26. Bölüm (Part 2)

13.8K 394 471
                                    

Hissettiğim umut kırıntıları geçmiş ve geleceğimin azılı katiliydi. Umut edinmekten bıktığım anlarda bile kurduğum düşler irademi sınayan, sarsan acizane hissiyatlardı.

Benim umutlarım, düşlerim Aşkımdı.

Azılı katiline sere serpe dolanmış acizane hissiyatların sahibiydim.

Ve bundan bir an dahi pişman değildim.

İki hafta öncesinde hissettiğim acizlik, öfke, nefret, yıkılmışlık...

Ve daha nice serzenişler.

Dayanamıyordum, tüm bu yaşananları sindirmek o kadar zordu ki... benliğimi kaybetmiş, başı boş avarelere dönmüştüm. Yanımdaki adamın bu halimi gördükçe kahrolması daha da can alıcıydı.

Bir gün... dayanamadı.

Sabahın erken saatlerine çıkıp uzaklaştı benden, evimizden. Daha ilk saliselerde hissedilen yokluğu beni kezlerce mahvetti sanki diri bedenim ölmek üzere olan ruhumdan öc almak ister gibi suçladı.

Terk etti seni...

Onu da uzaklaştırdın kendinden

Sen bu yaşananları hak ediyorsun!

Çığlık çığlığa bağırdı, dört duvar arasında haykırdı dilim.

Biraz daha sindim köşeme

Biraz daha küçüldüm

Biraz daha silindim...

Onsuz tam bir 'hiç' olduğumu hissettim.

Hava, içim misali karanlığa bürünene dek bekledim.

Gelecek

Gelmeli

Gelmesi gerek

Gelmedi...

O gece, ilk defa yatağım soğuktu. Öyle bir soğuktu ki ilmek ilmek işledi yüreğime. Ben her şeye alışırımda ya onsuzluk?

İşte bu sorumun cevabı yoktu.

O gece göz kapaklarım daha fazla dayanamamış onun, buram buram mistik kokusuyla çepe çevrelenmiş yastığına başımı yaslarken uyuya kalmıştım.

Yüzümün her köşesinde gezinen sıcak baskıyla aralanan gözlerim onu asla karşısında beklemiyordu. Bocaladım, öyle bir bocaladım ki boynuna sarılıp saatlerce ağladım.

Gelmişti.

Saçlarımı okşayan eli, kulağıma fısıldadığı mayhoş kelimeler ile saatlerce beni teselli etti. Her şeyi yanlış anlamıştım, aldırmadı. Çünkü yanlış anlamaya müsait bir psikoloji oyunu içerisindeydim.

"Hadi kalk bu kadar ağlamak yeter, duş al sonrada bavulunu hazırla. Ben kahvaltılık bir şeyler hazırlayacağım."

Başımı boyun girintisinden çıkartıp mahzunca gözlerinin içine baktım. "Bavul mu? Neden, bir yere mi gideceğiz?"

Aşkım kafasını aşağı eğip ağlamaktan kızaran burnumu hafifçe ısırdı, geri çekilip:" Bunları yolda konuşuruz güzelim, hadi git duş al. Haa dersen ki 'beraber alalım', derhal."

Elini giydiğim tişörtün eteklerine götürüp "Soyayım mı kız seni ?" dedi. Biraz geri çekilip omuzuna hafifçe vurdum. "Fırsatçı".

Hazırlanıp yola çıktığımızda nereye gideceğimizi öğrenmiştim, gece eve gelmeme sebepinide.

Ağvaya gidiyorduk, buralardan biraz uzaklaşmamın bana ve bize iyi geleceğini düşünmüştü. Yaşananları gerimde bırakmam ve ona odaklanmam gerekiyordu...

İlk Hislerimde Saklı Sen (Tamamlandı)Where stories live. Discover now