Bölüm İki - Kızılcık Şerbeti

40.6K 825 1.8K
                                    

Bool yorumlu ve oylu bir bölüm olması dileğiyle.

Keyifli okumalar.

İnstagram: Asrimavi_

Not: Bu şarkı "birisinden" Asel'e armağan edilmiştir.

Bölüm şarkısı: Can Ozan - Mutlu olmak Zordur Derler

Bölüm İki: Kızılcık Şerbeti

Önümdeki mikrofondan derin derin nefes alarak uzaklaşıp sahnenin merdivenlerine yöneldim. Bu gecenin son parçasını da biraz önce söylemiş, çatlayacağını düşündüğüm ses tellerim ile sahneden inip burayı bir an önce terk etmeyi amaç haline getirmiştim. Çıkış kapısının yolları gözlerime o kadar cazip geliyordu ki! etrafımdaki insanların davetkar, iğrenç bakışlarını bile önemseyemiyordum.

Gözlerim adeta çıkışın yollarını hapis edinmiş, tüm odak noktamı kendi üzerine çekmişken aniden koluma uygulanan baskı ile sendeleyip, kuvvetin yönüne dönmemi kaçınılmaz hale getirmişti.

Yanından geçtiğim masada keyfini süren birkaç ayyaş diye aklımdan geçirirken kolumdaki parmaklara düşürdüm ilk gözlerimi.

İnce ve narin el, bir erkeğin olmayacak kadar bakımlıydı. Kolundan yüzüne doğru ifadesiz tuttuğum bakışlarımı ağır ağır çıkarttım yukarıya. Beyaz teni, kısık bakışları ile saatler önceki halini anımsatan lüks villadaki genç kadından başkası değildi bu kişi.

Ben onun eline ince ve zarif mi demiştim? Unutun gitsin. Dudaklarındaki o gülümseme, küçümseyici bakışları ile birleştiğinde insanı kendinden soğutan hatta kötü emellere itebilecek en büyük sebep olabilirdi. Tek kaşımı usulca kaldırıp "ne var?" der gibi ağırca salladım başımı. Akıl almaz bir yorgunluk tüm bedenimi külçe gibi ağırlaştırırken şu an karşımdaki genç kadın dört saatlik zaten kısa olan uykumun süresini iyice diplere indiriyordu.

Bu düşünceler zihnimde tik-tak seslerine yer açarken sinirlenmemek elde değildi. Her neyse! onu umursamadan parmakların arasındaki kolumu ani bir güçle çekip, özlemin kol gezdiği çıkış kapısına doğru yürümeye kaldığım yerden devam ettim. Ta ki arkamdaki bağırışını duyana kadar.

Ortamdaki müzik bedenimi dahi titretecek yükseklikteyken onun sesini duymam hayret vericiydi. " Baban sana para vermiyor mu ucube!?"

Kelimelerin getirisi olan kasılma tüm bedenimi sarmışken sanki dona kalmış vücudum koca bir çekiç tarafından yerdeki kaygan zemine bir çivi edasıyla çakılıyordu. Ben başkalarının ailesi yada özel hayatı hakkında yorum dahi yapmayan kişiydim, ki bilirdim sonu bana da değinir kızgın demirle birlikte ruhuma en güzel işkencelerini bahşeder idi. Düşündüm eğer babam olsaydı bu durumda olur muydum?

Fazla fazla çalıştığım için yorgunluk ve uykusuzluktan çökmüş göz altlarına sahiptim fakat bunlar olması gerekenlerdi. Kimse tırnakları ile toprağı kazımadan avuçlarındaki fidanı ekemezdi ki. Bu görüşe inanıyordum lakin, sabrın sonu sükunet ise sabırsızlığın neydi?

Hayata erken atılmış milyonlarca kızın, insanların içinden sadece biriydim. Başkaları tarafından önem arz eden bir şahsiyet asla olmamıştım.

Yavaşça arkamı dönüp benim yaşlarımdaki genç kadına usulca birkaç adım yaklaşarak aramızdaki mesafe ilişkisini santimler üzerine rahatça kurdum. Pahalı parfümü buram buram etrafa yayılırken, bu kızla göz kontağı kurmadan hemen önce masalarında oturan arkadaşlarına baktım. Siparişleri birebir teslim ettiğim Çakır, üç kız ve o. Bakışları vücudumu kaplayan ince deriyi bile rahatsız eden genç adam.

İlk Hislerimde Saklı Sen (Tamamlandı)Where stories live. Discover now