•19•

1.3K 133 50
                                    


***

Hastaneden eve yaklaşık yarım saat önce dönmüşlerdi. Ten odasında dinleniyordu. Haru ise Çin'de geride bıraktığı şirketin işleriyle uğraşıyordu. Bilgisayardaki değerleri incelerken kafası bir karış havadaydı. Hastanede abisi birini gördüğünü söylediği sırada doktor gelmişti. Yarım kalan konuşmaları tamamlanamamıştı.

Kız bir süre daha işine odaklanmaya çalışsa da başaramamışdı. Ten'in bahsettiği kişinin adı ilk duyduğunda tanıdık gelmişti.

Şuan kimden bahsettiğini hatırlamadığı için kendi kendine düşünüp stres yapıyordu.

Ten'i bu kadar kim etkilemişti?Oturdu ve düşünmeye devam etti. Bu süre zarfında düşünmek ona hiçbir şey kazandırmamıştı.

Sormadan öğrenemeyeceğinin farkındaydı kız. Abisini bunaltmak istemiyordu ama daha sonra öğrendiğinde bir şeyleri kaçırdığı için pişman olmak da istemiyordu. Erkenden konuşmanın daha iyi olacağını düşündüğünden işlerini ve düşüncelerini bir kenara atıp abisinin odasına doğru merdivenlere tırmandı.

Odanın kapısına geldiğinde kendini hazırladığı için hiç şüphe etmeden kapıya vurdu. Abisinin onu içeri almayacağını yada bilerek ses vermeyeceğini biliyor gibiydi. Bu sebeple kendisi doğrudan içeri girme eğiliminde bulundu.

Odaya girmeden önce açtığı kapının aralığından biraz içeriyi inceledi. Yatakta yorganın altındaki kabartıyı görünce içeri sessizce girdi. Yatağa çaklaşıp abisinin yüzünü görmeye çalıştı. Yüzü yorganın altına gömülmüştü.

Küçükken yaptığı gibi küçük olan nefesini tutup ses çıkmasını engelledi. Sessizlikte abisinin nefes sesini dinledi. Kızın taktiği eskilerden geliyordu.

Abisi ne zaman uyuyormuş gibi yapsa kız onun nefesini dinler düzensiz olup olmadığını kontrol ederdi (bu benim taktiğimdir bu arada).

Ten yine bu durumu unutup düzensiz nefeslerine devam ediyordu.Kız bıkkın bir ses tonuyla konuştu.

"Kaç sene oldu artık şu nefesini düzeltme öğren. Başaramıyorsun şu işi."

Ses gelmediğinde kız tekrar konuştu.

"Ten. Uyuma numaranı kes artık. Seninle konuşmak istiyorum."

"Yorgunum."

Yorgana gömülü suratı nedeniyle sesi çok derinlerden geliyordu.

"Ten.Lütfen.Düşünmekten kafayı yiyeceğim." Kız yalvarırcasına konuştu.

"Yorucu değil mi? Sürekli olarak düşünmek. Kafana bir şeylerin batması. Seni sürekli meşgul etmesi."

"E-Evet."

Haru abisinden bu kadar uzun cevap beklemiyordu. Kız konunun dağılmasını istemediğinden hemen lafa girdi.

"Ten. Bugün hastanede birisinden bahsetmiştin. O kimdi?"

Ten konu tekrar açıldığı için huzursuzca yerinde kıpırdanıp sessizce beklemişti. Bu beklemenin faydasız olacağının farkındaydı. Cevaplamak zorundaydı. Şuan olmasa bile bir gün cevaplamak zorunda kalacaktı. Daha fazla uzatmadan konuştu.

"W-Wooyoung."

İsimi söylerken fazlasıyla takılmıştı.

Kız ismi duyunca kafasında şimşekler çakmıştı.Önce isimden emin olamasa da abisinin konuşurken takılması ona yardımcı oluyordu.

let me tell you | TaeTenWo Geschichten leben. Entdecke jetzt