•24•

1.1K 117 17
                                    

Beyaz ayakabbıları çimleri ezerken kalp atışlarını yavaşlatmaya çalışıyordu.Koltuklara yürürken yere düşüp bayılmaktan korktu.Az önce her şeyi akışına bırakacağını söylediği an aklından çoktan silinmişti.

Ten'in yaklaştığını gören Taeyong selam vermek adına oturduğu yerden ayaklandı.Ten yanlarına geldiğinde hafifçe öne doğru eğilip selamladı.

"Merhaba Taeyong." derken sesi o kadar özgüvensiz çıkıyordu ki kendini sesine lanet okumaktan alıkoyamamıştı.

Taeyong aynı şekilde karşılık verdiğinde Haru rahatını bozup ayağa kalktı.Diğerlerini yalnız bırakacağı anlaşılıyordu.

Yanlarından ayrılmadan önce Ten'e doğru dönerek "İçeride olacağım bir ihtiyacınız olursa seslenmeniz yeterli." dedi.

Ten'e destek olurcasına hafifçe gülümsedi ve bahçeden çıkarak eve girdi.Kız kardeşi gittiğinde çok daha fazla stres olmuştu Ten.

Haru'nun kendisi gelene kadar aşağı getirdiği limonata bardaklarından birini alıp gergince yudumladı.

Aynı sırada Taeyong kendini toparladı ve konuşmayı başlattı.

"Aniden ortaya çıkmam garip oldu değil mi?" diye gergince gülümserken bu soruyu sormanın aptalca olduğunu düşündü saniyeler sonra.

Ten yine de ses çıkartmadan sakince başını salladı.Hareketiyle onu onayladığını belirtti.

"Ben nereden başlayacağımı bilmiyorum."

Taeyong başını aşağı eğip konuşmasına devam etmeden biraz düşündü.

"Bütün bu olanlar gerçek mi?"

Sorusunun üstüne susmadan telaşla ekleme yaptı.

"Yani olanları yalanladığımdan değil sadece...bilirsin...yaşantımın bir süresini yalan ile dolu geçirmişim.Kabullenmek zor."

"Öyle."

Ten yine ifadesizliğini bozmadı.Aslında bilerek yaptığı bir şey değildi.Sadece tepki veremiyordu.Belki fazla telaştandı.
Belki üzüntüden.

"Konuşmak benim işim değil biliyorsun.O nedenle üzgünüm.Açık olmaya çalışacağım."

En son söylediklerinin üstüne gözlerini Ten'in gözlerine iliştirdi.

"Bunca zaman...neden söylemedin?"

Ten cevaplamadı.Taeyong cevabı beklemeye bir süre devam etti.Alamayacağını anladığında soru ekledi.

"Neden suçun varmış gibi üstlendin tüm bunları?"

"Ben...olan olmuştu.Ve sen inanmamıştın. Ben.. senin hayatını daha fazla mahvetmek istemedim."

Ten suçlulukla cevapladı sonraki sorusunu.

Taeyong'un kafası bitmeyen sorularla doluydu.Durmadı.

"Benim hayatımı mahvettiğini söyleyen kim?"

"Jaehyun." Ten fısıldar gibi söylemişti.Daha doğrusu ses çıkaramamıştı.

Ten sinirle gülerken elini bacağına vurdu.

"Akıl aldığın insanın kim olduğunun farkında mısın? Sen ne zaman böyle oldun Ten?"

let me tell you | TaeTenDonde viven las historias. Descúbrelo ahora