir ona bir benim tabağıma baktıktan sonra oturduğu yerden kalkıp benim koltuğuma geldi.

"Bu daha güzel gibi," derken elini çoktan daldırmıştı. Jimin kılıklı!

Halbuki oturduğu yer Jungkook'a daha yakındı!

Film başlar başlamaz dikkatimi oraya verdim. Yoongi yakınımda duruyordu ve sakin sakin nefes alıp veriyordu. Etkileyici manzaraya karşı kalbim hızla atmaya başlamıştı bile. Lütfen sesi duyulmasın.

Filme odaklandığımda bir gariplik vardı. Filmde bir grup genç kampa gitmişti ve hepsi tek tek ölmeye başlamıştı. Aklımda sadece Jimin'in de bir kampta olduğu dönüp duruyordu.

Birden Jungkook'un başına bir minder geldi ve Yoongi konuştu "Kapat şunu."

Jungkook şaşkınlıkla bir mindere bir Yoongi'ye baktı. Sonra gözleri beni buldu ve panikle filmi kapattı.

Şuan hayalet görmüş gibi ekrana baktığıma eminim.

"Çok saçma bir filmdi,bir kere kamplarda öyle şeyler olmaz!" dedi zoraki gülerek. Dudaklarımı ısırıp ona baktım "Kaç kere kampa gittin?"

Jungkook mahçup bir şekilde öksürdü "Hiç."

Kafamı aşağı yukarı sallayıp meyve tabağına odaklandım.

"Altı üstü bir film, etkilendiğini söyleme." Yoongi sessizce konuştuğunda sinirle ona baktım.

"Şu bakış cidden ürkünç, tüylerim ürperdi." Jungkook kollarını vücuduna dolayıp ciddi ciddi konuştu.

"Bak YeonHa Jimin kocaman oğlan, başının çaresine bakar. Ayrıca orası bir kamp, bildiğim kadarıyla yüksek güvenlikli bir yer. O kadar para döktü sonuçta. İyidir."

Sinirim geçmiş, söyledikleriyle biraz yatışmıştım.

Ben bir şey diyemeden zil çaldı.

Jungkook şaşkınca kumandayı aldı ve bir tuşa bastı. Ekranda direk kapının kamera görüntüsü belirdi. SeokJin, Hoseok ve Taehyung kapıda dikiliyordu.

Jungkook gidip kapıya baktığında evin içinde ki sessizlik birden yok oldu. Hoseok'un neşeli konuşması, Taehyung'un ona eşlik etmesi ve SeokJin'in kahkası. İhtiyacım olan atmosfer belki de buydu.

"Bu koku da ne? Ah ölmüş ruhunuzun kokusuymuş!" Hoseok'un esprisine sadece o üçlü güldü. Bizim kanatta ki üçlü onlara tiksinerek bakıyordu.

"Her neyse parti çocukları geldi, gece bizden sorulur!" dedi SeokJin gülerek ve Taehyung ile bir beşlik çaktılar. Ne ara kanka olmuşlardı?

"İyi de saat daha akşam altı, ne gecesi?" Jungkook'un saflıkla onları bozması üzerine bu sefer gülen taraf Yoongi ve ben oldu.

"Neyse neyse hadi koy şu filmi izleyelim, sonrasına bakarız."

Hoseok'un getirdiği filmi koyduk. Neyse ki korkunç değildi. Komedi karışımı bir şeydi ve eğlenceliydi.

Filmin ortasında üzerime birkaç damla vişne suyu dökmüştüm. Kimseyi rahatsız etmeden yavaşça kalkıp odaya gittim. Biraz da başım ağrımıştı. Bir ağrı kesici alıp üstümü değiştirdim. Ki tişört bahaneydi.

Odadan çıkmak için kapıyı yavaşça araladığımda bir ses geldi. Hoseok'un sesine benziyordu.

"Hadi ama adamım darılmaca yok," sesi fısıltılıydı.

"Şuan Alice ile birlikteyim.... Hayır doğru söylüyorum... Neden yalan söyleyeyim ki?... Yarın mı? Olur. Alice bekliyor gitmem lazım. Kanka küsmek yok."

Sonra ayak sesleri uzaklaştı.

Panikle kapıyı geri kapattım.

Alice kimdi ve Hoseok neden yalan söyledi?

X X X

Yalancı Hoseok in your area.

Oylar ve yorumlar az ama ben yılmadan bölüm yazıyorum bu minnoş federal bunu hak etmedi :")

Birde profilime girip tasarım kitabıma bir bakabilirsiniz. Kitap kapağı tasarlıyorum ve tasarladıklarımı veriyorum, yani işinize yarar belki :')

Bulletproof: X [BTS+Yoongi] ✔️Where stories live. Discover now